KUZEYEGEHABER-Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, Habertürk TV’de soruları yanıtladı. Yavaş, seçim kampanyası boyunca Cumhur İttifakı’ndan taraflarına yapılan terör iddialarına ilişkin de yanıt verdi.
Yavaş, “2017’de referandum yapıyorsunuz. İnsanlar bir yere oy verecek. HDP seçmeni AK Parti’ye oy verseydi ‘niye oy veriyorsunuz mu’ denecekti. Yanlışlığın bir tanesi de şu; HDP seçmenin tümünü PKK’laştırırsanız yanlış olur. AK Parti, HDP’den birkaç tane belediye başkanı transfer etti.
Kendilerine geçince vatan haini iken birdenbire vatansever mi oluyor? AK Parti iktidara geldiği ilk yıllarda yoğun şekilde doğudan oy alıyordu. O zamanki HDP barajı dahi aşamıyorlardı. Siz bu seçmeni niye kaybettiniz? Sıfır terörle aldınız, geldiğimiz noktada ‘ülke bölünecek’ diyorsunuz insanlara. 21 yıldır Kandil’i niye düzleyemediniz, niye yok edemediniz şimdiye kadar?” dedi.
Yavaş’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle
Beklentimizin altında kaldı. Biz belki de Sinan Oğan beye giden oyların da bu tarafa geleceğini düşünerek, o şekilde gördük. Mitinglerde onlar da bizi dinlemeye gelmişlerdir. Yıllardır siyaset yapıyoruz. 60’a yakın miting yaptık. İlk defa bu kadar kalabalık, genç ve kadın gördük. Son yıllarda pek alışkın olmadığımız görüntüydü. Sonuç böyle çıktı. Takdir milletin; millet ne derse o olur. Şimdi de ikinci turda eksikler nedir, nerelerde hatalar var, sandığa gelmeyenler nasıl getirebilir, sayın Oğan’a verilen oylar bu tarafa nasıl kanalize edilebilir.
Nasıl yüzde 50’yi tekrar geçeriz hesabını yaptık. Ümitliyiz, yurt dışı oylarda artış oldu, yurt içinde de olacaktır. Stratejide bir hata mı var, bunların hepsi değerlendirildi. Bizler seçim mağduruyuz. 2014 yılındaki seçimimde 26 binin üzerinde rakamla öne geçtim. Daha sonra 3-4 saat hiçbir veri girilmedi. Sabah kalktığımızda seçimin aleyhimize döndüğünü gördük. Ekrem Bey’in de aynı şekilde oldu. İstanbul’da her yer bir yerde merkez gibi. Ekrem Bey ve ekibi böyle bir çalışma yapmasaydı belki de seçim gittiydi.
NEDEN “KEMAL KILIÇDAROĞLU ÖNDE” DEDİ?
Biz açıkladık. Yaptığım konuşmayı da getirdim. Bakanlarımız maalesef bizleri trol gibi suçluyorlar. Ne konuştuğumuz ortada. ‘Bizim elimizdeki sonuç budur’ dedik. ‘İkinci tura kalma ihtimali yüksek’ demiştik en son yaptığımız konuşmada. Elimize 23.87 oranında sonuç gelmişti. Net bir şekilde öndeydi. Islak imzalardan verileri girilenlerdi bunlar. Çankaya ve Yeni Mahalle gibi yerlerde sürekli itirazlar nedeniyle bir kısım veriler gelmiyordu.
Elimizde 91 bin 913 sandığın sonucu vardı. Küsuratına kadar açıkladık. Bunlarda bir manipülasyon yoktu. Elimizdeki sonuçları açıkladık. Sanki biz başka bir şey konuşuyor. “Son oy sayılıncaya kadar da vazgeçmiyoruz” demiştik. Şöyle bir karışıklık oldu. Bizim açıkladığımız verilerle YSK arasında şöyle fark. Bizim açıkladığımız veri YSK’dan çok daha fazlaydı. Bir yandan AA açıklaması derken, Ankara’da 4 bin sandık girilmemişti. İl başkanımızı aradık.
Bize bildirileceği söylendi. Geçenin sonu o şekilde gitti. Sadece ANKA Ajansı’nın verilerine sıkıntı oldu. ANKA bizim açıklamamızdan çok daha az sandık bildirdi. Sonuna kadar bekledik. Yine bekleyeceğiz. Vatandaş sürekli olarak manipülasyonlar nedeniyle hep bir şüphe içinde. Bu aslında maalesef bizim ayıbımız.
“SAATLERCE VERİ GELMEDİ, SÖYLENTİLER OLDU”
Dünyanı neresinde seçim olursa olsun pek böyle sonuç çıkmıyor. Bu Türkiye’de çok oluyor. Önceki yıllarda AA verileri açıklarken, sürekli olarak rakiplerimiz önde oluyor. Başa baş çıkınca sandıktakiler daha motive çalışıyor. Sandıkların terk edilme imkanı her zaman vardır. 2019 seçimlerinde Ankara’nın bir ilçesinde ıslak imzaları bekliyoruz. Orada birisi seçimi kaybettiğini anlayınca kızıp, ıslak imzaları yakmış. AA bu seçimde görevlendirdiği personel 2 bin 500. Her birine 2’şer okul verilmiş. 5 bin okulu görebilecekler. Bu da 50 bin sandık yapar.
Peki bundan sonrakilerini nasıl alıyorlar? Daha önceki seçimlerde sadece bana gelen bilgiyi söylüyorum; AK Parti gençlik kollarını çalıştıklarını söylüyorlar. AA bir yerlerden alacak. Önde çıkan sonuçları alıyor, bir kırgınlık hasıl oluyor. Bu tek bir elden nasıl sağlanabilir bilmiyorum ama bu çağda bunun konuşulması ayıp. 2014 yılında 26 bin küsur öndeyiz. Saatlerce veri akışı gelmedi. Söylentiler oldu, sonuna kadar uğraştık. Ben AİHM’e kadar gittim.
Biz YSK’ya itirazda bulunduk 12 maddeden. YSK 9 veya 10 maddesine cevap verdi. 2’sine cevap verdi. YSK bizim talebimizi red gerekçelerini ayrıntılı şekilde yazması gerekiyor. AYM’ye gittik. AYM reddetti. AİHM’e gittik. Biz yerel seçime itiraz diye götürmedik, YSK’nın mahkeme olan verdiği kararda bizim 12 talebimizin iki üç maddesine cevap vermedi. Adil bir durum olmadı diye gittik. Maalesef Türkiye bu konuda sürekli olarak güç kaybetti diye düşünüyorum.
Israrlı bir şekilde PKK ile terörle itham edilince. Biz bunu 2019 seçimlerinde de yaşamıştık. Kahvede bir konuşma yaptım ‘PKK benim kahvemin önünden geçemez’ diye. Bir tane HDP’nin yöneticisi ‘Siz bizim oyumuzla seçiliyorsunuz’ diye laf söyledi. O lafın bana seçim kaybettirmek için söylenmiş bir sözdü. Bunun üzerine çok sert bir şey yayınladım. ‘Biz bütün seçmenlerimizin oyuna talibiz, kalbini bir yere bağlayanları istemiyoruz’ diye sert bir açıklama yapmıştım.
Bir ilçemizde seçim çok az bir oyla kaybediliyor. Orada İYİ Partililere ‘Kahrolsun PKK’ deniyor. Konya’ya gittiğimizde bayramlaşmak için CHP’ye de uğramıştık. Orada birisi geldi ‘Beni camiden çıkarttılar sen PKK’lısın diye, lütfen Ankara’ya iletin’ dedi. Şu anda 25 milyon insan terörle işbirliği suçlamasıyla karşı karşıya.
Bütün mitinglerde açık bir şekilde bizim milli politikalarımızın gerekliliğini, ordumuzun yaptığı SİHA, İHA’ları sahiplendim. Daha iyisini yapacağız dedim. Açık açık Kandil’e tavır koydum. ‘Kandil’in üzerine füze olarak yağacak’ dedim. Bana bugüne kadar kimse müdahale etmedi. Bu kadar sert konuşuyorum. Gördüğümü söylüyorum. Bugüne kadar hiç kimse ‘Sen böyle konuşursan HDP seçmeni oy vermez’ demedi.
“21 YILDA KANDİL’İ NİYE YOK EDEMEDİNİZ?”
2017’de referandum yapıyorsunuz. İnsanlar bir yere oy verecek. HDP seçmeni AK Parti’ye oy verseydi ‘niye oy veriyorsunuz mu’ denecekti. Yanlışlığın bir tanesi de şu; HDP seçmenin tümünü PKK’laştırırsanız yanlış olur. AK Parti, HDP’den birkaç tane belediye başkanı transfer etti. Kendilerine geçince vatan haini iken birdenbire vatansever mi oluyor? AK Parti iktidara geldiği ilk yıllarda yoğun şekilde doğudan oy alıyordu. O zamanki HDP barajı dahi aşamıyorlardı.
Siz bu seçmeni niye kaybettiniz? Sıfır terörle aldınız, geldiğimiz noktada ‘ülke bölünecek’ diyorsunuz insanlara. 21 yıldır Kandil’i niye düzleyemediniz, niye yok edemediniz şimdiye kadar? Bugün Soylu ’77 tane kaldı’ diyor. İstanbul’da seçimlerde HDP aday çıkarmadı. Binali Yıldırım ‘ben HDP’nin oyunu istiyorum’ dedi. Bu seçimde MHP’li bir bayan ‘Herkesin ve HDP’nin oyunu istiyorum’ dedi. Oy istemek ayıp değil mi? Bu hale sokan 2017 referandumudur. Bu insanlar oy mu kullanmasın? Veya illa ki size mi vermesi lazım oyunu? Kişisel kanaatim sonucu etkilemiştir.
“BİZ KANDİL’E DE, HİZBULLAH’A DA KARŞIYIZ DEDİK”
Daha önce açılıma karşı çıkan herkese ‘Siz şehitlerin kanından mı besleniyorsunuz?’ deni. Şimdi de şehitlerin fotoğraflarını yayarak ‘Bunları nasıl unutuyorsunuz?’ deniyor. Şimdi 77 tane kaldı diyorsunuz, bütün gücünüzü kullanıp, şehit verdirmeyeceksiniz. Açılım döneminde valilere ‘silahlara karışmayın’ dediniz. Operasyonları durdurdunuz. Sonra bir sebeple vazgeçtik dediniz. Dolmabahçe’de insanlar oturmuş iken ‘bitti bu iş’ dendi.
Onun da acısı 800 şehitle sonuçlandı. Şimdi bu şehitler niye veriliyor? Niye engel olamıyorsunuz? Ben de her gittiğim yerde bunları söyledim. Onların açılım döneminde yaptıklarını, sahte afişler, broşürleri açıkçası biz yapmadık. Halktan gelen o tepkiyi arkadaşlarım ilettiği için başından sonuna her yerde aynı şeyi söyledim ‘Biz Kandil’e de karşıyız, Hizbullah’a da, İŞİD’e de karşıyız’ dedik. Bana kimse müdahale etmedi böyle konuşuyorum diye. Meral Hanım da şiddetli söyledi.
“KANDİL, CUMHUR İTTİFAKI’NA ÇALIŞMIŞTIR”
Teröristleri affedecek güç Türkiye’de yok. Kendileri HDP’ye bakanlık verdiler. Ortada fol yok, yumurta yok, bakanlık vereceksiniz diyor. Meral Hanım HDP olursa ben olmam dedi. Muhafazakar insanları korkuttular. Şu anda 6’lı Masa’da sosyal demokrat, milliyetçi, muhafazakarı var. Birisi yanlış yapsa diğeri müdahale edecek durumda. Milli güvenlik politikalarıyla sayın Davutoğlu’nu Başbakan yapmışsınız, sayın Akşener İçişleri Bakanlığı yapmış, sayın Babacan bakanlık yapmış.
Güvendiniz ki bu insanlara görev verdiniz. Bütün televizyonlarda söyledim, bir açıklama yapılırken lehine yapıyorsanız o insana faydası olması lazım. Bugün Özdağ’ın yaptığı açıklamanın olumlu tarafı var. Ama Kandil’in ‘Sayın Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz, geleceğiz cezaevinin kapılarını kıracağız’ demenin tek sebebi sayın Kılıçdaroğlu’na kaybettirmek. İleride göreceksiniz, Kandil’in ipi kimdedir bilemem ama, Kandil Cumhur İttifakı’na çalışmıştır. Böyle bir şey olmaz.
“AÇLIK, FAKİRLİK, KİRALAR UNUTULDU”
ABD yoğun şekilde YPG/PKK’yı silahlandırıyor. Aynı şekilde Rusya’da yapıyor. Belki de konuşması için tehdit ediyor. Bunlar ancak istihbaratçıların verdiği bilgiler. Akla mantığa ziyan. ‘Öcalan’ı çıkaracağız, cezaevinin kapılarını kıracağız’ demek, ne oluyor yani? Öcalan fiilen de çıkarılamaz zaten. Sayın Akşener baştan HDP’ye açık tavır koymasına rağmen bu kadar devlet imkanları, televizyonlarla vatandaşın kafası çeldiler. Açlık, fakirlik, kiralar unutuldu. Mülteci sorunu bile çok az konuşuldu.
“ORAYA MİLLETVEKİLLERİNİ HÜKÜMET GÖNDERMİŞ”
Bugün ünlü bir siyaset yazarlarından birisi de aynı şeyi söylemiş. Yakında yine İmralı’ya heyetin gönderildiği söylendi. Daha sonra inkar edildi, sonra da teknik heyet dendi. Öyle ağır propaganda bombardımanı var ki, Kandil’de bazı HDP’lilerin fotoğraflarını gösteriyor ‘Bunlar şimdi Meclis’e gelecek’ diyorlar. Fotoğraftakileri araştırdım. 2014 yılında terörün sona erdirilmesi ve toplumsal bütünleşmenin güçlendirilmesi diye kanun çıkmış. Bu kanuna göre oraya milletvekillerini zaten hükümet göndermiş. Sonunda onlar da tabii giderken güvenceye almak istemiş. Kanundaki görevleri yerine getiren kişilerin hukuki, idari, cezai sorumluluğu doğmaz diye korumaya almış kendilerini.
“İHA ÇALIŞMALARI 1993’TE BAŞLADI”
Çanakkale mitingimde İHA, SİHA’larla fikrimi. ‘Bunlar Kandil’e füze olarak yağacak’ dedim. Trol ordusu orada da kesti sözlerimi. Şimdiye kadar devletin ürettiği silahları ortaya çıkarmak, dünyanın gözü önüne koymak, özelliklerinden bahsetmek hiç kimsenin aklına gelmez. 1993 yılında milletvekillerine dağıtılmış bir kitap, içinde enteresan bilgiler var. Kimse bunları siyasete alet etmemiş. Su üstü muhabere gemisi yapılmış Gölcük’te 1975 yılında. 1993 yılında başlayan İHA’lar var bu kitapta.
Rahmetli Turgut Özal döneminde Savunma Sanayi Müsteşarlığı kurulmuş. Ayrıca uçak motoru yapılmış. Yıllardır bu geliştirilmiş. Bugün sokaklara çıktığımızda hükümetin propaganda aracı haline getiriliyor. Biz bunu yanlış buluyoruz. Savunma sanayinin geliştirilmesini durdurmak mümkün müdür? Dünyanın en stratejik ve karışık bölgesindeyiz. Bunların durma ihtimali hiç yok. Öyle bir siyasete alet edildi ki, sanki ağzınızı açtığınız zaman onların reklamını yapıyorsunuz. Ben ‘daha iyilerini yapacağız, yapmak zorundayız’ dedik. Aksini düşünmek akla zeval veren bir hadisedir…