Ana sayfa » Güncel » ERDİNÇ ŞAHİN: YAHU SİZ N’ETTİNİZ, CÜMLE İSLAMİ GELENEKLERİ BİTİRDİNİZ, MİLLETİ ETİYOPYA’LIYA ÇEVİRDİNİZ…”

ERDİNÇ ŞAHİN: YAHU SİZ N’ETTİNİZ, CÜMLE İSLAMİ GELENEKLERİ BİTİRDİNİZ, MİLLETİ ETİYOPYA’LIYA ÇEVİRDİNİZ…”

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

Bir kaç sene öncesine kadar, iftara eşi-dostu davet eder, yer-içer bir İslami geleneği yaşatırdık. O sofrada ille de bir et yemeği, bir soğuk yemek, sebze yemeği, olmazsa olmaz tatlı olur, tatlı yenir, tatlı konuşulurdu. Şimdi bir kaç konu-komşu, eş dost için böyle bir iftar sofrası en az 2-3 bin liraya kurulabiliyor. İşte bu geleneği battal ettiniz.

Damak tadımıza ve kesemize göre büyük ya da küçükbaş hayvan alıp kurban ederdik. Hayvanın 6-7 parçasını ayırır durumu müsait olmayan insanlara dağıtırdık. Küçükbaş hayvan fiyatı 13-15 bin lira büyükbaş kurban hissesi 20-25 bin liraya fırladı, geçen senenin tam iki katı bu rakamlar. Sayenizde bayramdan-bayrama et yüzü gören insanların ete hasreti 365 güne yükseldi. Tv. haberlerinde izliyorsunuzdur, besiciler geçmiş yıllara kıyasla işlerinin berbat olduğunu, nakliye, yem ve çadır parası maliyetlerini karşılayamadıklarını, çünkü satış yapamadıklarını söylüyorlar, yana-yakıla.

Bayramlarda insanlar memleketlerine, köylerine gider, akraba ve eş-dostlarıyla bayramlaşıp hasret giderirlerdi. Şimdi ise temsil misal İstanbul’dan Erzurum’a gitmek için 4 kişilik bir aile gidiş-dönüş en az 10-15 bin lira otobüs parası ödemek zorunda kalıyor. Ortada böyle bir para olmadığı için kimse bir yere gidemiyor, bu gelenekte tarumar oluyor.

Müthiş bir hayat pahalılığının pençesinde adeta kıvranan milyonlarca insan kendi aç karınlarını doyuramadıkları için çevrelerindeki ihtiyaç sahiplerini de düşünemiyor, böylece muazzez İslam dininin en hayati yönlerinden biri olan: Komşusu açken tok yatan bizden değildir” özdeyişi de önemini yitiriyor açlara istemelerine rağmen pek çok insan kendi durumları müsait olmadığı için el uzatamıyor ve bu nedenle en önemli İslami geleneklerden biri de yok oluyor.

Kilosu 600 lirayı geçen eti zaten alıp yiyemiyor ve nefsimizi köreltemiyoruz. Hadi bunu geçtik, parça tavuk eti bile 200 lira sınırına dayandı. Bari kemik alıp kaynatıp suyundan çorba yapayım deseniz ona bile 100 lira para ödemeniz gerekiyor. Çorbalık tavuk parçaları dahi 70-80 lira. Etin alternatifi balığın en ucuzu Sardalya 150-200, Hamsi 200-250, İstavrit 250-300, Barbun 700-800 liraya dayanmış durumda. Eti saman gibi çiftlik Çipura ve Levreği bile 200 liranın üzerinde.

Ben Veganım Aga, et neyim bilmem-yemem diyerekten kıvırmak isteseniz bile ıspanak için 50-60, havuç için 40-50, pırasa için 50-60, taze fasulye için 150 lirayı gözden çıkarmak zorundasınız. Üstelik bunlar mevsim sebzeleri. En ucuz meyve konumunda olan elma ve portakal bile 25-30 lira. Çilek 70-80, papaz eriği 100, kiraz 100-150 lira.

Buraya kadar en zaruri insanı ihtiyaçlardan söz ettik. Bunun kadar önemli bir başka ihtiyaç ise barınma ihtiyacı. Aliağa’da en düşük ev kirası 15 bin liradan başlıyor, 25-30 hatta 40 bin liraya kadar çıkıyor. Başımı sokacak bir ev alayım deseniz karı-koca çalışıp eve 70-80 bin lira bile soksanız, kıyıda-köşede 500 bin lira kadar da birikmişiniz olsa 2 milyonda kredi çeker 2.5 milyona kelepir bir ev alırım diye düşünseniz en az iki nedenden dolayı bu düşüncenizi gerçekleştiremezsiniz.

Birinci neden bankalar size kredi vermez, verseler de ödeyemezsiniz, çünkü 2 milyonun aylık ödemesi 100 bin liranın üzerinde olacaktır, eve soktuğunuz para sadece krediyi bile ödemeye yetmez, kaldı ki kalanıyla karnınızı doyuracak varsa çocuğunuzun eğitim masraflarını karşılayacak ve faturalarınızı ödeyeceksiniz.

Şekil-a’da görüldüğü gibi sittinsene başınızı sokacak bir eve sahip olamayacaksınız. Başkasının evinde göz açıp kapayıncaya kadar geçen 30 günlük periyotlarla kiranızı ödeyecek ve benim ne zaman evim olacak arkadaş diye dövüneceksiniz.

Aslında hayatımızda bizleri perişan eden o kadar çok olumsuzluk var ki, hangisini yazacak, hangi birini söyleyeceksin?. Yaşama sevincimiz alındı elimizden. Emekli 10 bin lira maaşla sefaletin pençesinde inim-inim inliyor, dar gelirli diye bir toplum kesimi kalmamış, yok olmuş, toplum sadece ikiye ayrılmış. Bir avuç Karun kadar zengin ve milyonlarca aç insan.

Tabi bunlar bilinçli tercihler. Yardım edilmiş, yardıma muhtaç kitleler yarat, ben niye bu haldeyim diye düşünmelere fırsat verme, yapacağın yardımlarla bu insanları kendine minnettar hale getir. Sonra Müslümanlıktan bahset, böbürlenmekten asla geri durma.

Yazık oluyor bu millete diyeceğim ancak aklımdan hiç çıkmayan bir şey burada da yakama yapışıyor, Platon’un o meşhur sözü: “toplumlar layık oldukları şekilde yönetilir…”

O halde, beraber yürüyelim biz bu yollarda, şakır-şakır ıslanalım yağan yağmurda…De hayde!…

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2024 | Kuzeyegehaber.com