Ana sayfa » Güncel » ALMAN’LARIN BERGAMA ANTİK KENTİNDEN ÇALDIĞI PAHA BİÇİLEMEYEN TARİHİ ESERLER GERİ GELİR Mİ?…

ALMAN’LARIN BERGAMA ANTİK KENTİNDEN ÇALDIĞI PAHA BİÇİLEMEYEN TARİHİ ESERLER GERİ GELİR Mİ?…

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

KUZEYEGEHABER-İzmir’in kuzeyinde, tarih boyunca birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış olan Bergama (Pergamon) Antik Kenti, Helenistik dönemden kalma en önemli yerleşim alanlarından biridir. Bergama, MÖ 3. yüzyılda Attalos Hanedanlığı döneminde büyük bir güç merkezi hâline gelmiş, Roma İmparatorluğu döneminde de kültürel ve ticari anlamda gelişmiştir.

Kent, görkemli tapınakları, kütüphanesi, tiyatroları ve özellikle sağlık merkezi Asklepion ile antik dünyanın en önemli bilim, sanat ve kültür merkezlerinden biri olmuştur. Bu bağlamda Bergama, yalnızca Türkiye’nin değil, dünya kültür mirasının da önemli bir parçasıdır.

Ancak Bergama, bu zengin mirası nedeniyle yüzyıllar boyunca çeşitli yabancı güçlerin ilgisini çekmiştir. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde Alman arkeologlar, bölgedeki kazı çalışmalarına büyük bir ilgi göstermiş ve birçok önemli eseri Almanya’ya kaçırmıştır. Bu kazılar ve sonrasında yaşanan eser kaçakçılığı, Türkiye’nin kültürel mirasından büyük bir parçanın yitirilmesine yol açmıştır.

Bergama Antik Kenti’ndeki kazı çalışmalarını yürüten en önemli isimlerden biri Alman mühendis ve arkeolog Carl Humann’dır. Humann, 1860’lı yıllarda Osmanlı Devleti’nde demiryolu inşaatlarında görev alırken Bergama çevresinde araştırmalar yapmış ve antik kalıntılarla ilgilenmeye başlamıştır. 1871 yılında Bergama’da sistemli bir kazıya başlayan Humann, Osmanlı hükümetinin izniyle büyük arkeolojik keşifler yapmıştır. Ancak bu kazıların arkasında, bilimsel araştırma amacı kadar, dönemin Avrupa devletlerinin sömürgeci zihniyetinin de etkili olduğu bilinmektedir.

Humann, özellikle Zeus Sunağı başta olmak üzere, birçok değerli eseri ortaya çıkarmıştır. MÖ 2. yüzyılda inşa edilen bu devasa sunak, Bergama Kralı II. Eumenes tarafından Zeus ve Athena onuruna yapılmış bir yapıydı ve antik dünyanın en büyük mimari eserlerinden biri olarak kabul ediliyordu. Ancak Humann’ın kazılarında bulduğu bu değerli eserler, Almanya’ya kaçırıldı ve bugün Berlin’deki Bergama Müzesi’nde sergilenmektedir.

Osmanlı İmparatorluğu, 19. yüzyılda ekonomik ve siyasi olarak zayıflamış bir durumda olduğu için, Batılı güçlerin arkeolojik kazılara müdahale etmesine karşı yeterli önlemi alamamıştır. Özellikle 1869’da çıkarılan Asar-ı Atika Nizamnamesi (Eski Eserler Kanunu), kazılar sonucunda bulunan eserlerin Osmanlı topraklarından çıkarılmasına izin veren esnek hükümler içermekteydi. Bu durum, Batılı arkeologların Osmanlı topraklarında yaptığı kazılar sırasında çıkarılan eserlerin Avrupa’ya taşınmasının önünü açmıştır.

Humann’ın kazıları da bu dönemin bir ürünüdür. 1878’de Osmanlı Devleti ile Almanya arasında yapılan anlaşmalar sonucunda, Zeus Sunağı dahil olmak üzere Bergama’dan çıkarılan birçok eser Almanya’ya götürülmüş ve Berlin’de sergilenmeye başlanmıştır. Bu süreç, arkeolojik buluntuların bilimsel değeri kadar, Batılı güçlerin kültürel ve siyasi nüfuzlarını genişletme aracı olarak da görülmüştür. Bergama’dan Almanya’ya taşınan eserlerin sayısı binlerce parçayı bulmaktadır ve bunların çoğu Bergama Müzesi’nde sergilenmektedir.

YAĞMALANAN ESERLERİMİZ
Bergama’dan kaçırılan eserlerin büyük bir kısmı bugün Berlin’de bulunan Bergama Müzesi’nde (Pergamonmuseum) sergilenmektedir. Müzede en dikkat çeken eserlerden biri, Carl Humann tarafından çıkarılan Zeus Sunağı’dır. Ayrıca, Bergama Akropolü’nden getirilen Athena Tapınağı’na ait parçalar, çeşitli frizler ve heykeller de müzede sergilenen eserler arasında yer almaktadır. Bu eserler, müzenin en önemli bölümlerini oluşturarak dünya çapında bir ziyaretçi akınına uğramaktadır.

Ancak Bergama Müzesi’nde sergilenen eserler, yalnızca Türkiye’nin değil, dünya kültürel mirasının bir parçası olarak kabul edilse de, bu eserlerin yurt dışına kaçırılması, kültürel bir hırsızlık olarak nitelendirilmektedir. Bugün, Almanya’da sergilenen Bergama eserleri, arkeoloji dünyasında etik tartışmaların merkezinde yer almaktadır.

GİDENLER GELİR Mİ?
Türkiye, 20. yüzyılın ortalarından itibaren yurt dışına kaçırılan eserlerini geri almak için yoğun bir diplomatik ve hukuki mücadele yürütmeye başlamıştır. Bergama’dan Almanya’ya kaçırılan eserler de bu mücadelenin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Ancak, Bergama eserlerinin geri alınması oldukça zorlu bir süreç olmuştur.

Almanya, bu eserlerin yasal yollarla ve Osmanlı Devleti’nin izniyle çıkarıldığını iddia ederek, Türkiye’nin iade taleplerine uzun yıllar boyunca direndi. Türkiye ise, bu eserlerin Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıf olduğu bir dönemde kaçırıldığını ve bu durumun modern uluslararası hukuk kurallarına aykırı olduğunu savunarak, iade taleplerini gündeme getirdi. Türkiye’nin bu konudaki çabaları, uluslararası hukuk, müzakereler ve kamuoyu oluşturma çalışmalarıyla sürmektedir.

Bugün hala Bergama’daki Zeus Sunağı ve diğer önemli eserler Berlin’de sergilenirken, Türkiye’nin bu eserleri geri alabilmek için diplomatik girişimleri devam etmektedir. Türkiye’nin bu mücadelesinde zaman zaman olumlu adımlar atılsa da, iade sürecinin tamamlanması konusunda kesin bir ilerleme kaydedilememiştir.

Bergama’dan kaçırılan eserler ve bu eserlerin geri alınması konusundaki tartışmalara birçok uzman katkı sağlamıştır. Özellikle, kültürel miras hukuku üzerine çalışan akademisyenler, Bergama örneğinde hem etik hem de hukuki açıdan önemli değerlendirmelerde bulunmuştur.

Kültürel miras uzmanı Prof. Dr. Zeynep Çelik, Bergama’daki arkeolojik kazıların Batılı güçlerin “kültürel sömürgecilik” anlayışının bir parçası olduğunu vurguluyor. Çelik’e göre, Carl Humann ve diğer Batılı arkeologlar, Osmanlı topraklarında bilimsel araştırma bahanesiyle değerli kültürel varlıkları çalarak kendi ülkelerine götürdüler. Bu eserlerin Almanya’da sergilenmesinin, Batı’nın Doğu üzerindeki kültürel hakimiyetinin bir göstergesi olduğunu belirten Çelik, “Bu eserler yalnızca Bergama’nın değil, insanlığın ortak mirasıdır ve ait oldukları topraklara geri dönmelidir” diye ekliyor.

Arkeolog Dr. Nevzat Kaya, Bergama kazılarının Osmanlı İmparatorluğu döneminde yürütülmüş olmasının iade taleplerini hukuki açıdan karmaşık hale getirdiğini belirtiyor. Kaya, “19. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin Batılı güçlerle imzaladığı anlaşmalar, bugün Türkiye’nin elini zayıflatıyor. Ancak, modern hukuk perspektifinden bakıldığında, bu eserlerin Almanya’da tutulması etik ve hukuki olarak sorunlu. Türkiye, uluslararası hukuku daha etkin kullanarak bu eserleri geri alabilir” diyor.

Bergama Antik Kenti’nden çıkarılan ve Almanya’ya kaçırılan eserler, Türkiye’nin kültürel mirasının büyük bir parçasını oluşturmaktadır. Carl Humann’ın öncülüğünde gerçekleştirilen kazılar ve sonrasında yaşanan eser kaçakçılığı, dönemin siyasi ve kültürel koşullarıyla açıklanabilir, ancak bu durum, günümüzde Bergama eserlerinin ait oldukları topraklara geri dönmesi gerekliliğini ortadan kaldırmamaktadır.

Türkiye’nin bu eserleri geri almak için verdiği mücadele, hem hukuki hem de diplomatik anlamda uzun ve zorlu bir süreçtir. Bununla birlikte, uluslararası toplumun kültürel mirasın korunmasına ve ait olduğu topraklara iade edilmesine yönelik artan hassasiyeti, bu sürecin Türkiye lehine sonuçlanması konusunda umut vermektedir…

blank

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2024 | Kuzeyegehaber.com