KUZEYEGEHABER-Gazeteci Fatih Altaylı, Türkiye’nin uzun yıllardır tartışma konusu olan sığınmacı politikalarına eleştiriler yöneltti. Geçen yıl 19 bin göçmenin kapılarına dayandığı Yunanistan’da bir Göç ve Mülteciler Bakanlığı bulunduğunu, 13 milyon göçmene ev sahipliği yapan Türkiye’de ise böyle bir adımın halen atılmadığını söyledi.
“Bu rezilliğin bir tarafı” diyen Altaylı, şöyle devam etti:
“Yunanistan Göç Bakanı Kairidis, Avrupa Birliği’ne Türkiye’yi şikayet ediyor ve ‘Türk Hava Yolları’nın sağladığı ucuz uçak biletleriyle, üçüncü ülkelerden vize sorunu olmadan Türkiye’ye gitmek çok kolay. Türk mevkidaşlarımızı bunun çok ‘yıkıcı’ ve ‘verimsiz’ olduğu konusunda ikna etmeye çalışıyoruz.’ diyor. Yani Yunan Bakan Türkiye’nin sadece kara sınırlarının değil, hava hudut kapılarının da yol geçen hanı olduğunu bize hatırlatıyor.
Ve daha da beteri ‘Türkiye mülteci anlaşmasını uygulamıyor’ diyor.
‘REZİLLİĞİN İKİNCİ YÜZÜ’
Bu anlaşmanın 2016 yılında imzalandığını ve anlaşmaya göre Türkiye’den Yunan adalarına geçen tüm yeni düzensiz göçmenlerin Türkiye’ye iade edilmesi gerektiğini ama Türkiye’nin COVID önlemleri bahanesi ile buna uymadığını söylüyor.
Eee, o zaman Ahmet Davutoğlu’na sormak gerekir, hani AB ile aramızda göçmenler ile ilgili bir geri kabul anlaşması yoktu?
Hani, olmayan anlaşmaya göre, biz geri kabul ettiğimiz düzensiz göçmen kadar düzenli göçmen yollama hakkına sahip olacaktık?
Hani AB, olmayan anlaşmanın kendi üzerine düşen kısmını yerine getirmediği için bizim de kendi üzerimize düşen kısmına uyma yükümlülüğümüz yoktu?
Bu da rezilliğin ikinci yüzüdür.
Benim gördüğüm şudur.
Bu iktidar eskiden de, bugün de hepimize yalan söyleyip durmaktadır.
AB’den sürekli para koparıp, onların adına göçmenleri burada tutmaktadır.
Daha birkaç gün önce göçmenleri Türkiye’de tutmak için 781 milyon avroluk yeni bir sözleşmeye imza atan bizim iktidarımızdır.
Her yıl AB’den ve BM’den aldıkları birkaç milyar dolar için, Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atan mevcut iktidardır.
Üç kuruş para için yaptığı bu işi kendi kitlesine ‘İnsani nedenlerle yapıyoruz. Ensar muhacir’ diye yutturan da yine aynı iktidardır. (…)”