KUZEYEGEHABER-Avukatlık meslek örgütleri, 14 Ekim’de Bartın’ın Amasra ilçesinde Türkiye Taşkömürü Kurumu’na (TTK) bağlı maden ocağında alınmayan tedbirler ve ihmaller sonucu medyana gelen ve 42 maden işçinin hayatını kaybetmesine neden olan grizu patlamasına ilişkin yürütülen soruşturmanın eksikliklerine dikkat çekerek ortak basın açıklaması yayınladı. Açıklamada “Amasra Katliamı’nın tüm failleri bulunana kadar, son ölümüzün hesabını, son katile sorana kadar hukuk ve adalet mücadelemize devam edeceğiz!” denildi.
Adalet İçin Hukukçular, Çağdaş Hukukçular Derneği, Demokrasi için Hukukçular, Halkevleri Hukuk Dairesi, Sosyal Hukuk ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği İstanbul Şubesi, Amasra Katliamına ilişkin etkin bir soruşturma yürütülmemesi ve bazı hukuksuzluklara karşı ortak basın açıklaması yayınladı.
Hukuk örgütlerinin açıklamasında, katliamda sorumluluğu bulunan üst düzey yöneticiler hakkında herhangi bir işlem yapılmadığına dikkat çekilirken, kendisini polis olarak tanıtan bazı kişilerin aileleri arayarak tehdit ettikleri ve “avukatlarınızı değiştirin, yoksa tazminatlarınızı alamazsınız” dedikleri belirtildi.
‘BİZİ SORUŞTURMADAN UZAKLAŞTIRMAK İSTEYENLER BAŞARILI OLAMAYACAK’
Avukatların soruşturmadan uzaklaştırılmaya çalışıldığını da belirten hukuk örgütlerinin açıklamasında “Bizler, aşağıda imzası bulunan hukuk kurumları, yaptığımız avukatlığın şahitleri olarak Somalı madencilerin ailelerini, Çorlu Tren Katliamı ailelerini, Hendek Havai Fişek Fabrikası patlamasında hayatını kaybeden işçilerin ailelerini ve sayamadığımız daha nice katliam mağduru kişileri gösterebiliriz. Bizi bu soruşturmadan uzaklaştırmak isteyenler başarılı olamayacaklarını bilmelidir” ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada “Kendilerini polis olarak tanıtarak müvekkillerimizi ve madenci ailelerini tehdit eden kişilerin gerçekten polis olup olmadıklarını bilmiyoruz. Ancak bizleri bu soruşturmadan uzaklaştırmaya çalışarak katliamın gerçek sorumlularını kurtarma çabası içinde olanların kimler olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunu neden istediklerini de!” denildi.
Ortak açıklamanın tamamı şöyle:
“14 Ekim 2022 tarihinde Amasra TİM’de yaşanan ve 42 madencinin hayatını kaybettiği katliamın ilk gününden itibaren katliamda sorumluluğu bulunan tüm kişi ve kurumların ortaya çıkartılıp yargılanabilmesi için mücadele ediyoruz. İlk günden bu yana yaptığımız araştırmalar ve sunmuş olduğumuz dilekçeler ile delillerin karartılmasını ve şüphelilerin aşamalarda verdikleri ifadeler ile soruşturma birimlerini yanıltmalarını önlemeye çalışıyoruz.
Katliam henüz meydana gelmişken bizzat Cumhurbaşkanı tarafından tıpkı diğer maden katliamlarında olduğu gibi kader vurgusu yapılması bizler için bir işçi katliamının daha üzerinin örtüleceğinin önemli bir göstergesiydi. Bir yandan sorumluların tespit edileceği ve yargılanacağı vaatleri veriliyorken diğer yandan ve katliamın ilk anlarından itibaren, diyanet görevlileri, sivil toplum kuruluşu temsilcisi olduğu söylenen kişiler düzenli ve sistematik olarak hayatını kaybeden madencilerin yakınlarına, madende çalışan işçilere ve yaralılara ziyaretler yapıp sabır ve itidal tavsiye ettiler. Şikayetçi olunmamasını, avukat tutmamalarını, basına konuşmamalarını telkin ettiler. Devletin gerekeni yapacağından ve öbür dünyada hesabının sorulacağından dem vurdular.
Geldiğimiz noktada henüz yalnızca Amasra Taşkömürü İşletme Müessesesi sınırında soruşturma yürütülmektedir; müessesede sorumluluğu bulunanlarla ilgili eksiklikleri olmakla beraber gözaltı, adli kontrol ve tutuklama kararları verilmiştir. Ancak, soruşturma kapsamında araştırma yapan bilirkişilerin 31.10.2022 tarihli ön raporu ile işçi sağlığı ve güvenliğine dair risklere kayıtsız kalarak ocak altyapısını iyileştirmeyen TTK Genel Müdürü, TTK Müesseselerden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı ve ATİM Yönetiminin ve de denetim eksiklikleri nedeniyle MAPEG ve ÇSGB Rehberlik ve Teftiş Kurulu’nun da katliamın meydana gelmesinde sorumlulukları olduğu tespit edilmiş olmasına rağmen, henüz bu yetkili kişi ve kurumlar hakkında hiç bir işlem yapılmamıştır.
Sorumluluğu tespit edilen üst düzey yöneticiler hakkında herhangi bir işlem yapılmazken kendisini polis olarak tanıtan kişilerce aralarında müvekkillerimizin de bulunduğu mağdur madenci aileleri aranmakta ve “avukatlarınızı değiştirin, yoksa tazminatlarınızı alamazsınız” vb. sözler, yalan bilgiler ile tehdit edilmektedir. Yine madenci ailelerine, “dışarıdan gelen avukatlar” olarak Soma’da katliamın sorumlusu maden patronları ile anlaştığımız ve onlardan para aldığımız söylenmektedir.
Kendilerini polis olarak tanıtarak müvekkillerimizi ve madenci ailelerini tehdit eden kişilerin gerçekten polis olup olmadıklarını bilmiyoruz. Ancak bizleri bu soruşturmadan uzaklaştırmaya çalışarak katliamın gerçek sorumlularını kurtarma çabası içinde olanların kimler olduğunu çok iyi biliyoruz. Bunu neden istediklerini de!
Bizler, aşağıda imzası bulunan hukuk kurumları, yaptığımız avukatlığın şahitleri olarak Somalı madencilerin ailelerini, Çorlu Tren Katliamı ailelerini, Hendek Havai Fişek Fabrikası patlamasında hayatını kaybeden işçilerin ailelerini ve sayamadığımız daha nice katliam mağduru kişileri gösterebiliriz. Bizi bu soruşturmadan uzaklaştırmak isteyenler başarılı olamayacaklarını bilmelidir.
Amasra Katliamının tüm failleri bulunana kadar, son ölümüzün hesabını, son katile sorana kadar hukuk ve adalet mücadelemize devam edeceğiz!…”