KUZEYEGEHABER-14 Mayıs’ta yapılacak olan seçimlere artık sayılı günler kala; anket şirketlerinin yaptığı araştırmalar tartışma konusu oluyor.
O şirketlerden birisi ise Memleket Partisi’nin oy oranını yüzde 10,4 olarak gösteren Ankara Analitik oldu.
MİLLETVEKİLİ ADAYI OLDU…
Röportajlık’tan Ercan Küçük’ün haberine göre, Memleket Partisi’ni şaşırtan bir şekilde %10.4 gösteren şirketin sahibi Ömer Kayır, Memleket Partisi Bursa 2. Bölgeden 1. Sıra milletvekili adayı oldu.
Kayır, 28 Şubat Alt Komisyonu’nda verdiği ifadede IŞİD El-Kaide gibi terör örgütlerinin ideolojik temelini oluşturan Selefi İslamın düşman olarak görülmemesi gerektiğini savunmuş.
İL BAŞKANI DOĞRULADI…
Kayır’ın adaylığını Memleket Partisi Bursa İl Başkanı Ümit Akkuş’a sorduk. Akkuş, isim benzerliği olmadığını, Kayır’ın emekli Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olduğunu doğruladı. YSK’nın yayınladığı geçici aday listelerinde Ömer Kayır’ın mesleği de emekli olarak geçiyor.
SİYASETE TÖVBELİYDİ…
Kayır 1997 yılı Haziranıyla 1999 yılı Haziranı arasında Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak görev yaptı. Haziran ayında görevinden ayrılıp Mesut Yılmaz’a danışmanlık yaptı. 2012’de TBMM 28 Şubat Alt komisyonuna Başbakanlık Müsteşarı olarak ifade verdi. Verdiği ifadelere göre Kayır, göreve 1980’de Diyanet İşleri Başkanlığında, Afyon Dazkırı’da imam hatip olarak başladı.
Daha sonra avukatlık, hukuk müşavirliği, bakan danışmanlığı, Çevre Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı, Başbakanlık Müsteşar Yardımcılığı, yine arada bazı Bakanlıkların danışmanlığı, Devlet Bakanlığı, Çevre Bakanlığı danışmanlığı gibi görevler üstlendi. Anasol-D hükümeti döneminin Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı Kayır, verdiği ifadede siyaset yapmaya tövbeli olduğunu şu sözlerle açıklıyor: “ben çok netim. “İki şeye tövbeliyim” dedim. Bir, avukatlık yapmamaya bir de siyaset yapmamaya Peygamberin mescidinde tövbe etmiş bir insanım.”
Kayır, komisyonda verdiği ifadede Radikal İslam, Selefi İslam gibi kavramlara düşmanlık edilemeyeceğini de şu sözlerle savundu:
“İlk Takip Kurulu toplantısına girdiğimiz zaman Müsteşar Bey daha konuşmayı yapar yapmaz söz istedim, dedim: Beyler, buyurun bu 406 sayılı Karar. Ne istiyorsunuz? Eğer diyorsunuz ki ‘Biz İslam’la mücadele edeceğiz.’ Sovyetlere bakın, 80 yıl mücadele ettiler, hangi neticeyi aldılar? Böyle bir şeyi aklına koyan varsa silsin bir defa, bu mümkün değil. Başka? Bir düşman tanımı yapılmaya çalışılıyor.
İçinde ‘İslam’ kelimesi geçen hiçbir şeyi düşman ilan edemezsiniz; ‘Siyasal İslam’, ‘Radikal İslam’, ‘Selefi İslam’ vs. vs. Başka? Yaptığınız her şey sivil demokratik yönetim, bir sistem içerisinde bu usullerle yapılmalı. Yani bununla ilgili istendiğinde, hani bir sonraki dönemde 113 maddelik böyle bir İrticayla Mücadele ve Strateji Belgesi… İlk dönemin bir Strateji Belgesine bakın. Peki, ‘İrticai faaliyetlere…’ yani ‘Rejim aleyhtarı irticai faaliyetlere karşı alınması gereken tedbirler.’ yazıyor.
Peki, nedir bu yani rejim aleyhtarı irticai faaliyet? Arkadaşlar, birisi bir ağaca bez bağladı o da irtica, birisine göre irtica; birisi dininin gereği herhangi bir şey yaptı, bir başkasına göre bu irtica; böyle bir şey olmaz. Yani ne olur? Eğer rejimi yıkmaya yönelik bir faaliyet varsa görev tanımı içerisine bunlar girer, bunun dışındaki hiçbir şey bu görev tanımı içerisine girmez. Bizim askerle kopuşumuz da zaten budur, bu noktada…”