KUZEYEGEHABER-Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin seçim beyannamesini açıkladı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni eksikliklere göre restore edeceklerini söyleyen Erdoğan, kamuda mülakatların kaldırılacağını duyurdu.
Konuşmasında üniversitelilere de seslenen Erdoğan, “Yükseköğrenimdeki gençlerimize bir defaya mahsus olmak üzere cep telefonu ve bilgisayar ediniminde vergi muafiyeti sağlayacağız” dedi.
İnsanlar bu vaatleri ilk kez duymuyordu esasında. Erdoğan’ın sıraladığı vaatler daha önce Millet İttifakı Ortak Eylem Planı Mutabakat Metni’nde açıklamıştı.
Erdoğan’ın seçim beyannamesindeki “benzerlikleri” başkanlık sistemine ilişkin “revize” açıklamasını siyaset bilimci Kemal Büyükyüksel ve araştırmacı Mehmet Yaşar Altundağ’a sorduk.
“MUHALEFETİN PEŞİNDEN GİTMEYE ÇALIŞAN BİR İKTİDAR VAR”
Siyaset Bilimci Kemal Büyükyüksel, AKP’nin seçim beyannamesinin Millet İttifakı eylem planına ‘benzemesini’, “İktidarın yarattığı sorunlara karşı çözüm üreten bir muhalefet. Bunun da peşinden gitmeye çalışan bir iktidar var. Çünkü muhalefetin yarattığı çözümler ya da öneriler bir şekilde halkta karşılık buluyor. Bulmasa iktidar ben de yaparım noktasına gelmez” sözleriyle anlattı.
“CUMHUR İTTİFAKI SON 5 YILDIR SAVUNMA POZİSYONUNDA”
Araştırmacı Mehmet Yaşar Altundağ ise, 20 yıldır iktidar olan partinin bir toplumsal anlatı sunmadığına dikkat çekiyor:
“Cumhur İttifakı seçmeninde ciddi bir gönül yorgunluğu var. Son 5 sene sürekli savunma pozisyonunda kaldılar. Her defasında ‘Bir daha Reis, bir daha Erdoğan’ diyerek kendilerini savunmak zorunda kaldılar. Çünkü AK Parti ve Cumhur İttifakı topluma gelecek vaadi sunamayan bir siyasi yapıya büründü. Bu siyasi yapının özüne baktığımızda anti-HDP ve güvenlik siyasetini merkeze alarak siyaset yapmaya başladılar.”
“MUHALEFET İKTİDARDAN DAHA FAZLASINI SUNUYOR”
Kemal Büyükyüksel, şu an Türkiye’de politika belirleme inisiyatifinin artık muhalefette olduğunu söylüyor. Son 20 yıldır iktidar olan bir partinin kendi yarattıklarına karşı bir çözüm vaadinde bulunmasının kendisini zayıf gösterdiğin de altını çiziyor Büyükyüksel.
“İktidar muhalefetten öte ne sunmuş sorusu cevaplanamamış” diye anlatıyor durumu Büyükyüksel ve devam ediyor:
“İktidar kendi kendine muhalefetin ürettiğinden öte bir politika üretemiyor. Daha çok ‘devam’ söylemi üzerinden gidiyor. ‘Biz yeni bir şey eklemiyoruz ama eksilmemesini önlemek için buradayız’ şeklinde bir söylem üzerinden negatif kampanya yürütüyor. İktidarın sunduğu birçok şeyin daha fazlasını muhalefet sunuyor. Bundan da öte daha sağlam bir hukuk sistemi, demokrasi ile ilgili sorunları da gidermeyi şart koyan daha kapsamlı bir tarafı var.”
“GÜNDEMİ BELİRLEYEMEYEN BİR ERDOĞAN VAR”
Erdoğan’ın şu an tüm tuşlara bastığını söylüyor Altundağ da. Bugünkü vaatleriyle de “gündemi belirleyemeyen bir Erdoğan” olduğunu belirten araştırmacı, “Erdoğan çok rahat” söylemlerinin yalnızca bir propaganda olduğunu belirtiyor.
Altundağ, “Gündemi belirleyen artık Millet İttifakı. Cumhur İttifakı onların peşinden geliyor. Keza Mahir Akkoyun’un gözaltına alınmasına neden olan sticker vardı. Hemen ertesi gün başka stickerlar gördük. Melih Gökçek paylaştı. Muhalefet ne yaparsa onu yakalamaya çalışan bir iktidar görüyoruz” ifadeleriyle Cumhur İttifakı’nın söylemsel açısından zayıflığına işaret ediyor.
PARLAMENTER SİSTEME KARŞI REVİZE EDİLMİŞ BAŞKANLIK…
Erdoğan’ın başkanlık sisteminin revize edeceğine ilişkin açıklamasını da değerlendiren Büyükyüksel, “Bu da muhalefetin parlamenter sistem önerisine yüzeysel bir cevap” diye anlatıyor:
“Muhalefetin mevcut sistem eleştirisini tamamen reddedemediğini gösteriyor. Zaten 1-2 yıldır da kendileri de söylüyordu, reforme edilebilir tarafları var diye. Sistemin tabanda rahatsızlık yarattığını görüyor ve buna karşılık bazı şeyler dönüştürülebilir gibi söylemde bulunuyor ve Millet İttifakı’nın karşısına bir alternatif koyuyor. Millet İttifakı parlamenter sistem derken diğer tarafta da revize edilmiş bir başkanlık sistemi var.”
KARARSIZLARIN OYU KİME GİDECEK?
Büyükyüksel yanıtlıyor:
“Birinci kararsızların bir kısmını AK Parti’nin kazanmasına sebep olabilir. Çünkü diyebilir ki; ‘benim muhalefete karşı endişelerim var, güvenemiyorum.’ Ya da ‘bizim taleplerimizi duydular’ diyerek kendini güvenli bir limana çekecek bir seçmen olabilir.
İkinci ise, muhalefetin belirlediği ajanda, politikalar konuşuluyor. Muhalefetin söylediği şeyler üzerinden iktidar cevap vermek zorunda kalıyor. Bu aslında ikisi arasındaki güç dengesinin muhalefet lehine oluştuğunu gösteriyor. Psikolojik üstünlük durumu var. Muhalefet gündemi belirleyen yer iktidar bunu takip eden. Demek ki muhalefet ileriden gidiyor, duygusunu oluşturma ihtimaline de sahip. Bu da bazı kararsızların muhalefete meyletmesine sebep olabilir.”
“TOPLUMA ÇOK CİDDİ YANSIMASI OLACAĞINI DÜŞÜNMÜYORUM”
Altundağ’ın yanıtı ise şöyle oluyor:
“Ciddi bir pozitif etki olacağını sanmıyorum. Şunu göreceğiz bir hafta boyunca; AK Parti’ye yakın gazeteciler ve sosyal medya fenomenleri heyecan yaratmaya çalışacak. Fakat bunun toplumda heyecan yaratacağı soru işareti. AK Parti’nin topluma vereceği vizyonun artık sınırlı olduğunu düşünüyorum. EYT gibi, bakanların vekil olarak aday gösterilmesi gibi seçim ekonomisi dediğimiz şeyle safını almaya çalışacak. Yoksa ben bu vizyonun hükümete yakın ağızlara verilmiş bir argüman olduğunu düşünüyorum. Topluma çok ciddi yansıması olacağını düşünmüyorum.
Asıl seçim planları, seçim ekonomisi ve muhalefeti İYİ Parti, Muharrem İnce üzerinden bölmek…”
Kaynak: Gerçek Gündem