KUZEYEGEHABER-İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, haftalık grup toplantısında gündeme dair açıklama yaptı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölüm yıldönümünde anan Akşener, “Biz her kasım ayında cephelerde, savaşlarda mücadele ile geçmiş bir gençliği, memleketi kaldırmayla geçmiş yılları vatana millete adanmış ömrü selamlarız. 5 bin yıllık Türk tarihinin en şanlı liderlerinden birini selamlarız.
57 yıllık kısacık ömrüne yüzlerce yılı sığdıran cesur koskoca yüreği selamlarız. İyiler erken gidermiş. Kendimizi kötü hissedişimizin neden bundandır. Mümkün olsa ömrümüzden ömrüne katmayı geçirmeyenimiz yoktur. Biz her 10 Kasım’da Atamızı vefayla, şükranla, özlemle, hüzünle ama dimdik durarak rahmetle anarız. Dünyada ömründen çok daha uzun süre bu kadar samimi, bu kadar canlı duygularla böylesine büyük minnetle anılan başka bir lider var mıdır?” diye konuştu.
Akşener, “Ömrünü vakfettiği Cumhuriyete karşı görevlerimizi yerine getirip getirmediğimizi sorgulayacağız. Bu muhteşem esere sahip çıkıp çıkamadığımızı sorgulayacağız” dedi.
İYİ Parti lideri sözlerini şöyle sürdürdü:
“Henüz 38 yaşında 7 düvelin ordularına karşı yaktığı istiklal ateşini, 41 yaşında zafer kazanmış liderin ülkesinde kimsenin umutsuzluğa kapılmasına gerek yoktur. Bugün bambaşka imkanlar var. Mesele Cumhuriyetimize çapsızların musallat olması değil. Ülkemizi ve milletimizi çapsızlardan koruyup kollayabilmek. Tek bir evladımız okula aç gidiyorsa, tek bir anne bu yüzden gözyaşı döküyorsa, iktidar sahipleri saraylarında şatafat içinde yaşamaya, borazanları yalanlar söylemeye, danışmanları 5-10 maaş alıp keyif sürmeye devam ediyorsa orada durup düşünmemiz gerekiyor.
Milletimizin emriyle bize İYİ Parti’yi kurduran, memleketi sokak sokak gezdiren, bize durmayı, dinlenmeyi, yorulmayı yasaklayan kararlığımız bundan. Yapmaya çalıştığımız bunun gereğini yerine getirmektir. Önce millet, önce memleket demekten asla vazgeçmeyeceğiz. Yılmadan çalışacak, sonunda mutlaka başaracağız.”
“ÇOCUKLARIMIZA 1 DOLARI ÇOK GÖRDÜ”
20’nci yılını tamamlayan AK Parti iktidarı giderayak milletimizi hor görmeye başladı. Beceriksizliklerine kurban ettikleri ekonomi yüzünden sebep oldukları ağır sonuçlarla yüzleşemediler. İzmir’de bir öğretmenimizin feryadını duymayanımız yoktur. ‘Çocuklar okula aç geliyor, yoksulluktan okula ara veren öğrenciler var’ diyor. Biz İYİ Parti olarak iktidardakilerin aksine ülkemizin içinde bulunduğu tablo karşısında üç maymunu oynamayacağız. Yaşananlara seyirci kalamayız, kalmayacağız. Milletvekillerimiz günde 1 öğün yemeğin öğrencilere ücretsiz verilmesini teklif etti. Çocuklarımızın karınları doysun, zihinleri açık olsun diye bir teklif sunduk. Cumhur İttifakı teklifimizi reddetti. 16 milyon öğrenci için talep ettiğimiz miktar 22 lira. Bu iktidar bizim çocuklarımıza 1 doları bile çok gördü.
“SEFALET ENDEKSİ’NDE BİRİNCİ OLDUK”
İktidarın birbirinden yanlış tercihlerinin sonucunda yoksulluk o kadar derinleşti ki buna yoksulluk diyemeyiz. Bu sefalettir. Bu gerçeği sadece biz söylemiyoruz. Sefalet Endeksi de aynı şeyi söylüyor. Türkiye 93,3 puanla Arjantin’e fark atarak birinci oldu. Sefalet Endeksi’nde tarih yazarak birinci olduk. İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en kötü durumda olduğumuz ortaya çıktı.
Bay krize göre bunlar iyi günlerimiz. Parlamenter Sistem’de istikrar yokmuş, buzdolabı da yoktu, ekonomi müflis durumdaymış. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’yle Türkiye’ye istikrar gelmiş, sağlıklı ekonomiyle yolumuza devam ediyormuşuz. Artık emin oldum, biz bu arkadaşla aynı ülkede yaşamıyoruz. Hatta biz aynı evrende, aynı uzay-zaman düzleminde yaşamıyoruz. Artık gerçeklik algısını kaybetmiş durumda. Adeta paralel evrende yaşıyor.
“SAYMAZSAK…”
Sayın Erdoğan bu paralel evrene sığınarak ülkemizi düşürdüğümüz durumdan daha fazla kaçamazsın. Bu ucube sistemin neden olduğu yıkımı gizleyemezsin. Pollyanna ve arkadaşlarına sorarsanız sefalette dünya rekorumuz oldu derler. Bay kriz ve ucube sisteminin yaşattığı tek reform bu değil. Enflasyon rakamlarıyla üretici fiyat endeksi yüzde 157,7’ye ulaşarak 40 yıllık rekoru kırdı. TÜFE de yüzde 85,5’a ulaşarak 1998 yılının Haziran ayından sonraki en yüksek artış oranıyla son 24 yılın rekorunu kırdı. Bir de bu açıklanan rakamlar resmi rakamlar. İTO’nun enflasyon oranı yüzde 108,8, ENAG’ın rakamı ise yüzde 185,3. İktidarın sayılarla arasının hiç iyi olmadığını biliyoruz.
İktidarın bahaneler furyasında saymazsak trendi var. Son yılları saymazsak enflasyon yüzde 8,9’muş. Son yıllarda ne oldu, sistem değişti. Başımıza bela olarak Partili Cumhurbaşkanlığı geldi. Ucube sistemli yılları şimdiden saymamaya başladılar. Kendini saymazsak trendine kendini kaptıranlara söylüyorum; siz muhalefette otururken biz bu ucube sistemden kurtulacağız, sonra zararları telafi edeceğiz. İşte o zaman son 20 yılı saymazsan çok huzurluyuz diyeceğiz. Son 20 yılı saymazsak bolluk içindeyiz diyeceğiz.
ASGARİ ÜCRET VE AÇLIK SINIRI…
Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati’nin açıklamalarını eleştiren Akşener, “Geçtiğimiz hafta da akıl dolu açıklama yaptı. ’20 yıldır beni enflasyona ezdirdi diyemez’ dedi. Bu arkadaş gerçekten saçmalama çıtasını biraz daha yükseltiyor. Hangi ülkede ekmek fiyatları son bir yılda yüzde 95 arttı? Hangi ülkede peynire yüzde 99 zam geldi? Hangi ülkede şeker yüzde 153 zamla karşılandı. Ülkemizdeki çalışanların yüzde 60’nın aldığı asgari ücrete zam yaptılar. Açlık sınırı asgari ücretin yüzde 35 üzerinde kalıyor” dedi.
300-500 MİLYAR DOLARI VAR DEDİ
Bir arkadaş geldi, bir iş adamından bahsetti. Şu kadar parası var diyorlar doğru mu yok abla o kadar yok 300-500 milyon dolardır. 300-500 milyon dolardır. Arasında 200 milyon dolar fark var. 2 liraymış gibi söylenen 200 milyon dolardan bahsediyorum. Bu ne demek biliyor musunuz? Paralar o kadar acayip çarpılmış hazine öyle soyulmuş ki 2 liraymış gibi 200 milyon dolardan canı yanan bir şahıs bahsediyor. Hem iş adamı hem siyasetçi, iş adamı ve siyasetçi bir şahıs nasıl oluyor da 500 milyon dolara sahip olabiliyor? 200 milyon doları saymazsak 300 milyon doları var. Ama emin olun biz o 200 milyon doları sayacağız.”
BAKAN NEBATİ’Yİ Tİ’YE ALDI: UTANMASI DA YOK!…
Saçmalama çıtasını her hafta biraz daha yükseltiyor, utanması da yok “İktidar mensupları her ne kadar saymasa da ülkemizin içinde bulunduğu durum ortada. OECD ve Avrupa Birliği ülkelerinde en yüksek enflasyona sahip ülke, maalesef biziz. Dünya’da ise, en yüksek enflasyona sahip, 5’inci ülkeyiz. Peki, tablo bu kadar vahimken, bu rezalet rekorlarına, imza atanlar ne yapıyorlar dersiniz? Her zamanki arsızlıklarıyla, akıl ve bilim dışı, sözde ekonomi modellerini savunmaya, ısrarla devam ediyorlar.
Her zamanki yüzsüzlükleriyle, ekonomide çağ atlıyormuşuz gibi davranmaya, devam ediyorlar. Her zamanki ciddiyetsizlikleriyle, Saçma sapan açıklamalar yapmaya, devam ediyorlar. Eveet, kimden bahsettiğimi biliyorsunuz. Tabiki, Bay Kriz’in prensi, iktidarın kara mizahşörü, ayaklı ışık gösterisi, Doçent Doktor Nebati Bakan’dan bahsediyorum. Biliyorsunuz kendisi, geçtiğimiz hafta da yine akıl dolu bir açıklama yaptı. Dedi ki; ‘20 yıldır bu ülkede, hiç ama hiç kimse; ‘Beni enflasyonun altında ezdirdiler’ diyemez…’
Bu arkadaş, gerçekten saçmalama çıtasını her hafta biraz daha yükseltiyor. Üstelik hiç utanması da yok. Allah aşkına, hangi ülkede ekmek fiyatları son 1 yılda yüzde 95 arttı? Hangi ülkede, sütün fiyatı, yüzde 132 yükseldi? Hangi ülkede, peynire, yüzde 99 zam geldi? Hangi ülkede, un, yüzde 118, şeker de yüzde 153 zamla karşılaştı?
GOGOL’UN PALTO HİKAYESİNİ ÖRNEK GÖSTERDİ…
Milletimiz bayram harcamasının ve okul alışverişinin ardından artık kış için mont alırken bile bankaya borçlanmaya başladı. Hatta bazı bankalar mont parası için 36 ay vadeli kredi bile açtılar. Bu acı tablo karşısında; Bay Kriz ve saz arkadaşlarını, tebrik etmek lazım. Çünkü, Gogol bile, bu kadarını yazamadı. Gogol’un Palto hikâyesindeki baş karakter bile palto parasını 6 ayda toplamıştı. Sayın Erdoğan’ın trajik ekonomi masalında ise bir mont parası için 3 yıllık taksit gerekiyor. İşte size vizyon! İşte size başarı! İşte size, enflasyona karşı verilen, destansı mücadele! İşte size, dünyayı imrendiren, sözde ekonomi modelinin sonuçları!”
AKP-HDP GÖRÜŞMESİNE İLK YORUM
Karşınızda; ‘Açılımcılar kumpanyası! Ne diyelim, Allah bozmasın!…
Ve beklenen nihayet gerçekleşti! “Açılımcılar kumpanyası” yeniden seyircisiyle buluşuyor! Kumpanyacılar en sonunda merdiven altlarında yürüttükleri sufle çalışmasını bırakıp kamuoyuna resim verme aşamasına geldiler. Kumpanya afişi ve basın bülteni, şöyle olmalı: “Cumhuriyete karşı, el ele, omuz omuza…” “Yüz yıllık yıkım süreci olan, Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı anayasa değişikliği kisvesiyle sokulacak yeni çomaklar kaşınacak yaralar ve verilecek yeni hasarların büyük tiyatrosuna, hepiniz hoş geldiniz.”
“Başı sıkışınca, ‘vesayet’ diyenlerle, başı sıkışınca, ‘demokrasi’ diyenler, yine bir arada.” “Uzun bekleyiş artık sona erdi. Karşınızda; ‘Açılımcılar kumpanyası!’ Zaten hiç ayrılmadılar ki… Zaten hiç küsmediler ki… Çünkü onlar birbirine kalple bağlı, ruhla bağlı, zihinle bağlı. Dahası onlar birbirine omerta yasalarıyla bağlı.
Onlar birbirine, uzattıkları kırmızı karanfillerle bağlı… Evet, belli ki, “Açılımcılar kumpanyası” yeniden seyircisiyle buluşuyor. Ak Parti ve HDP milletvekilleri, Sayın Erdoğan’ın direktifleriyle başlayan, anayasa yapım süreci için, bir araya gelip oldukça mutlu, neşeli ve sevinçli, bir görüntü vermişler. Ne diyelim, Allah bozmasın.
Biliyorsunuz Sayın Erdoğan bir süredir fellik fellik, bir arayış halindeydi. Arıyordu, tarıyordu, bir türlü bulamıyordu. Sonunda muradına ermiş. 6’lı masanın sağında, solunda, altında ararken; kendisi nihayet HDP’yi kendi bakan ve milletvekillerinin yanında bulmuş. Ama görüyorum ki, bu tablonun içinde barındırdığı çelişkileri, anlamakta zorluk çekenler, garipseyenler var. Hatta, Ak Parti’yi içine düştüğü tutarsızlıktan dolayı, eleştirenler de var. Ama açıkçası, biz bu durumu, hiç garipsemedik. Çünkü biz, Sayın Erdoğan’ı çok iyi tanıyoruz. Kendisinin, sadece koltuğu sallanana kadar var olan, vatanseverliğini, biz en başından beri biliyoruz.
“Erdoğan, en başından beri ne demokrasiye, ne sivilleşmeye, ne çözüme, ne de terörle mücadeleye inandı”
Hatırlayın; Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne geçebilmek için, pkk ile yürüttüğü, “Açılım Süreci’ni”, o başlatmıştı. Hatırlayın; Oslo’yu o planlamıştı.Habur’da konfetileri, o patlatmıştı. Hatta teröristlere, lahmacun partileri bile vermişti. Hatırlayın; İstanbul seçimlerini kazanabilmek için, Teröristbaşı’nın mektubunu, devletin kanalında, yine o okutmuştu. Çünkü Sayın Erdoğan için pkk’yla masaya oturmak ile pkk’ya karşı mücadele etmek arasında, ideolojik bir fark yok.
Çünkü onun tek bir ideolojisi var; o da, “iktidarda” kalmak. Eğer ki şimdiye kadar Sayın Erdoğan’a, iktidarı müjdeleyen şey, açılım süreci olsaydı; geçtim HDP’yi, bugün, pkk’yla müttefik olurdu. Bakın, Sayın Erdoğan, en başından beri ne demokrasiye, ne sivilleşmeye, ne çözüme, ne de terörle mücadeleye inandı. Çünkü; onun ve çevresindekilerin, bu tür fikirlerle, ideallerle, siyasi programlarla ve tutarlılıkla, işi yoktur. Yeter ki, kendi işleri görülsün, her türlü kılığa girerler. Düzenleri sürsün diye, her şeyi mübah görürler.
“Sadece Sayın Erdoğan’ı yenmeyeceğiz, bu ilkesizliği yeneceğiz”
Bu yüzden, biz 2023 seçimlerinde sanıldığının aksine, sadece Sayın Erdoğan’ı yenmeyeceğiz. Biz aslında bu ilkesizliği yeneceğiz. Biz aslında, bu omurgasızlığı yeneceğiz. Biz aslında iktidarını korumak için bir gün FETÖ’yü, bir gün PKK’yı muhatap almaya bile razı olan ve bu işbirliklerinin acı sonuçlarını ödememek için de şekilden şekile giren, bir büyük iki yüzlülüğü yeneceğiz.
“Allah büyük; İYİ Parti’yi yaftalayanlarla İYİ Parti’yi izole etmeye çalışanlar nihayet aynı kampta buluştu”
Ak Parti ve HDP’yi bir masanın etrafında buluşturan bu tablo, İYİ Parti’nin tarihin doğru tarafında durduğunu göstermesi bakımından da oldukça önemli. Çünkü biliyorsunuz, uzun zamandır AK Parti cenahı akıllarınca bizleri HDP ile gizli ittifak kurmakla itham ediyordu. Bazı HDP’liler de bu açıklamaları tebessümle karşılayıp, bizi faşistlikle faili meçhulcülükle, suçlayacak kadar alçalıyordu. E tabi, Allah büyük. İYİ Parti’yi yaftalayanlarla İYİ Parti’yi izole etmeye çalışanlar nihayet aynı kampta buluştu. Resim iyice netleşti, saflar belli oldu.
“Bu makyavelist görüşme vesilesiyle artık takke düşmüş, kel görülmüştür”
Ak Parti vekilleri, PKK’yla bir tuttukları HDP ile aynı masaya otururken utanmadılar. İşin ilginç tarafı, HDP vekilleri de genel başkanlarını tutukladığı belediyelerine kayyum atadığı için sabah akşam eleştirdikleri, Ak Parti ile aynı masaya oturmaktan, zerre utanmadılar. Yaaa görüyor musunuz? Kadere bakın, kimler kimlerle yan yana geldi…
Demek ki neymiş? İki taraf için de, ilkeler, değerler hikaye, at pazarlığı şahaneymiş. Bu saatten sonra kimse, milletimize vatan-millet-beka tiratları atmaya kalkmasın. Hele demokrasi, barış ve müzakere hamasetine hiç başvurmasın. Bu makyavelist görüşme vesilesiyle artık takke düşmüş, kel görülmüştür. Bu kadar açık. Tüm bu ilkesiz siyaset sirkinin ortasında; Bizim İYİ Parti olarak; tavrımız da, duruşumuz da, anlayışımız da, en başından beri nettir. Kim ne derse desin, net olmaya da devam edecektir…”