KUZEYEGEHABER-Dünya, şu an için yaşama elverişli olduğunu bildiğimiz tek gezegen. Yeşili, mavisi ve tüm diğer renkleriyle eşsiz olan Dünya’mızın, bu hayat kaynağının elbette bazı düzenler sonucunda olduğunu söyleyebiliriz. Bu düzenin başında da Güneş’e olan uzaklığı bizi karşılıyor.
Dünya’da yaşamın bu derece patlamasının başlıca sebebi, suyun hem katı hem de gaz formunda değil de sıvı formunda kalabilmesidir. Bizi saniyeler içerisinde yok edebilecek kadar güçlüyken aynı zamanda aldığımız nefese kadar her şeyi sağlayan Güneş’in koruması ve sıcaklığından uzaklaşsaydık ne olurdu hiç düşündünüz mü? Bugün sizlere “Dünya, Güneş’in yörüngesinden çıksaydı ne olurdu?” sorusunun cevabını vermeye çalışacağız.
Dünya, Güneş’in yörüngesinden çıkabilir mi?…
Dünya, milyarlarca yıldır Güneş’in yörüngesinde dönmeye devam ediyor. Elbette bu zamana kadar bu yörüngede kalması kalmaya devam edeceği anlamına gelmiyor. Eğer Güneş Sistemi’ne bir başka yıldız girerse bizi bulunduğumuz yörüngeden kolaylıkla çıkararak uzayın soğuk karanlığına yollayabilir.
Dünya 70.000 yıl önce böyle bir tehlike atlattı…
Geniş ölçekte baktığımızda 1 dakika öncesi olarak görebileceğimiz 70.000 yıl önce Scholz isimli bir kızıl cüce, Güneş Sistemi’mizi yalıtan Oort Bulutu’ndan geçti. Dünya’nın 0,6 ışık yılı yakınına kadar yaklaşan yıldız, daha sonra uzaklaşarak gitti. Oort Bulutu, Güneş’in etrafında 3000 astronomik birim (AU) ile 100.00 AU arasında yer alan en az 10¹² buzlu nesneye sahip. Scholz’un buradan geçmesi, bu irili ufaklı meteorların yörüngesini değiştirdi.
Bu meteorların gelecekte Güneş Sistemi’nin ilk zamanlarındaki meteor yağmuruna benzer bir yağmurla karşı karşıya kalmamıza sebep olabileceği düşünülüyor. Elbette bu noktada güzel haberi verelim. Buradaki meteorların Dünya’ya ulaşması yaklaşık 2 milyon yıl sürecek.
Peki haydut bir yıldız, Güneş Sistemi’nin içine girerse Dünya’yı Güneş’ten uzaklaştırabilir mi?…
İşte asıl konumuza geldik. Başka bir yıldızın Güneş’e çarpma ihtimali yerçekimi kuvveti düşünüldüğünde çok da gerçekçi değil, ancak Güneş Sistemi’nin içine girme ihtimali düşük de olsa bulunuyor. Böyle bir şeyin olma olasılığı 5 milyar yıl için yaklaşık 100.000’de 1.
Her ne kadar düşük bir ihtimal gibi görünse de büyük ölçekte baktığımızda pek de imkansız değil. Hadi gelin böyle bir olayı varsayımsal olarak yaşayalım.
Cüce yıldız, Güneş Sistemi’ne girdiğinde Dünya’dan baktığımızda her geçen gün büyüyen bir yıldız bizi karşılardı.
Önümüzdeki birkaç ay içerisinde büyüyen kırmızı bir nokta görünür, zaman geçtikçe bu yıldız gündüz de görünmeye başlardı. Geceleri ise gökyüzünü kıpkırmızı olacak şekilde aydınlatırdı.
Aradan biraz zaman geçtikten sonra bu yıldızın ışığı yeniden küçülmeye başlar, ancak bununla birlikte Güneş’imizin de ışığı giderek küçülürdü.
Dünya, Güneş’ten uzaklaştıkça sıcaklıkla birlikte ışığımız da yok olmaya başlardı.
Dünya’mız, Mars’ın yörüngesini geride bıraktığında ortalama yüzey sıcaklığı neredeyse -50°C’ye düşerdi.
Bu noktada soluk mavi noktamız o güzel renklerini kaybetmeye ve gri-beyaz tonlarına bürünmeye başlardı.
İnsanlar; yiyecekler artık üretilemediği için elde kalanları bitirirken sonları için gün sayarlardı.
Dünya, Jüpiter’in yörüngesine ulaştığında yüzey sıcaklığı -150 °C’ye kadar düşerdi.
Muhtemelen bu süreçte yüzeydeki herkes ölmüş olurdu.
Okyanus tabakası yoğun bir buz tabakasıyla kaplanırdı.
Daha çok su dondukça derinlerdeki tuz yoğunluğu da artar ve çoğu canlıyı öldürürdü.
Dünya, Plüton ve Kuiper Kuşağı’nın yörüngesine ulaştığında sıcaklık yaklaşık -230°C’ye düşmüş olurdu. Bu sıcaklık, mutlak sıfırın 40°C kadar üzerinde.
Bu düşük sıcaklıkta atmosferde bulunan gazlar da donmaya başlardı. Dünya’nın atmosferi adeta yanan bir kağıdın külleri gibi dökülmeye başlardı.
Dünya, Güneş Sistemi’nden ayrıldığında o tanıdığımız halinden çok uzak bir şeye dönüşürdü.
Sıcak yuvamız bir kar topu görünümünde hayatsız, ıssız, soğuk ve ölümcül bir hale bürünürdü.
Peki umut var mı?…
Böylesine büyük bir felakete rağmen elbette umut var. Öncelikle insanlık bu olay yaşanmadan binlerce yıl önce yıldızın kendilerine yaklaştığını öngörebilirdi. Bu öngörüyle hazırlıklara başlanırdı. Bu hazırlık kapsamında jeotermal ve nükleer enerji tarafından desteklenen tesisler kurulurdu. Bu tesislerde milyonlarca insan yaşayabilirdi.
Hatta burada yaşayan insanların normali bu olacağı için Dünya’nın yüzeyine kısa kollu kıyafetlerle çıkıp koşarak eğlenen insanların hikayelerini dinleyebilirlerdi.
Bugün sizlere “Dünya, Güneş’in yörüngesinden çıkıp uzay boşluğuna doğru gitseydi ne olurdu?” sorusuna cevap bulmaya çalıştık. Bilimsel olarak ele aldığımızda çok daha fazla parametre devreye girecektir…
Kaynaklar: American Military University / EDGE, Kurzgesagt – In a Nutshell