KUZEYEGEHABER-Vücudumuzun en iyi döneminde kalmasını sağlayabilir miyiz? Ya da bazı denizanası türleri gibi zamanı geri alarak hayatımıza yeniden başlayabilir miyiz?
Çoğu hücremiz ömür boyu dayanacak şekilde tasarlanmamıştır ve sürekli olarak zarar görür. Bu hücreler, kromozomlarımızın kopyalarını yaparak ve bölünerek kendilerini yeniler.
Hücreler, kromozomlarını kopyalayarak bölündükçe kromozomların uç kısımlarındaki telomerler kısalır. Telomerler, aktif genleri barındırmayan koruyucu kapaklardır.
Ancak telomerler belirli bir noktaya kadar kısaldığında hücreler artık bölünemez ve “senesans” adı verilen bir duruma girerler.
Senesans hücreleri, bölünme yeteneklerini kaybettikten sonra farklı şekilde davranmaya başlar ve çeşitli kimyasallar salgılayarak bağışıklık sistemini harekete geçirirler. Genç ve sağlıklıyken bu durum, yaralanmalardan hızlı iyileşmemize yardımcı olabilir.
Peki ya yaşlanmanın köküne inmek mümkün mü?
Yaşlanmanın birçok teorisi vardır ve bunlardan biri “disposable soma teorisi”dir. Bu teoriye göre insan bedeninin sınırlı bir ömre sahip olduğu ve enerjinin büyük bir kısmının üreme işlevlerine ayrıldığı düşünülür.
Üreme yerine birkaç ekstra yıl yaşamayı tercih edenler için vücudun enerji dağılımını değiştirmenin yolları olabilir. Ancak herkesin bu seçeneğe sahip olması, etik sorunlara yol açabilir. Kimlerin yaşamı uzatılacak ve kimler üreyebilecek?
Epigenetik yeniden programlama, yaşlanmayı yavaşlatmada umut verici bir terapötik yol olarak araştırılmaktadır. Yamanaka faktörleri olarak bilinen dört proteini manipüle ederek hücrelerin biyolojik saatlerini geri alabiliriz.
Bazı ilaçlar da yaşlanmayı yavaşlatma konusunda umut verici sonuçlar göstermektedir. Metformin, rapamycin ve dasatinib gibi ilaçlar, yaşlanmaya bağlı hastalıkları önleme potansiyeline sahiptir.
Anti-yaşlanma tedavileri, yaşlanmayı durdurma ve hatta geri çevirme potansiyeline sahiptir. Yani milyarlarca insan için daha uzun, sağlıklı ve üretken bir yaşam anlamına gelir. Yaşlanmadan yaşlanmak, ekonomik açıdan da büyük bir kazanç sağlar.
Bilim, yaşlanmayı durdurma konusunda büyük ilerlemeler kaydediyor. Yaşlanmanın kaçınılmaz olduğu fikri, yerini daha umut verici bir geleceğe bırakıyor…
Kaynaklar: The Economist, Scientific American