KUZEYEGEHABER-28 Mayıs seçimlerinde istediği sonucu elde edemeyen Millet İttifakı’nda yeni bir dönem başladı. CHP içinde yükselen “değişim” sesleriyle birlikte, üst düzey kurmayların yaptığı toplantılar da ortaya çıktı. Değişim isteğini yüksek sesle dile getiren isimlerden biri de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu. İmamoğlu hem bu isteği dile getirerek hem de parti kurmaylarıyla toplantılar yaparak ciddiyetini ortaya koydu.
Değişim tartışmaları ekseninde Gazete Oksijen için bir yazı kaleme alan İmamoğlu, “demokratik lider” vurgusu yaparak da dikkat çekti. İmamoğlu, toplumdaki değişim arzusunun seçimlerden önce başladığını söyleyerek “Son 10 yılda kutuplaşmadan, başımızı döndüren siyasal çalkantılardan, iktisadi krizlerden, hayat pahalılığından ve adaletsizlikten bıkmış halkımız, Cumhuriyetimiz ikinci yüzyılına girerken yeni bir başlangıç yapmak istiyordu.” değerlendirmesini yaptı.
TALEBİ İLERİYE TAŞIYAMADIK…
“Ne var ki, muhalefet olarak bu değişim talebini ileriye taşıyamadık.” diyen İmamoğlu, “Önümüzdeki dönemde hatalarımızdan dersler çıkarıp milletimizin değişim arzusunu hayata geçirecek bir siyaset inşa etmek zorundayız. Bunun için yeni yaklaşımlar, yeni bir dil, yeni kadrolar, yeni bir örgütlenme, kısaca yeni bir siyaset gerekiyor. ” ifadeleriyle değişim isteğini yineledi.
2019’DA MESAJI ALDIK…
2019 seçimleriyle “değişim” mesajını aldıklarını vurgulayan İmamoğlu, “Önümüzdeki mahalli seçimleri tekrar kazanabiliriz, kazanmalıyız, kazanacağız. Tüm vatandaşlarımızı yaşadıkları bıkkınlık ve hayal kırıklığını bir kenara bırakıp geleceği beraberce kurmak için yeni bir yola çıkmaya davet ediyorum.” diyerek umutsuz seçmene mesaj verdi.
“DEMOKRATİK LİDER” MESAJI…
İmamoğlu dönemin zorluklarını aktardığı yazısının devamında değişimin yerelden başlaması gerektiğini söyleyerek “demokratik lider” vurgusu yaptı. İmamoğlu “Güçlü liderlik kararlılık, tutarlılık, samimiyet, toplumla duygudaşlık kurma becerisi, toplumun derdini dert edinme hassasiyeti, toplumdaki farklı fikirleri bir bütünlük içinde sentezleme kabiliyeti, toplumsal sorunlar ve farklı pozisyonlara yönelik yüksek duyarlılık gerektirir.
Aynı zamanda demokratik lider hesap veren, şeffaf, toplum tarafından izlenebilen, denetlenebilen bir kişi olmalıdır. Demokratik lider partisinin ilkelerine bağlı olur ama partizanlık yapmaz. Demokratik liderin ülkesine, belediyesine ya da liderliğini yaptığı partiye kendi mülkü olarak bakma hakkı yoktur. Demokratik lider toplumla imzaladığı mukavele uyarınca ona verilen yetkiyi belli bir süre kullanır, ona verilen misyonu yerine getiremediğinde ve toplumsal beklentilerin gerisinde kaldığında görevi bırakmayı bilir.” ifadelerini kullandı.
“CESARET” MESAJI…
İmamoğlu, “Burada özellikle cesaretin altını çizmek istiyorum. Cesur demokrasi için cesur liderlik gerekmektedir.” ifadelerini kullandığı yazısını şöyle sürdürdü:
Türkiye’nin toplumsal barışını hakkıyla tesis etmemizi engelleyen, yüzyılı aşan büyük meseleleri vardır. Ülkemizin farklı düzeylerde yönetimine talip olan siyasal liderlerin öncelikle kendini dışlanmış hisseden vatandaşlarımızın ve toplum kesimlerinin sorunlarını çözmek için cesaretle hareket etmeleri bugün bir zorunluluktur.
Demokratik liderlik başta Kürt ve Alevi sorunu olmak üzere ülkenin açık yaralarını iyileştirmek için gerekli zemini titizlikle inşa eder. Risk almaktan kaçınmaz. Ülkemizin birlikteliğini güçlendirecek çözümler için cesur ve kararlı bir irade ortaya koyar. Bu irade Türkiye’nin köklü dönüşümü için kaçınılmaz bir yükümlülüktür.
Demokratik liderliği aynı zamanda İstanbul ve Türkiye’nin bölgesel ve küresel liderliği olarak yorumluyorum. Atatürk’ün “Yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi tam da bu liderlik için bize ışık tutuyor. Güçlü Türkiye’nin liderliği geçmişimizin büyük deneyimlerinden, coğrafyamızın ve tarihimizin bize armağan ettiği geniş jeopolitik imkanlardan hareketle, küresel ve bölgesel barışa, demokrasiye, ilerlemeye, eşitliğe hizmet eden, temeline insanı koyan bir liderlik olmalıdır.
Tam da bu vizyonla 2021 yılında inşa ettiğimiz B40 – Balkan Şehirleri Ağı Zirvesi, ülkemizin diplomasisinin krizde olduğu, Türkiyemizin adeta dünyadan soyutlandığı bir ortamda, Balkan şehirlerinin İstanbul öncülüğünde ve demokrasi zemininde bir araya geldiği çok başarılı bir diplomatik liderlik atağıydı…