KUZEYEGEHABER-Türkiye, Haziran ayında yapılacak seçimlere kilitlenmiş durumda. Sandık günü yaklaştıkça, siyaset arenası da ısınıyor.
2022 yılı yoğun geçen bir siyaset gündemine sahne oldu. Son dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’na getirilen siyasi yasak kararı gündemdeki etkisini koruyor. Siyaset gündemindeki hareketlilik hem Cumhur İttifakı’nı hem de Millet İttifakı’nı etkiledi. Seçmenlerin olaylara bakış açısını en net biçimde yansıtan göstergelerden birisi de şüphesiz anketler.
Yeni yıla girmeye sayılı günler kala; yoğun siyasi gündem ışığında, Cumhur İttifakı ve Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı koltuğundaki geleceğini, muhalefetin seçimi kazanmak için nasıl bir yol izlemesi gerektiğini Yöneylem Genel Koordinatörü Derya Kömürcü ile konuştuk.
“BU SEÇİM ‘ÖNÜMÜZDEKİ MAÇLARA BAKACAĞIZ’ DİYEBİLECEĞİNİZ BİR SEÇİM DEĞİL”
“Erdoğan’ın seçimi kazanabilmesi için muhalefetin dağılması gerekir” diyen Kömürcü, muhalefete yönelik olarak ise şunları söyledi:
“Her partinin siyasi hesapları var. Ancak önümüzdeki seçim bu siyasi hesapların yapılacağı seçim değil. Ertesi günü olmayan bir seçimden bahsediyoruz. Yöneticilerin de bunun farkında olması gerek diye düşünüyorum. Bu seçim, kaybettiğinizde ‘önümüzdeki maçlara bakacağız’ diyebileceğiniz bir seçim değil, başka maç olmayabilir.”
14 Aralık’ta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na verilen 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak cezasının seçmen üzerindeki etkilerine yönelik Kömürcü, muhalefetin başlangıçta yeterli rüzgarı yakalayabildiğini ancak daha sonra konunun ‘Cumhurbaşkanı adaylığı’ tartışmasına döndüğünü söyledi.
Kömürcü, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu:
“Karar açıklandıktan sonra muhalefetten yana bir rüzgar esmeye başladı. Kamuoyunda ciddi bir tepki oluştu. Bunu Saraçhane’de ilk gün ve ertesi gün toplanan kalabalıktan da genel olarak kamuoyundaki havadan da görebildik. İlk yorumlar bunun muhalefete ivme kazandıracağı yönündeydi ama çok kısa bir süre içinde tartışma muhalefetin topluca buradan nasıl güçlü bir şekilde çıkacağı olmaktan çıktı, bir cumhurbaşkanlığı tartışmasına döndü.
Önce ‘İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olsun mu, olmasın mı’ tartışması yapılmaya başlandı. Özellikle İmamoğlu ve Kılıçdaroğlu karşılıklı olası aday gibi gösterilerek. Bunun da ötesinde, bunun üzerinden İYİ Parti ile CHP arasında bir rol çalma tartışması gündeme getirilince, açıkçası muhalif seçmen açısından durum karmaşık bir hal aldı. Öngördüğümüz rüzgar ortadan kalkmış görünüyor.”
MUHALEFET BİRLİK MESAJI VERİRSE OLUMLU ETKİSİ OLUR…
Yaptıkları son araştırmada elde ettikleri bulguları değerlendiren Kömürcü, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçtiğimiz hafta yaptığımız araştırmanın bulgularına baktığımda artılarla eksilerin birbirini götürdüğü, bir ay önceki durumdan çok farklı olmayan, dolayısıyla bu kararın seçmen tutum ve tercihlerine çok etki etmemiş olduğunu görebiliyorum. Ama şunu söylemem gerekir; eğer buradan muhalefet toparlanmayı başarır, yeniden birlikteyiz ve ortak hareket ediyoruz hissini verebilirse bunu yakın ya da orta vadede muhalefet üzerinde olumlu bir etkisi olacağını düşünüyorum. Çünkü Türkiye’de seçmen bu tür mağduriyetler karşısında tepkisini dile getiriyor, özellikle sandıkta. Bunları daha önceki siyasi deneyimlerimizde de gördük. Burada da çok açık bir saldırı, haksızlık ve adil olmayan bir karar olduğunu düşünüyor seçmenler. Bu ayın araştırmasında bunları da sorduk, İmamoğlu kararını çok ciddi ve yüksek oranda bir çoğunluk ‘adil olmayan ve siyasi baskı altında alınmış bir karar’ olarak görüyor.”
“ERDOĞAN YÜZDE 40-42 BANDINDA BURADA ÖNEMLİ OLAN ŞEY MUHALEFETİN KAYA GİBİ ARKASINDA DURACAĞI İSMİ BELİRLEMEK”
Seçimler yaklaşırken, en çok tartışılan konu ise Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağıydı. Yapılan anketlerde ve siyasi yorumlarda bu konu hep öne çıktı, tartışmalara neden oldu.
“Muhalefet cephesinde cumhurbaşkanı adaylığı yarışında hangi ismin şansı daha fazla?” sorusuna Kömürcü’nün yanıtı ise şöyle oldu:
“Pratik bir gerçek var önümüzde. Ekrem İmamoğlu’yla ilgili verilmiş bir siyasi yasak kararı var. Bu kararın onanıp onanmayacağını bilmiyoruz. Çok hızlı bir şekilde onanmaz ve iptal edilirse istinafta başka bir durum ama Türkiye’nin siyasi gerçekleri böyle bir şeye işaret etmiyor. Dolayısıyla seçime kadar olan sürede iktidar bunu adeta Demokles’in kılıcı gibi muhalefetin başının üstünde tutmaya devam edecek.
Bu durumda da İmamoğlu’nun aday olarak gösterilme olasılığını çok düşük görüyorum. Çünkü aday olup olamayacağı belirsiz bir ismi aday diye ortaya çıkarırsanız, seçime bir hafta kala adaysız kalma riskiniz var demektir. Bu karar İmamoğlu’nun siyasi gücünü ve etkisini artırmış olsa bile cumhurbaşkanlığı ihtimalini bana kalırsa düşürdü.
Aynı düzlemde Kemal Kılıçdaroğlu’nun da Almanya’da olması ve sonrasındaki tartışmalar bağlamında bir tür yara aldığını düşünebilir kamuoyu ama tam tersine o yaraya rağmen aslında ismi yine de en çok belirginleşen ve cumhurbaşkanı adayı olarak öne çıkan isim Kemal Bey gibi görünüyor.
Bir yandan da isim tartışmasına girmek çok mantıklı mı bilmiyorum. Çünkü araştırmaların son 2 yıl boyunca gösterdiği şey şu; karşısına hangi ismi koyarsanız koyun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın belli bir oy potansiyeli var. Bu da yüzde 40-42 civarında. Onun üstüne çıkamadığını görüyoruz. Dolayısıyla burada önemli olan şey muhalefetin kaya gibi arkasında duracağı ismi belirlemek. O ismin kim olduğu değil, isim belirlendikten sonra muhalefetin tüm unsurlarının -burada HDP’yi de katıyorum- destek verebileceği bir adayın ortaya çıkması.”
“AKP OYLARINDAKİ ÇÖZÜLME SON 4 AYDA TOPARLANDI”
Son anketlerde Erdoğan’ın oy oranındaki değişimlerle ilgili de yorum yapan Kömürcü, AKP’nin oylarındaki çözülmenin son aylarda durduğunu kaydetti.
Derya Kömürcü, AKP’nin oy oranlarındaki değişikliği şöyle anlattı:
“İkili bir yapı işliyor seçmen tercihlerinde. Önümüzdeki seçim öncelikli olarak bir cumhurbaşkanlığı seçimi, seçmen bunun farkında. Bu seçimde bir cumhurbaşkanıyla beraber bir sistemin devam edip etmeyeceğini, yani Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen tek adam rejiminin devam edip etmeyeceğini oylayacağız. Burada çok ciddi oynamalar yaşamıyoruz. Belli bir aralıkta Erdoğan’ın oyu ve 2 puan artı, 2 puan eksi gibi bir süreç yaşanıyor. 2022’yi gözlemlediğimizde ne yükseliş trendi, ne düşüş trendi görüyoruz.
Ama partiler düzlemine baktığımızda orada bir değişim görmeye başladık son 3-4 ayda. İlk 8 ay bu ekonomik krizin de etkisiyle AKP’nin oyları istikrarlı bir şekilde düştü. Biz ağustos ayına geldiğimizde ‘CHP birinci parti olabilir’ demeye başlamıştık. AKP’nin de artık çekirdek seçmeninden bile oy kaybetmeye başlıyor noktasına geldiğini tespit etmiştik. O andan itibaren, son 4 ayda bir yandan bu seçim ekonomisi, kriz politikaları devreye konulurken bir yandan baskı artırıldı.
İmamoğlu kararı da bu baskının bir boyutu olarak değerlendirilmeli. AKP oylarında o çözülmenin durduğunu ve ufak bir toparlanma görüyoruz. Son ay itibarıyla, yılı bitirirken bir değerlendirme yapmak gerekirse, bu kadar büyük bir ekonomik krizin ve yoksullaşmanın olduğu bir yılın sonunda AKP, yılın başındaki oy oranını korumuş görünüyor. Hemen hemen aynı oranlarda, dolayısıyla çok büyük bir tahribat yok. İlk 8 ayda yaşadığı tahribatı son aylarda asgari ücret, EYT ve diğer birtakım popülist politikalarla toparlamış görünüyor.”
“BU SEÇİMİ KAYBETTİĞİNİZDE BAŞKA MAÇ OLMAYABİLİR”
Kömürcü, “2023 seçimlerinden zaferle çıkmak isteyen bir ittifakın anketlerden çıkaracağı sonuç ne olmalı?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi:
“Bu araştırmaların bulguları çok açık bir şeyi gösteriyor: Hiçbir şekilde karamsarlığa, umutsuzluğa kapılmaya yol açacak bir tablo yok muhalefet açısından. AKP’nin toparladım dediği son 4 ayda oylarımı artırdım dediği noktada geldiği oy oranı yüzde 32’ler civarı. Bu da son seçimden 10 puan daha düşük demek.
Milyonlarca insanın bu partiyi terk etmiş olduğu gerçeği değişmiyor. Yüzde 28’den 32’ye geldi diye sevinebilirler, 10-15 milletvekili daha fazla çıkarmasına yol açar ama ortada seçim kazandıracak bir tablo AKP ve MHP açısından yok. Bunu görmek ve buna göre hareket etmek, paniklememek, bu karamsarlık havasını yaymamak gerekir.
2023 yılı içinde muhalefet açısından en önemli şey, kazanabilirlik iddiasının altını çizmek. Biraz bocalandığında, biraz birbiriyle mücadele etmeye başlandığında, muhalefet seçmeninde ‘eyvah kaybedeceğiz galiba’ hissi oluşmaya başlıyor ve o his de kaybetmeyi beraberinde getiriyor. Kazanabilecekleri iddiasını devam ettirdikleri sürece çoğunlukta olan muhalefet. Muhalefetten iktidar tarafına geçen seçmen yok. Önemli olan o çoğunluğu bir arada tutup sandığa götürmek.
Şunu da ifade etmek gerekir; Muhalefet içindeki tartışmalara bakıyorum. Her partinin siyasi hesapları var. Kadroların, yöneticilerin… Ancak önümüzdeki seçim bu siyasi hesapların yapılacağı seçim değil. Ertesi günü olmayan bir seçimden bahsediyoruz. Yöneticilerin de bunun farkında olması gerek diye düşünüyorum. Bu seçim, kaybettiğinizde ‘önümüzdeki maçlara bakacağız’ diyebileceğiniz bir seçim değil, başka maç olmayabilir.” diye konuştu.
“ERDOĞAN’IN SEÇİMİ KAZANABİLMESİ İÇİN MUHALEFETİN DAĞILMASI GEREKİR”
Kömürcü, AKP’nin ekonomik krizi toparlamak adına attığı adımların seçmen nezdinde bir miktar karşılık bulduğunu ancak seçimi kazandırabilecek bir strateji olmadığını söyledi ve şöyle devam etti:
“Yoksulların ekonomik koşullarını bir derece iyileştirecek şeyler oy oranlarını birkaç puan artırmasına yol açabiliyor. Geçtiğimiz yılda da gördük benzer şeyler, şimdi de son 2-3 ayda görüyoruz. Burada ısrarla altını çizdiğim şey şu, o derece gerilemiş durumda ki iktidarın oy oranı, bu özellikle yüzde 50 oy almanız gereken bir cumhurbaşkanlığı seçiminde size seçim kazandırabilecek bir strateji değil. Erdoğan’ın seçimi kazanabilmesi için muhalefetin dağılması gerekir. Muhalefet bozulursa ancak kazanabiliyor.”
“İSİM BELLİ OLDUĞUNDA MUHALEFET İVME KAZANACAK”
4“Muhalefetin seçim kampanyası başlamadı, adayı belli değil” diyen Kömürcü, “Son dönemdeki tartışmaları askıya alıp, çoklu aday tartışmalarını hiç gündemlerine almazlar, ortak adayda uzlaşırlarsa ve onun da arkasında dururlarsa yüzde 55 civarında bir muhalif seçmenin desteğini alabileceğini araştırmalar gösteriyor. Bu yıl biterken fotoğraf bu. Önümüzdeki aylarda bir kampanya yürütülecek, isim belli olduğunda vaatlerde bulunulacak, bunların etkilerinin ölçülmesi gerekir.
Benim öngörüm, isim belli olduğunda bunun ekstra bir ivme sağlayacağı muhalefete. Sadece isim değil, isimle beraber, kimlerle beraber bakanlıklar, yardımcılar vs. belli olduğunda muhalif kamuoyunun daha da konsolide olacağını düşünüyorum. Muhalefet açısından 1-2 aylık sancılı süreç yaşanacak gibi görünüyor. Sonrasında netleşebilirlerse, bir ismi kamuoyuna sunabilirlerse, ondan sonrasının muhalefet açısından daha akıcı gideceğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“ERKEN SEÇİM GÜNDEMİNİ GERÇEKÇİ BULMUYORUM”
Erken seçim gündemiyle ilgili olarak Kömürcü, “Bunu çok gerçekçi bulmuyorum. Cumhur İttifakı, değişiklik yaptıkları yeni seçim yasasıyla seçime gitmek istiyor. Bu da 6 Nisan’dan önce bu seçimin olmasını imkansızlaştırıyor. Yeni seçim kanununu dayattığı durumda da Cumhur İttifakı’nın, 6 Nisan’dan sonra başka bir tarihte, örneğin mayıs ayında erken seçim kararı alabilmesi için muhalefetin oylarına ve desteğine ihtiyacı var. Bu sefer de muhalefet bunu desteklemeyecektir. Çünkü neden kendisine zarar veren, ittifakları anlamsızlaştıran seçim kanunuyla seçime gitmeyi tercih etsin.” değerlendirmesini yaptı.
Kömürcü, sözlerini şöyle noktaladı: “Yeni yılda herkesin ihtiyacı olan şey karamsarlık değil, umut. Seçim bu anlamda çok simgesel bir şey ifade ediyor. Yeni yılda umudun daha da büyüdüğünü görmeyi dilerim…”
Kaynak: Gerçek Gündem