KUZEYEGEHABER-TED İzmir Aliağa Koleji’nde yaşadığı hastalık sebebiyle aldığı raporun okul yönetimi tarafından uygun bulunmaması üzerine öğretmen T.S.’nin işten çıkarılması okul önünde yapılan basın açıklaması ile protesto edildi.
Okul önünde yapılan eylemde Özel Okul Öğretmenleri Sendikası genel başkanı Eren Edebali yaptığı konuşma da şunları söyledi:
Öğretmenlerimiz burada meslektaşlarımız burada değerli eğitim sendikalarının Eğitim-Sen’in Eğitim-İş’in üyeler, temsilcileri burada. Bu süre içerisinde aslında bir emek onur kaydet mücadelesine başladığımız günden bu yana. Yanımızda hissettiğiniz ama burada çok daha güçlü yolda hissettiğimiz değerli verilerimiz burada.
TED ALİAĞA VELİLERİNE TEŞEKKÜR EDİYORUZ…
Onların yakınlığı, bizi anlayan, kavrayan bu süre içerisinde dayanışmayı ören yaklaşımları buradan ifade etmek gerekirse sadece buradaki öğretmenlerin kendini hissettirmiyor. Memleketin dört bir tarafında patron sömürüsüne eğitimde sömürüye maruz kalan, şu ana kadar kendini yalnız hisseden, kaygılarla, korkularla hareket eden tüm arkadaşlarımıza kendisini iyi hissettiriyor. Bu anlamıyla onlara çok güçlü bir teşekkürü getirdim. Hem 12.000 üyesiyle sendikanın hem de 10 binlerce meslektaşımın çok güçlü teşekkürü. Ted Aliağa velilere dair onlara teşekkür ediyoruz.
Burası bir özel öğretim kurumu. Bunu şu şekilde tarifliyoruz, sadece biz tariflemiyoruz. Milli Eğitim Bakanlığı bu şekilde tarifliyor. Yani sadece burası bir vakfa ait olan bir yer değil. Burada sadece bir yönetim kuruluma üyeleri bulunmuyor. Burada veya başka yerlerde diğer özel öğretim kurumlarına sadece patronlardan bahsedemiyoruz. Buralar, kamusal alanlar, eğitim alanları, kamusal alanlar.
Buranın tabelasında da diğer özel okullarda da milli eğitimin ismi geçiyor. Burada çalışan personeller dikkat çekiyoruz, personel diyoruz. Bir patronun sahne çalışanı değil. Milli eğitimi bakanı personele, 657 sayılı devlet memurları kanuna bağlı çalışıyor. 5580 sayılı özel öğretim kurumları kanuna bağlı çalışıyor. Yani burada bir patron şımarıklığının, kibrinin üstlendiliğinin, patronaj ilişkinin yeri olmadığını. Burada faaliyet yürüten herkesin bir sorumlu taşıması gerektiğini.
En fazla Milli Eğitim Bakanlığının ve söz konusu sorun karşısında Deniz Komusuoğlu’nun bu sorunu taşıması gerektiğini ifade ediyoruz. Özel öğretim kurumlarına çalışan öğretmenler, eğitim emekçileri ciddi sorunlarla karşı karşıya. Ekonomik, sosyal özlük haklarından yoksun bir şekilde çalıştırılıyor. Bir çalışan olarak geçimini temel ihtiyaçlarını. Burada ortaya koyduğu emek karşısında. Sadece bir hizmet karşın da değil, bir emek karşısında sadece bir mesleğin kutsal olduğundan kaynaklı değil, aynı zamanda ailesini geçindirmek için kirasını ödeyebilmek için kredi kartı borcunu ödeyebilmek için yaşamın içerisinde yaşamla güçlü bağlar kurabilmek için arkadaşlarımız burada çalışıyor ve burada çalıştığı süre içerisinde bir aylık ücret alıyor.
Vurgulayalım, burası sadece bir okul değil, burası aynı zamanda bir iş yeri, bir sendika kurulduğundan bu yana şunu söylüyoruz, velilerimize söylüyoruz buraları.Ki önemsiyoruz ilkesel olarak ele alıyoruz. Mesleğe dair hala patronlara rağmen idare düşüncelerimiz var ama buraları sadece sizlere okul olarak yansıtan bizim şu ana kadar örgütsüzlüğümüzdü, kaygılarımızdı, korkularımızdı. Çünkü buralar günün sonunda bizim bir ücret karşılığında emeğimizi bu patronlara satarak.
TED ALİAĞA KOLEJİ YÖNETİMİNDEN GÖRÜŞME TALEBİNDE BULUNACAĞIZ…
Çalıştığımız iş yerleri doğalıyla bizler öğretmenler olarak eğitim emekçiler olarak bu maaşın iyileştirilmesiyle ilgili ekonomiyle, sosyal özlük haklarımızın iyileştirilmesi ve verilmesiyle ilgili tabii ki talepte bulunacağız. Tabii ki bunu dile getireceğiz. Yan yana geleceğiz, konuşacağız. Bir mail yazıp göndereceğiz. Görüşme talebinde bulunacağız. Bunu yapmazsak ne olur bu eğitim kurumlarında kaos olur. Bunu yapmazsak dedikodu olur. Bunu yapmazsak bireysel ilişkiler olur.
ÖĞRENCİLERE VE VELİLERE KARŞI SORUMSUZ DAVRANAN DENİZ KOMSUOĞLU’NUN KENDİSİDİR…
Biz sendika olarak sorumluluk duyup arkadaşlarımızın da inisiyatifinde, eğitim kurumlarında olması gereken en parlak örneklerini göstermesi gereken demokratik modern bir iletişimin sonucu olan görüşme talebinde bulunduk. Bu görüşmeden kaçan bu görüşmeyi istemeyen bu anlamıyla buradaki yüzlerce öğrenciye, veliye karşı sorumsuzca davranan bakın sadece öğretmenlerden bahsetmiyoruz. Velilere ve öğrencilere karşı sorumsuz davranan, Deniz Komsuoğlu’nun kendisidir.
Biz kişiselleştirmiyoruz çünkü kendisi yönetim kurulu başkanı. Israrla görüşmek istedik. Çünkü bu sorunun çözülmesi bakın bu sorun hemen çözüm edebilir ama muhatap alınmak 24 Kasım’da öğretmenlerin gününü kutlamayabiliyorlar. Mesaj atmayı biliyorlar samimi değiller iki yüzlüler, iki yüzlü olduğu için buradaki arkadaşlarımızın 24 arkadaşımızın sanki bir çalışma kampında çalışıyorlarmış gibi topluca bir hakem hastaneye onları göndererek sıraya sokarak insanlık dışı muamele edip baş başa kalmaları sağladılar.
ONLARIN EĞİTİM VİZYONLARINDA, NAZİLERİN ÇALIŞMA KAMPLARINDAKİ GİBİ, ÇALIŞMAK ÖZGÜRLEŞTİRİR Mİ YAZIYOR?..
Bu insanlık suçudur. Naziler, çalışma kamplarında başlarında çalışmak özgürleştirir yazıyordu. Biz soruyoruz Aliağa’nın bu kampüsünün ikna odalarında, müdür odalarında, onların ajandalarında, onların girişimciliklerinde, onların eğitim vizyonlarında 21. yüzyıldaki Naziler gibi çalışmak özgürleştirir mi yazıyor. Biz bunu soruyoruz, bir öğretmen olarak soruyoruz, bizim aldığımız maaşlar arkadaşlarımızın aldığı maaşlar net bir şekilde ifade ediyoruz.
Yok %100 zamlarmış, 18.000 lirayla 20.000 lirası maaş alıyor öğretmenler. Bir kira ne kadar ya İzmir’de bir kira ne kadar?Bir fatura ne kadar ödeniyor? Yaşamdan kopuklar mı, bu kadar mı kopuklar insanlardan bu kadar kopuklar mı, bu kadar mı yabancılar bir öğretmen mersine girdiğinde o derse odaklanması için ne ister geçirebilmek ister ilk önce ilk önce geçilebilmek ister. Her emekçi ister ve iş verenler birlikte buradaki ortamı, hem sosyal ortamı, hem akademik ortamı hem bütünlüklü bir şekilde eğitim ortamına düzenli hale getirmek için. İş verdiğinde görüşmek ister.
RAPORUNDA ANEMİ YAZIYOR, HIRSIZ YAZMIYORDU…
Bu sorumsuzluk niye arkadaşımız işten çıkartıldı? Bakın raporunda anemi yazıyordu. Raporunda hırsız yazmıyordu. Raporunda yalan söyledi yazmıyordu. Raporunda tıbbi bir hastalığı bilimsel bir verinin karşılığı olarak anemi yazıyordu. Hangi doktor bir şey yokken oraya annemi yazar. Hisar olabilir, soluk algınlığı olabilir. Bu doktor bu doktor nasıl uydurabilir anemi olduğunu ve bu arkadaşımız. Diğer arkadaşlarımız gibi haklı talepleriyle o taleplerde ortaklaşa Deniz Komsuoğlu’ndan buranın yönetim kurulu başkanından bu taleplerin karşılanması ile ilgili bir istekli bulundu. O arkadaşımız 2 gündür işsizlikle karşı karşıya. Biz söylüyoruz, hiçbir şekilde yalnız değil. Yalnız değil, yalnız değil.
Burada yalana başvurmadan gayet samimi açık bir şekilde konuşuyoruz.
BİR ŞEYLERİ KAŞIMIYORUZ, SORUN NEYSE ONU İFADE EDİYORUZ…
Ne yaşıyorsak ne hissediyorsak bunu konuşuyoruz. Duygularımızla öyle sürüyoruz. Politik amaçlarımızı, dar çıkarlarımızı burada sorun yokmuş gibi davranacak değiliz. Bir şeyleri kaşımıyoruz. Neyse onu ifade ediyoruz. Biz iki buçuk seneden beri bir sendik olarak hem burayı yöneten hem diğer kurumları yöneten patronlara karşı mücadele ediyoruz. Toplumsal bir mücadele veriyoruz. Bir onur mücadelesi veriyoruz. Bakın bu ülkenin Milli Eğitim Bakanı asıl sorum orada. Şunu diyebilse ben öğretmenimi asgari ücretle çalıştırmam. Siz işverenler, patronlar siz bir meslek kanunu uymak zorundasınız.
SENDİKAYI TANIMAMAK NE DEMEK YA?…
Siz belli şartları yerine getirdikten sonra özel öğretim kurumlarını açabilirsiniz ama bir öğretmene asgari ücret veremezsiniz. Ekonomik, sosyal özlük hattını tanımak zorundasınız. Aynı zamanda eğitim kurumları ki kamuda öyle burada buradaki dengeleri sağlamak, iletişimi demokratik bir şekilde sürdürmek için sendikayı tanımak zorundasınız. Sendikayı tanımamak ne demek ya? Sendikayı tanımamak, öğretmeni tanımamak demek. Hayatı tanımamak demek. Bizim sendikadan başka bir şeyimiz yok. Bu kadar basit.
Kendisinin başka başka hedefleri olabilir. Kar marjı olabilir. Yan yana geldiği zaman burası şu kadar yıllık bir eğitim kurumu diyebilir. Peki madem öyle bu patronluk nereden çıkıyor? Bu refleksler nereden öğreniliyor? Bir öğretmen grubu bir talepte bulunduğu zaman bir görüşme talebinde bulunduğu zaman bu vakıf kar amacı gütmeyen bir vakıf nasıl patron gibi davranıyor? Bunun nereden öğreniyor? Çünkü temiz net gücünü Milli Eğitim Bakanlığı’dan alan patron grubundan, tözok’tan, töder’den alıyorlar. Bu grup bu gücü bu gücü buradan alıyorlar.
BİZ BURALARDA EĞİTİMİ DURDURDUĞUMUZDA KİMSE BİZE SORU SORMASIN!…
Biz hem onlara sesleniyoruz, eğer hem Milli Eğitim Bakanlığına sesleniyoruz, bakın biz eğitim ortamlarında bir krizin çıkmaması için gereken sorumluluğu alıyoruz. Bazen sineye çekiyoruz, bazen kısık sesle konuşuyoruz, derslere giriyoruz. Dersler aksatmıyoruz ama bugünden itibaren şunu söylüyoruz, bunu velilerin de anlayabileceğini düşünüyoruz ki anladıklarını artık biliyoruz. Biz buralarda eğitimi durdurduğumuzda kimse bize soru sormasın. Kimse bu öğretmenler bu dersleri niye durduruyorlar diye sormasın, benim çocuğum akademik süreçten geride mi kalacak diye bize sormasın. Gitsin Milli Eğitim Bakanlığı’na sorsun, gitsin buradaki Deniz Komsuoğlu’nun kapısına dayansın.
Dayanması gerekir. Çünkü biz hayatımızı sürdürmek istiyoruz. Bizim arkadaşlarımız intihar ettiler. Intihar ettiler yaşamın en güzel evresinde ataması yapılmayan öğretmenler kölelik koşullarına razı gelmedikleri için ailesine çevresindekilere mesleki olarak kendilerini kabul ettiremedikleri için bunalıma girdiler, intihar ettiler.
ARKADAŞIMIZIN İŞE İADESİNİ TALEP EDİYORUZ…
Biz bu sınavlarda. Çalınan şifrelerle verilen sorularla tarikatlara, cemaatlere açılan alanlarla bu yaşamın dışına itildik. Bir tanesi bile özür dilemedi, bir tanesi bile özür dilemedi. Bugün 2 buçuk seneden beri bu sendika bir varlık mücadelesinin biricik odağı alıyor. Rahatsız mı oluyorlar olsunlar bu sendika, bu sendika bu okullara girecek bu çocuklar için girecek, veriler için girecek yüzbinlerce eğitim eğitim emekçisi için girecek. Şunları bir kez daha vurguluyoruz. Arkadaşımızın işe iadesini talep ediyoruz. Iş iadesini talep ediyoruz.
BİZE BİR ÜCRET YAZIYORLAR, BİR ZARF VERİYORLAR, BUNU KABUL EDİYOR MUSUN DİYE SORUYORLAR…
Sadece sendikanın bir talebi olarak. Sınırlanmaması gerektiğini düşünüyoruz. Buradaki bütün eğitim sendikaları, kitle örgütleri velilerimiz. Bakın yaşamda iyi olan ne varsa düşünce ne varsa sınanma zamanı. Bu arkadaşımızın yalnız bırakılmaması lazım. Bu arkadaşımızın tekrar işine dönmesi lazım. Biz sözleşmelerimizi yıllık yapıyoruz. Biz zaten Nisan Mayıs ayları geldiği zaman geleceksizlik içerisinde çalışıyoruz. Bizim bir ücretle ilgili pazarlık hakkımız daha yok. Bize bir ücret yazıyorlar, bir zarf veriyorlar, bunu kabul ediyor musun? Diye soruyorlar, etmiyorsan git diyorlar, git diyorlar, gitmiyoruz hep buradayız, hep burada olacağız.
VELİLERİMİZDEN RİCA EDİYORUZ, ÖĞRETMENLERİ TEK BAŞINA BIRAKMAYIN…
Biz taleplerimizi bir kez daha hatırlatalım Nisan, Mayıs ayları sözleşme dönemleri velilerimizden rica ediyoruz. Elbette ki eğitimde süreklik esastır ama eğitimde sürekli sağlayacak olan şey öğretmenin de sürekliliğidir. Sözleşme dönemlerinde öğretmenlerle birlikte davranın tek başına bırakmayın. Öğretmenleri tek başına bırakmayın, onları ikna duvarına tek başına göndertmeyin. Biz buradaki her bir öğretmenin insani koşullarda nitelikli temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek, yaşam içerisinde kendisini güçlü hissedebilecek bir ücretle çalışma koşullarının güvence altına altında olduğu bir çalışma ortamıyla bir okulla buluşmasını istiyoruz.
Bu anlamıyla Deniz Komsuoğlu’ndan hemen bir görüşme talep ediyoruz. Bu görüşmede sendika yöneticisi. Öğretmen temsilcisi ve veli temsilcisi olmak zorundadır diyoruz. Velilerden bu noktada adım atmasını rica ediyoruz, görüşmek istiyoruz. Bakın kavga etmek istemiyoruz, görüşmek istiyoruz. Bu sorunu çözmek istiyoruz.
TEKRAR HATIRLATIYORUZ, ARKADAŞIMIZ İŞE GERİ ALINACAK!…
Sendikal mücadele işçiyle işlemler arasındaki mücadele burada üremedi. Fabrikalarda, atölyelerde OSB lerde her yerde bu ilişki sürüyor. Bu ilişkiden kaçamazlar. Bu doğal bir sonuç. Bu nedenle biz sözleşme dönemlerinde buradaki çalışma koşullarını düzenleyecek, gerekirse bir protokolü birlikte imzalamak istiyoruz. Tekrar hatırlatıyoruz. Arkadaşımız işe geri alınacak, arkadaşımız herhangi bir suç işlememiştir. Yüz kızartıcı suçta bulunmamıştır. Bize nedenlerini söylesinler, net bir şekilde söylesinler, çıksınlar karşımıza biz tek başımıza görüşmek istemiyoruz.
Orada desinler ki bunlar şunu şunu yaptılar desinler diyemezler. Biz sadece eğitimde sürekliliği istiyoruz. Çalışma koşulların güvence altına olmasını istiyoruz. Bu konuda en kısa sürede görüşmek istiyoruz. Arkadaşımız işe geri alınmadığı müddetçe de eylemlerimize devam edeceğimizi ifade ediyoruz. Hiçbir şekilde yer adım atmayacağımızı söylüyoruz. Kimseyi tek başına bırakmayacağımızı söylüyoruz. Ciddi anlamda bu sorun çözülmesi lazım.
Artık özel üretim kurumlarında bu sorunun çözülmesi lazım. Bu sorunun omuzlayanlardan. İşte burası burası şu ana kadar bu iş buraya kadar vardıysa suçlusu orada biz değiliz ama biz iş barışından yanayız bu barışın sağlanabileceği koşullara karşılıklı yaratabiliriz hala görüşme niyetimiz var bu görüşmenin karşılanmasını istiyoruz. Ben sendikam adına teşekkür ediyorum buraya gelen burada olan, öğretmenleri kutluyorum. Dik durdular, buna ihtiyacımız vardı. Onlarla gurur duyuyorum
YENİ BİR PROTESTO EYLEMİ…
Bir süredir çalışma koşulları ve düşük maaş sebebiyle gündeme gelen TED Aliağa Koleji’nde yeni bir protesto gerçekleşti. Edinilen bilgilere göre taleplerini iletmek için okul yönetimi ile görüşmek isteyen öğretmenler defalarca reddedilmesi üzerine yaşadıkları stres nedeniyle doktora başvurdu. 16 Nisan Salı günü için bir günlük rapor alan öğretmenlerden T.S., raporunun ‘fenni olarak uygun olmadığı’ gerekçesiyle işten çıkarıldı.
Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası Ege Bölge Temsilcisi Rabia Atbaş’ın okuduğu basın açıklamasında özel sektör öğretmenlerinin insanlık dışı şartlarda çalışarak patronların sadece kurumlarını ve kârlarını düşünen sömürü uygulamalarına maruz kaldığı vurgulandı. Bunun en acı örneğinin TED Aliağa Koleji’nde yaşandığını belirten Atbaş, 1 buçuk yıldır yaşadıkları sıkıntıları yönetime bildiren öğretmenlerin çeşitli mobinglere ve baskıya maruz kaldığını ileri sürdü.
Atbaş, şu ifadelerde bulundu:
“Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası İzmir Temsilciliği olarak TED Aliağa Koleji Vakıf Yönetiminden öğretmenlerin taleplerini bildirmek için istediğimiz randevular defalarca reddedilmiş ya da taleplerimize cevap verilmemiştir.
Tüm bu yaşatılan stres ve sıkıntılar sonucunda hasta olan öğretmenlere gittikleri doktorlar tarafından 16 Nisan Salı günü için bir günlük rapor verilmiştir. Fakat Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Komsuoğlu tarafından öğretmenlerin raporlarının incelenmesi istendiği için öğretmenler tekrar hastaneye gitmek zorunda bırakılmışlardır.”
‘ÖĞRETMENLERİN MAAŞI 18 BİN 500 – 20 BİN TL ARASINDA’
“Öğretmenlerin okula gelememesi üzerine veliler okul yönetimine baskı uygulamıştır. Vakıf yönetimi velilere çok çirkin davranışlarda bulunmuş ve mesaj atarak öğretmenlerin maaşlarına 2023-2024 eğitim öğretim yılında yüzde 113 zam yaptığını açıklamıştır. Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası olarak velilerin oranlarla kandırılmasına göz yummayarak ve TED adına utanarak öğretmen maaşlarının 18 bin 500 – 20 bin TL aralığında olduğunu açıklamak zorunda bırakıldık.
Öğretmenler görevlerini aksatacak hiçbir durumda bulunmamalarına rağmen Vakıf Yönetim Kurulu ve idarecileri tarafından mobbinge maruz kalmaya devam etmekte ve dün 25 Nisan Perşembe günü kurumda görev yapan bir öğretmenimiz işten çıkarılmıştır. Sebep olarak hakem hastanenin öğretmenin raporunun fenne uygun olmadığını belirlediği gerekçe gösterilmiştir. Fakat öğretmenimiz bayılma şikayeti üzerine doktora gitmiş ve önceden yaptırdığı kan testlerine dayanarak raporunda yazılan hastalığından şüphelendikleri belirtilmiştir.
Öğretmenimizin dönem ortasında işten çıkarılmasının asıl sebebinin rapor olmadığının hepimiz farkındayız. Asıl sebep öğretmenimizin 1928 yılında Atamızın direktifleriyle kurulmuş Türk Eğitim Derneğine ve öğretmenliğe yakışır şekilde bu sömürü düzenine sendikasıyla birlikte karşı çıkmasıdır. Asıl sebep diğer 24 öğretmenin gözünü korkutmak için öğretmen arkadaşımızın işten çıkarılmasıdır. Asıl sebep öğretmenimizin sendikalı olmasıdır.”
TED Aliağa Koleji Vakıf Yönetimi şunu bilmelidir ki bir öğretmeni işten çıkararak sadece burada bulunan kişileri değil yüzbinlerce eğitim emekçisini, yüzbinlerce veliyi, yüzbinlerce öğrenciyi karşısına almıştır.
TED Aliağa Koleji Vakıf Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Komsuoğlu ve TED Başkanı Selçuk Pehlivanoğlu’nun 96 yıldır eğitime gönül vermiş Türk Eğitim Derneği’ne ve öğretmenlerine zarar vermesine Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası olarak izin vermeyeceğiz. Bu kara lekenin sorumlusu Türk Eğitim Derneği değil, Türk Eğitim Derneğini ve öğretmenlerini değersizleştiren Selçuk Pehlivanoğlu ve kuzeni Deniz Komsuoğlu’dur. Bir an önce TED’i saltanat yönetimi haline getiren bu iki şahıs TED’den uzaklaştırılmalı ve TED öğretmenlerinin kaybettirilen değerlerinin, meslek onurlarının tekrar kazanılması için çalışmaların başlaması gerekmektedir.
Bizler Özel Sektör Öğretmenleri Sendikası olarak işten çıkarılan öğretmenimizin ve hakkı için direnen tüm öğretmenlerin yanında olduğumuzu, her türlü desteği sağlayacağımızı ve birlikte direnerek zafere ulaşacağımızı buradan tüm kamuoyuna bildiriyoruz.”
OKUL ÖNÜNE KALEM BIRAKTILAR…
Basın açıklamasının ardından Eğitim-İş Şube Başkanı Mustafa Gök, Eğitim-Sen Aliağa İlçe Temsilcisi Yalçın Aydın, Veli-Der İzmir Şube Başkanı Necati Kalafat ve veliler adına Ebru Bozkurt destek konuşması yaptı. Öğretmenlerin okul önüne kalem bırakması ile eylem sona erdi…
ÖZEL OKUL ÖĞRETMENLER SENDİKASININ X HESABINDA BU PAYLAŞIM YAPILDI…
İzmir | İzmir TED Aliağa Kolejinin (@TEDAliagaKoleji) bir meslektaşımızı hukuksuzca işten çıkardı.
Sendikamızın ve TED Aliağa Koleji öğretmenlerinin yönetimden haftalardır istediği görüşmeye yanaşmayan okul yönetimi, bugün tarihsel bir protesto ile karşılaştı.
TED Aliağa Koleji velileri, dayanışmacı sendika ve derneklerden dostlarımız (
@egitimsen
,
@egitimis
,
@Veli_Der
,
@emeklisen
), Sendika yönetici ve temsilcilerimiz ve elbette işten çıkarılan öğretmen arkadaşlarını eksiksiz biçimde savunan TED Aliağa Koleji öğretmenlerimiz Okulun önündeydi.
Bu kez yalnızca Sendika yöneticilerimiz konuşmadı. Çocuklarının nitelikli bir eğitim ile büyümesini isteyen velilerimiz, “Öğretmeni mutlu et ki çocuklar mutlu olsun.” diyerek bu hukuksuzluğa karşı öfkesini, isyanını her saniye aktardı.
TED Aliağa Kolejinde yaşanan problemlere ilişkin Özel Okul Öğretmenleri Sendikasının X hesabında şu paylaşım yapıldı:
@TED1928 yönetimine, @TEDAliagaKoleji yöneticilerine bir kez daha sesleniyoruz: Öğretmenlerin haklı taleplerini görmezden gelemezsiniz. Eğitimin birincil paydaşı olan öğretmenler ile görüşmek, Sendika temsilcileri ve veli temsilcilerinin de olduğu toplantıda masaya oturmak zorundasınız.
Biz, çocuklarımızın eylemlerle, iş bırakmalarla karşı karşıya kalması taraftarı değiliz ancak öğretmenleri duymadığınız ve talepleri karşılamadığınız her saniye, Anayasal protesto hakkımızı tüm paydaşlar ile her gün daha da büyüyecek bir tepkisellik ile karşınızda bulacaksınız.
Öğretmenlerini bugün de duymazdan gelen TED Aliağa Kolejinin bu tavrına ve bir meslektaşımızı hukuksuzca işten çıkarmasına karşı
📌29 Haziran Pazartesi günü saat 15.30’da📌 velilerimiz ve dayanışmacı dostlarımızla birlikte bir kez daha kurumun önünde olacağız…