KUZEYEGEHABER-Şu ana kadar bildiklerimize göre bir insanın ışık hızının iki katı hızla hareket etmesinin imkanı yok. Aslında sadece insan değil, herhangi bir kütleye sahip hiçbir cismin ışık hızından daha hızlı hareket etmesi mümkün görünmüyor.
Bu sabit, günümüzde en iyi fizik teorilerinden biri olarak kabul edilen Albert Einstein’ın görelilik teorisine dayanıyor. Bu teoriye göre ışık hızı, kütlesi olan her şey için kesin bir hız sınırı olarak çalışıyor. Peki gerçekten ışıktan hızlı hareket etmek mümkün mü?
Kütleli bir cisim ışık hızına çıkabilir mi?…
Öncelikle kütlesi olan bir nesneyi hareket ettirmek için ne gerektiğine bakmak gerekiyor. Bir nesneyi ne kadar çok hızlandırmak istersek o kadar fazla enerjiye ihtiyacımız var. Görelilik denklemlerine baktığımızda kütleli bir cismi ışık hızına çıkarmak için sonsuz miktarda enerjiye ihtiyacınız var. Ancak evren ne kadar büyük olursa olsun enerjisi sınırlıdır. Bu da bizi kütlesi olan bir şeyi ışık hızına çıkaramayacağımız sonucuna vardırıyor.
Peki ışık hızının iki katına çıkmak hiç mi mümkün değil? Belki bir ihtimal olabilir.
Görelilik teorisinin karşımıza koyduğu hız sınırı, “sıradan kütle” için geçerli. Ancak “hayali kütle” olarak tanımlanan takyon adlı varsayımsal parçacıklar, işin seyrini değiştirebilir. Takyonların var olduğuna dair bir kanıt yok, ancak olası varlıkları göz ardı edilemez.
Takyonlar ışık hızından daha hızlı hareket ediyor olmalı.
Eğer takyonlar varsa, bunların ışık hızından bile daha hızlı hareket ediyor olması gerekiyor. Normal kütleli madde nasıl ki ışık hızına çıkamıyorsa takyonların da ışık hızının altına düşmemesi gerekirdi.
Bazı fizikçilere göre takyonlar sürekli zamanda geriye doğru yolculuk yapıyor.
Daha önce zamanda yolculuk yapılan film veya kitaplarda takyon ismini duymuş olabilirsiniz. Takyonlar gerçekten varsa zamanda geriye gitmenin bir yolu bulunabilir. Elbette bunun için öncelikle takyonların gerçekten var olduğunu bulmalı, sonrasında ise bu takyonları kontrol etmeye başlamalıyız. Şu anda takyonlar konusunda bildiklerimiz, varsayımdan öteye geçemediği için geçmişe dönmek için biraz daha beklememiz gerekiyor.
Bugünün varsayımsal teorileri yarının gerçekleri olabilir.
Bu zamana kadar keşfedilen pek çok şey öncesinde bir varsayımdan ibaretti. Bilimde elde ettiğimiz bilgileri bir puzzle’ın parçaları gibi şekillendirmeye devam ediyoruz. Mesela mavi renkli bir parçanın yerini bulduysak onun yanında olması gereken şeyi de tahmin etmemiz daha kolay oluyor. Bilim insanları da buna benzer bir mantıkla teoriler sunuyor…
Kaynaklar: Gizmodo, Science Alert