KUZEYEGEHABER-Son dönemde sokak hayvanlarına yönelik şiddet ve vahşet vakaları artış gösterdi. Son birkaç gün içerisinde İzmir’de, kedilere eziyet eden ve örgüt propagandası yapan C31K isimli örgüt, kedi infazı yapacağını duyurdu.
Karşıyaka’da sokaktan topladığı kedileri eve götürüp öldüren, sonra da apartmanın bahçesine atan şahıs, polis ekipleri tarafından gerçekleştirilen operasyonla gözaltına alındı. Aliağa’da bir şikayet üzerine gittiği olay için orada bulunan polis, bir kişinin paltosunun arkasına atıldıktan sonra üzerine doğru gelen köpeği vurdu.
İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’ndan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Şefika Yıldırım Sert ile Ege Hayvan Hakları Federasyonu (Egefed) Başkanı Funda Bayrı Ersoy, hayvanlara yönelik artan şiddet vakalarının nedenleri ve şiddetin önüne geçilmesi için yapılması gerekenler konusunda değerlendirmelerde bulundu.
Düşmanlık artırıldı…
Sokak hayvanları konusunda yaşanan şiddet ve vahşet olaylarının artmasının en büyük sebebinin siyasi iktidarın bu konudaki tutum ve politikaları olduğunu vurgulayan İzmir Barosu Hayvan Hakları Komisyonu’ndan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Şefika Yıldırım Sert, “Son dönemde sokakta yaşayan hayvanlarına yönelik olarak sosyal medyada bizzat siyasi iktidar tarafından başlatılan kampanya bu şiddete neden oldu.
Hayvanlara yönelik düşmanlık artırıldı. Hatta sosyal medyada ‘Sokakta hayvan olur mu olmaz mı’ tartışmaları, ‘sokakta yaşayan hayvanları öldürme yöntemleri’ ne evrildi artık. İktidarın tutumu da bunu körüklüyor. Hak savunucularına dair karalama kampanyaları yapılıyor. Sokakta yaşayan kedilere, köpeklere bakanlar düşman ilan ediliyor, tepki gösteriliyor. Bunlardan cesaret alan insanlar da hayvanlara rahatlıkla şiddet uyguluyor.”
Cezalar caydırıcı değil…
Cezaların caydırıcı olmadığına dikkat çeken Avukat Sert, yasaların da etkin uygulanmadığının altını çizdi. Avukat Sert, şunları söyledi:
“Cezalar caydırıcı değil. 5199 Sayılı Yasa’nın 28A maddesinde cezalar düzenlendi ama yargılaması muhakeme şartına bırakıldı. Bu ne demek? Bir olay olduğu zaman eğer suçüstü değilse ya da doğrudan sahipli bir hayvanın başına gelmediyse savcılığa gidip suç duyurusunda bulunamıyorsunuz.
Önce ilçe tarım müdürlüklerine şikayet dilekçesi vermeniz lazım, ardından onlar başvuruyu okuyacak, suç olup olmadığına dair yorum yapacak, suç teşkil ettiğini düşünürlerse savcılığa gönderecek, savcılık da suç olduğunu düşünürse iddianame hazırlayacak., Sonrasında yargılama kısmı yapılıyor ama yargıdaki cezalar caydırıcı değil, suçu işleyen şahsın geçmişte sabıkası yoksa genelde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veriliyor. Varsa hapis cezası veriliyor ama o hapis cezası da alt sınırdan cezalara tekabül ediyor.”
Konuya ilişkin yapılması gerekenler hakkında önerileri sıralayan Avukat Sert, “Cezaların alt ve üst sınırın artırılması, bunlara eşlik eden bir para cezasın da olması, muhakeme şartının kaldırılması daha caydırıcı olacaktır. Bir diğer önemli husus eğitim. Okul müfredatlarında hayvan sevgisi ve davranışları konusunda eğitim verilmesi lazım.
Belediyelerin bu konuda eğitim ve farkındalık çalışmaları yapması gerekiyor. Bütün televizyon kanallarının hayvanlarla ilgili kamu spotu yayınlaması gerekiyor, bu, 5199 Sayılı Kanun’da var. Yayınlamayanlar hakkında RTÜK’ün ceza uygulaması gerekiyor. Ama hiç kamu spotu yayınlanmıyor, RTÜK de bir işlem yapmıyor. Bugüne kadar hiçbir şey yapılmadığı için sokak hayvanları ile ilgili sorun varmış gibi görünüyor ama asıl sorun yasanın uygulanmaması, kamu kurumlarının görevlerini yeterince yapmamış olması…
Ama bunu sorgulayan kimse yok. Fatura, hayvan hakları savunucularına ve hayvanlara kesilmeye çalışılıyor. Belediyeler bu konudaki görevini yerine getirmediğinde yaptırım uygulanması lazım ancak bir şey yapıldığı yok. Tüm bu sorunların temelinde iktidarın tutumu yatıyor” açıklamalarında bulundu…