KUZEYEGEHABER-İnsanlığın halen hakkında devasa teoriler ürettiği evren hakkında geçtiğimiz günlerde tarihi bir keşif duyuruldu. Kuzey Amerika Nanohertz Yerçekimi Dalgaları Gözlemevi (NANOGrav), tarihte ilk kez iki galaksinin çarpışmasıyla ortaya çıkan “gravitasyonel dalgaları” gözlemlemeyi başardı.
Detaylara geçmeden önce ilginizin düşmemesi için basitçe özetlemekte fayda var: Uzaydaki deniz dalgalarına benzer dalgalanmalara dair somut kanıtlar ilk gözlemlendi diyebiliriz. BBC’ye konuşan Profesör Michael Kramer’e göre keşif, gök bilimcilerin evren hakkındaki fikirlerini değiştirme potansiyeline sahip.
Nedir bu keşif?…
Keşif, birleşmeye başlayan iki uzak galaksi sayesinde gerçekleşti. Bu galaksilerin merkezinde bulunan süper kütleli kara delikler de haliyle galaksilerle birlikte birbirlerine yaklaşıyor. İşte keşfe olanak sağlayan şey de bu iki süper kütleli kara deliğin birbirine yaklaşması oldu.
NANOGrav ekibinin ana odak noktası, manyetik kutuplarından, yani iki noktasından evrene devamlı elektromanyetik ışınım yayan ölü yıldızlar ‘pulsarlar’ idi. Ekip, pulsarların sinyallerini devamlı takip ediyor, kayıt altına alıyor. Bugüne kadar da 79 pulsarı gözlemledi.
Uzaydaki deniz fenerleri olarak düşünebileceğimiz pulsarların evrene yaydığı ışınımlar arasında bugüne kadar hiçbir süre farkı olduğu gözlemlenmemişti. Bu yapılardan kaynaklanan ışınımlar bir saat gibi hassas ve düzenliydi.
Fakat bir pulsarın ışınımlarından elde edilen veriler, diğerlerinden çok daha farklıydı. Yeryüzündeki teleskopların tespit ettiği ışınımlar, diğerlerinden farklı olarak sabit bir düzene sahip değildi. Bu da uzayda bu düzeni bozan bir şeyler olduğuna işaret idi.
İşte o işaretin kaynağı, birleşmekte olan iki galaksiydi:
NANOGrav ekibi, Dünya ve pulsar ışınımları arasındaki düzensizliğin kaynağını, birleşmekte olan iki galaksiye bağladı. Bu galaksilerin merkezindeki süper kütleli kara deliklerin birbirine yakınlaşmasıyla devasa büyüklükte gravitasyonel dalgalar uzaya saçılıyordu.
Ancak halen ana kaynağın bu iki galaksi olduğu net olarak söylenemiyor. Yalnızca tahmin ediliyor. Zira etrafta böylesine büyük dalga yayacak ve düzensizliğe neden olacak bir kaynak henüz gözlemlenmedi.
NANOGrav ekibinin keşfi, 15 yıl ve gözlemlenen 68 pulsardan elde edilen verilerin bir sonucuydu.
İyi de bu “gravitasyonal” dalgalar da neyin nesi?…
Uzay-zamanın ‘büküldüğü’ gibi deyimleri daha önce duymuşsunuzdur. Galaksiler, yıldızlar ve her türlü kütleli yapı, bir çarşaf olarak somutlaştırabildiğimiz uzay zamanda bükülmeye yol açabiliyor. Hatta bu bükülmenin etkilerini uzay fotoğraflarında bile görebiliyoruz:
İşte gravitasyonal dalgalar da halihazırda bükülen bu çarşafı daha da büken, tıpkı okyanustaki dalgalara benzer dalgaları temsil ediyor. Bu dalgaların varlığı, 1916 yılında Albert Einstein tarafından tahmin edilmişti.
Gravitasyonal dalgaların ilk kez keşfi ise 2015 yılında gerçekleşti. Bu keşfi gerçekleştiren ekip, 2017 yılında keşifleriyle Nobel Bilim Ödülü kazanmayı başardı.
Bilim dünyası, iki kara deliğin çarpışmasıyla ortaya çıkan gravitasyonel dalgaların bugüne kadar oldukça küçük olduğunu varsayıyordu. Fakat son keşifle birlikte bu düşünce de değişmeye hazırlanıyor.
Artık iki dev kara deliğin birbirine yakınlaşmasıyla devasa gravitasyonel dalgaların oluşacağı biliniyor.
Son keşfin önemi ne?…
Yeni keşfin önemini araştırmada yer alan bilim insanlarından Profesör Michael Kramer’in ağzından okumak daha yararlı olacaktır:
“Bize Einstein’ın yerçekimi teorisinin yanlış olup olmadığını söyleyebilir; Evrenin büyük kısmını oluşturan gizemli şeylerin, karanlık maddenin ve karanlık enerjinin gerçekte ne olduğunu söyleyebilir ve bize yeni fizik teorileri için yeni bir pencere sunabilir…”
Kaynak-Webtekno