Her şeyi kendimizden bekleriz,Cumhuriyet’in 10. Yılı’na damga vuran sloganlardan birisi.Ülkece çok zor günlerden geçtik,geçiyoruz.Karamsarlık dizboyu,yapı itibarıyla iyimser bir bakış açısına sahibim.Beni böyle düşünmeye iten gerekçelerim var:Mesleğim gereği gözlediğim eğitimli eğitimsiz bütün veli profilinde daima ilk sırada çocuklarının iyi bir eğitim alması çok önem taşıyor.Beni umutlandıran nedenlerden biri bu.
Belki şaşıracaksınız,Türkiye’de kitap okuma oranının bilinenin aksine yüksek olduğu.Kim söylüyor?Araştırmacı yazar Bekir Ağırdır.Bir yazısından not almışım: Okumuyoruz şehir efsanesi,Türkiye’nin kitap okuma oranı % 42.Erzurum’dan mezun olan Boğaziçi’nden mezun olanla rekabet edebilmek için okumak zorunda hissediyor.Muasır medeniyetler seviyesine çıkma arzusu % 40 arttı.
Yazar ve müzisyen Zülfü Livaneli de 14 Ocak 2021 tarihli Gazete Oksijen’deki ‘’Şaşıracaksınız ama Okuyoruz ‘’başlıklı köşe yazısında şöyle diyor: Oksijen okurlarına, biraz şaşırtıcı ama aynı zamanda da iç açıcı, ferahlatıcı bir konudan söz etmek istiyorum. Çocukluğumuzdan beri duyduğumuz ve değişmez sandığımız bir klişe vardır: Bu memlekette kitap okuyan çok az, dünyayla kıyaslanmaz bile denir.
Belki bir zamanlar durum böyleydi ama artık değil. Türkiye, IPA (Uluslararası Yayıncılar Birliği) verilerine göre bağımsız yayıncılık alanında dünya altıncısı. Evet, evet yanlış okumadınız, dünyada altıncı sıradayız ve bu sektör hızla büyümeye devam ediyor.
Evet başka gerçekler de var:Okullaşma verilerine göre ilkokulda 195 bin, ortaokulda 298 bin,lisede 373 bin kız çocuğunun 2021-2022 Eğitim- Öğretim Yılı’nda eğitimin dışında olduğu ortaya çıktı.Her dört çocuktan birinin okula aç gittiği belirlendi.
’’Örgütlü halkı hiçbir kuvvet yenemez’’sözünün karşılığını,sürdürülen pek çok kampanyalarla olumsuz görülen durumu olumlu hale döndürme adımlarını sivil toplum örgütleri ve çeşitli kuruluşlar aracılığıyla görmüş olduk.Milli Eğitim Bakanlığı devlet okullarındaki tüm okul öncesi çocuklara ücretsiz yemek verileceğini açıkladı.
Kız çocuklarının eğitime katılımının ne kadar önemli olduğuna ilişkin farkındalık geçmiş yıllara göre artmış durumda.Yeterli mi elbette değil ama ülkemizdeki kadın hareketinin aldığı yol da görmezlikten gelinemez.Ülkemizi,muasır medeniyetler seviyesine ulaşma hedefinden kimse döndüremeyecek.
Umutsuz olmaya hakkımız yok, neden mi? İngiliz Tarihçi Arnold Toynbee, Hatıralar: Tecrübelerim sayfa:559’da şöyle diyor: Bir an için tahayyül ediniz ki Batı dünyasındaki 400 yıllık Rönesans, reformasyon, bilim ve düşünce ihtilali,Fransız inkılabı ve sanayi devrimini Atatürk, bir insan ömrüne hatta 15 yıla sığdırmıştır. Böyle bir liderin evlatları olarak umutsuzluk bize yakışır mı?…