KUZEYEGEHABER-Türk Eğitim-Sen Aliağa Temsilciliği, Öğretmenlik Meslek Kanunu ve Kariyer planlamasına yönelik olarak basın açıklamasında bulundu.
Demokrasi MeYdanında, TES Aliağa temsilcisi Harun Okkay’ın okuduğu açıklama şöyle:
“Malum olduğu üzere son aylarda Öğretmenlik Meslek Kanunu gereğince öğretmenlerimizin kariyer planlamasını düzenleyen süreç yürümekte ve eğitim kamuoyunun gündemini işgal etmektedir.
Maalesef tüm iyi niyetli ikaz ve öneriler dikkate alınmamış uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik unvanlarının verilmesi sınav şartına bağlanmıştır. Türk Eğitim Sen olarak kariyer basamakları uygulamasının ilk başladığı 2005 yılından beridir söylüyoruz:
Sınav yalnız bilgiyi ölçer. Oysa ki, öğretmenlik sadece “bilme” mesleği değil, “öğretme” mesleğidir. Kaldı ki zaten 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu da öğretmenlik mesleğinin bir ihtisas mesleği olduğunu söylemektedir.
Kariyer planlamasında esas alınması gereken tek ölçüt mesleki tecrübe, kıdem, hizmet yılı olmalıdır.
Öte yandan ilginç bir durumdur ki, kariyer sınavı süreciyle sahada oluşan tepkisel durum, bir süredir bazı sözde sendikal örgütlenmeler tarafından sendikamıza yönelik bir itibarsızlaştırma operasyonuna dönüştürülmeye çalışılmaktadır
ÖMK konusunda “Geri çekilsin, istemezük” sloganından başka hiçbir duruş ve gayret ortaya koymayanlar şimdi piyasada arzı endam ederek sendikal bir husumet ve hesaplaşma edası ve provokasyonuyla gün yüzüne çıkmışlardır.
Çok açık görülüyor ki, gelinen noktada, öğretmenlerimizin en haklı talep ve tepkilerinin sonucu oluşan bu yeni süreç, derdi üzüm yemek değil bağcıyı dövmek olan birileri tarafından, mesleki bir mesele olmaktan çıkarılarak başka hedef ve hesaplara matuf bir kulvara evrilmek istenmektedir.
Öğretmenlerimizin sonuna kadar haklı tepki ve taleplerinin, bir yerlerin suflesiyle kurgulanan ittifakların sendikal taassup ve siyasal hesaplarına meze yapılmasına asla müsaade edilemez!
Öte yandan üzülerek şahit oluyoruz ki, ÖMK konusunda da olduğu gibi, seçim sathına girdiğimiz bu dönemde toplumsal her gelişme manipüle edilerek siyasi restleşmenin aracı haline getirilmek istenmektedir.
Siyasilere çağrıda bulunuyoruz: Öğretmenlerin haklı talep ya da tepkilerini siyasi husumetlerinizin mezesi haline getirmeyin!
Böylesi gayretler, mesleki problemlerimizin çözümüne ve beklentilerimizin karşılanmasına vurulacak en büyük darbelerdir.
Türk Eğitim Sen ne siyasal iktidarların saha memurluğunu ne de marjinal ideoloji ve örgütlenmelerin payandalığını yapar! Durduğu yer, her daim ve tavizsizce her durum ve koşulda eğitim çalışanlarının yanı ve mensubu olmaktan şeref duyduğumuz büyük milletimizin beklenti ve yararıdır.
Türk Eğitim Sen’in otuz yıllık geçmişi tertemizdir, kazanımlarla ve hak mücadelesiyle doludur. Hiçbir üyemizin başını öne eğdirecek zerre-i miktar lekesi yoktur. Bu şerefli mücadelenin vücuda getirdiği bu muazzam sendikal kariyer ve itibarın; sabıkası kirli, sicili bozuk, hedefi ve niyeti malum olan sendikal/siyasal kurguların iftira ve dedikodularıyla sarsılacağını mı sanıyorsunuz?
Türk Eğitim-Sen olarak bir kez daha ifade ediyoruz: Ekşi yemedik karnımız ağrımıyor.
MEB ve Yasa Koyuculara çağrımızdır kanaatimizdir ki, ÖMK kadük çıkmıştır ve bu düzenleme içeriği itibariyle adına yakışmamıştır.
Geç kalınmış değildir, öğretmenlerimizin makul ve haklı talebine daha fazla kayıtsız kalınmasın! 614 bin öğretmenimizin muhtemel hak kayıplarını önleyecek gerekli tedbirler alınsın!
Sayın Bakanın geçtiğimiz günlerde Büyük Millet Meclisinde Bütçe Komisyonunda yaptığı konuşma da gösteriyor ki Bakan dahi olsanız bu kanunun savunulacak bir tarafı yoktur . Bu kanun ,kanun olmanın dışında bir inatlaşma aracı olarak karşımızdadır ve de eksiktir.
Ne diyordu Sayın Bakan “Öğretmen bayraktır, Vatandır “ evet Sayın Bakan , öğretmen bayraktır ancak sizler yüzbinlerce öğretmenin haklı itiraz ve isyanına rağmen bayrak olan öğretmenin onurunu ve itibarını öğrencimizin , velimizin gözleri önünde yere attınız, ezdiniz, hor gördünüz ve de tekmelediniz.
614 bin öğretmenin başvurusunu yanlış yorumladınız Sayın Bakan .. Öğretmenler kariyer değil itibar istiyor , maaşına zam istiyor, açlık sınırında yaşamak istemiyor.. Velhasıl Sayın Bakan bayrak olan öğretmeni açlık sınırına mahkum ettiğiniz için derhal istifa etmelisiniz . Öğretmenin size verdiği not sıfırdır. Sınıfta kaldınız Sayın Bakan.
Bilindiği üzere 9 Kasım günü yani yarın Anayasa Mahkemesi Öğretmenlik Meslek Kanunun bazı maddelerinin iptali için açılan davayı esastan görüşmek üzere toplanacaktır.
Türk Milleti adına karar veren Yüce Mahkemenin kariyer basamakları sınavı zulmüne bir son vermesini bekliyoruz.
Eşit işe eşit ücret sosyal bir hukuk devletinin olmazsa olmazıdır.
Ücretli öğretmenin 6 bin, Vekil öğretmenin 7 bin, Sözleşmeli öğretmenin 9 bin, Kadrolu öğretmenin 10 bin ,Uzman öğretmenin ,12 bin Başöğretmenin 14 bin alacağı bir sistem başlı başına yanlıştır, bozuktur.
Esasen burada konuşmamız gereken açlık sınırında maaşı olan eğitim neferlerinin boğaz tokluğuna çalıştırılmasıdır. Boğaz tokluğuna dediğimize bakmayın yarı aç kalkılan masalar , dolmayan market pazar çantaları , gelmeyen ay sonları .
Gazi Paşamızın aman vekil maaşları öğretmen maaşını geçmesin söyleminden bugün gelinen noktada öğretmenlerin maaşı açlık sınırındadır ..
Değerli eğitim çalışanı arkadaşım,
Senin inancını ve hayallerini istismar ederek adeta uçurumun kıyısında hissettiren ne iş olduğu er ya da geç ortaya çıkacak olan slogan sendikacılığı yapanları ihtiyaç duyduğunda yanında bulamayacaksın. Çünkü seni bir sayıdan ibaret gören bu yetki zehrini yutan genetiği mahalle baskısı ve enaniyet dehlizlerinde bozulmuş yapı bugünkü sarı sendikanın gelecekteki izdüşümü olma hayalinin müptelasıdır.
Keyifsizlik umutsuzluğu doğurur biliyoruz .. ve umutsuzluk mücadele azminden vazgeçirir..
Biz asla vazgeçmeyeceğiz Sen üzülme , mahzun olma, mahcubiyetle acabanın umutsuzluğu ile yalnızlık korkusu yaşama. Biz dün olduğu gibi bugün de yarın da yanındayız unutma..
Bizleri eylem kırıcılıkla suçlayan yetki zehrini yutanlar daha dün öğretmen odalarında tek bir kelime dahi sendika ismi ya da reklamı olmayan promosyon dilekçelerimize itiraz eden üyelerine , diğer sendika üyelerine ve de sendikasız arkadaşlara sakın ola ki imzalamayın diyenler değil miydi?
Beden ölür, çürür; cana bakın siz.
Kim kiminle yürür, ona bakın siz.
Bırakın dönsün dönme dolaplar,
Haktan, hakikatten yana bakın siz.
Bizler sahadayız .. Sahanın emekçileriyiz. Emeklerimizi birilerinin siyasi çıkmazları sebebiyle de heba etmeyiz ..
Ya bir yol bulacağız ya bir yol açacağız ..
Emeğimizi inancımızı ,ülkümüzü ve de umudumuzu tavanın açmazlarına harcatmayacağız . Aliağa Türk Eğitim Sen ailesi olarak 238 eğitim emekçisinin yüreğinden geçen gür ses olmaya devam edeceğiz ..
Hak haklının olana kadar mücadeleye devam..
Değerli basın mensupları ve kıymetli meslektaşlarım 2 gün sonra Türk ulusunun kader çizgisine bir güneş gibi doğan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının yıl dönümü rahmet ve minnetle andığımız Atamızın bizlere emanet ettiği cumhuriyet değerlerimize her gün başka bir mecradan bir saldırı geldiğini görüyoruz. Her kim Gazi Paşamıza ve emanetine düşmandır bilsin ki Türk Eğitim Sen’liler dimdik onların karşısındadır.
Biliyorsunuz tüm itirazlarımıza rağmen andımızın okullarda okunması yasaklanmıştı..
Hep birlikte burada bu meydan da andımızı okumaya var mısınız ?
Türküm, doğruyum, çalışkanım,
İlkem: küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak,
yurdumu, milletimi
özümden çok sevmektir.
Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir.
Ey Büyük Atatürk!
Açtığın yolda,
gösterdiğin hedefe
durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım
Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene…