KUZEYEGEHABER-İzmir’in Bergama ilçesine bağlı Okçular Köyü’nde yapılmak istenen granit ocağı projesine iki yıldır direnen köylülerin mücadelesi sonuç verdi. Zeytinlik sahalara 3 kilometreden daha yakın bildirirken, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı da ÇED sürecini iptal etti. Ancak Kozak Yaylası için alınan üçüncü derece doğal SİT alanı kararı, köylülerin endişelerini artırdı.
İz Gazete’ye konuşan Bergama Çevre Platformu Sözcüsü Erol Engel, “Kozak Yaylası 17 köyden oluşuyor ve bu köylerde madencilik faaliyetleri acımasızca, arsızca doğayı tüketiyor. Buna karşı bütünlüklü bir koruma gerekiyor” dedi. Geçen hafta yayımlanan Doğal Sit Alanı ilanının, koruma getirmekten çok, bölgedeki madencilik faaliyetlerinin ‘koruma zırhı’ altında nasıl sürdürüleceğini tarif eden bir belgeye dönüştüğünü vurgulayan Engel, “Bu kararın mutlaka sorgulanması gerekiyor. İlk kez sit kararlarının madencilik sektörünün önünü açmak için alındığına tanıklık ediyoruz. Bir yandan sevindik, ama diğer yandan da bu kararla canımız yandı” ifadelerini kullandı.
Son bir yıldır bölgede taş ocaklarına yeniden ruhsat verileceğinin konuşulduğunu belirten Engel, “Yeni sit kararı, madencilik faaliyetlerini meşrulaştıran, artıran bir karar oldu. Kararın amacı görünüşte doğal bitki örtüsünü ve doğayı koruyup gelecek nesillere aktarmak. Ama içeriğinde öyle ifadeler var ki, ‘Doğal sit alanı içinde madencilik yapılmasında sakınca yoktur’ deniliyor. Yani vitrine ‘koruma’ yazılıyor ama arka planda doğa yok ediliyor. Bakanlık bu kararlarla aslında koruyormuş gibi yaparak, doğayı sermayeye açıyor” dedi.
‘Sahip çıkılsın’
Yaşanan süreci değerlendiren Okçular Mahalle Muhtarı Ali Öğüt de köy halkı olarak bir araya geldiklerini ve mücadele kararı aldıklarını söyledi. Öğüt, “Köyümüzde çam fıstığı ağaçları, zeytinlikler ve bağlar var. Burası bizim geçim kaynağımız. Ancak dağlarımızın üst kesimlerine üç ayrı firmaya taş ocağı ruhsatı verildi. Ardından ÇED süreci başlatıldı. Köylülerimize durumu anlattım. Maden ocaklarının uzun vadede tarımı, hayvancılığı ve zeytinciliği bitireceğini söyledim” dedi. Bunun sadece bir doğa meselesi değil, yaşam hakkı meselesi olduğunu kaydeden Öğüt, “Şimdi çok mutluyuz. Devletimizin artık bu bölgeye sahip çıkmasını, köylünün yanında olmasını istiyoruz” diye konuştu.
‘Kozak bu yükü artık kaldıramaz’
Bergama Belediye Meclis Üyesi Av. Serdar Sinan da masa başında alınan kararlarla doğanın tüketildiğini vurguladı. Onlarca firma ve işletmenin bu alanda aktif olduğunu aktaran Sinan, “Ancak geldiğimiz noktada, 1990’lı yıllarda istihdam vaadiyle halkta oluşturulan genel kabul artık ortadan kalktı,” dedi. Sinan, “Toz, araç yoğunluğu, gürültü…
Gündelik yaşam bu faaliyetler yüzünden felç oldu. Köylüler artık bu işletmeleri istemiyor. Okçular’da yaşadığımız son gelişme gibi bazı olumlu adımlar atılsa da, köylerde genel bir karşı duruş oluşmuş durumda.” Yukarıcuma köyünde yaşanan benzer girişimlerin halkta ciddi bir farkındalık yarattığını belirten Sinan, “Vatandaş artık halkı bilgilendirme toplantılarına ihtiyaç duymuyor. Çünkü bu faaliyetlerin neye yol açtığını günlük yaşamında birebir yaşıyor. Tepkinin temelinde bu yaşanmışlık var” dedi.
Kozak’ın doğasının ve taşıma kapasitesinin fazlasıyla aşıldığını vurgulayan Sinan, “Kozak bu yükü artık kaldıramaz. Buna rağmen masa başında alınan kararlarla ruhsatlar veriliyor. Halk tepki gösteriyor çünkü kararlar yerinde deneyimle alınmıyor. Biz karar alıcıların da bu bölgelere gelip burada bir süre yaşayıp ne olduğunu görmelerini istiyoruz. Ancak o zaman doğru karar verilebilir.”
Son olarak SİT kararı hakkında konuşan Sinan, kararın yetersiz olduğunu şu sözlerle anlattı: “Eğer gerçekten bir koruma statüsünden söz ediliyorsa, bu karar madencilik faaliyetlerinin devamını değil, durdurulmasını sağlamalıydı. Mevcut karar, madenciliği tamamen ortadan kaldırmaya yönelik değil. Bu da beraberinde ciddi kaygılar getiriyor.”
Emekli olduktan sonra eşinin köyü olan Okçular Köyü’ne yerleşen, Kozak Köyüm Kafe işletmecisi Meral Yıldırım da “İzmir’den, Dikili’den, Ayvalık’tan, Bergama’dan insanlar geldi. Omuz omuza verdik, bu raporu iptal ettirdik” dedi. Türkiye’de maden ocaklarının istenilen her yerde, istenildiği şekilde açılabildiğini vurgulayan Yıldırım, “Bizi yok sayıyorlar. Ama biz kadınlar olarak burada yaşamın, çocuklarımızın, ormanlarımızın peşindeyiz. Kozak’ta taş ocağı istemiyoruz. Olanlar da kapatılsın. Bugüne kadar burada taş mı yiyorlardı? Çamların üstündekileri yiyorlardı. Aç mı kalıyorlardı?” diyerek tepkisini dile getirdi…
Kaynak-İz Gazete
