KUZEYEGEHABER-AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın düşük faiz istemi ve üretim ve ihracatla birlikte cari dengede fazla verilmesini öngören ‘Türkiye ekonomi modeli’ planı yine işe yaramadı.
Erdoğan’ın ekonomik planına göre, cari dengede fazla verilmesiyle ülkeye giren döviz miktarındaki artışla enflasyonun düşürülmesi hedefleniyordu.
KUR KRİZİ VE ENFLASYON PATLADI…
Bu gelişmelerle birlikte Merkez Bankası’nın kur krizini tetikleyen 600 baz puan faiz indirimi ile politika faizini yüzde 13’e çekmesi enflasyonist baskıyı artırmaya devam etti. Enflasyonist baskıların daha da artacağına ilişkin endişelerle yükselişe geçen dolar/TL, 18 TL bandını aşarken, yıllık enflasyon yüzde 80,21’e yükseldi.
CARİ AÇIK BÜYÜDÜ…
Erdoğan’ın ‘cari fazla verilmesini öngören ekonomik planı’ yine işe yaramazken, Merkez Bankası tarafından açıklanan verilere göre, Türkiye ekonomisi temmuz ayında 4,01 milyar dolarlık cari açık verdi. Böylece 12 aylık cari açık temmuz ayı itibariyle 36,6 milyar dolar oldu.
“ENERJİ AÇIĞINDAN DOLAYI BİR İZLENİM YARATILMASI DOĞRU DEĞİL…”
AKP’nin sık sık dile getirdiği “Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki artış Türkiye’nin enerji faturasını kabartırken cari açığı da büyütüyor” çıkışına ilişkin Gerçek Gündem’e konuşan Ekonomist Barış Soydan, “Net bir şekilde ortada bir model yok. İthalat, ihracatı üçe katlamış durumda.
Çünkü Türkiye ihracat öncülüğünde büyümüyor. Sürekli cari açığın enerji açığından dolayı bir izlenim yaratılması doğru değil. Eğer enerji maliyetleri dolayısıyla modelde bir aksama varsa gerekli revizyonları yapmaları lazım. Asıl mesele sadece enerji ithalatından kaynaklanmıyor. Türkiye’nin ihracatı açıklandığı gibi artmıyor. Bunun sebebi üretici enflasyonun sürekli artması. İhracatçının enflasyon nedeniyle rakiplerine göre maliyetlerindeki artış piyasadaki rekabetini kaybettiriyor” dedi.
“İKTİDARDAN ÇEKİNİYORLAR…”
Artan maliyetlerle birlikte ithalat-ihracat dengesine dikkat çeken Soydan, “Sanayicilerin büyük çoğunluğu, maliyetin sürekli artmasından kaynaklı uluslararası piyasalarda rekabet etmekte zorlanıyor ve iktidardan çekindikleri için bu durumu çok fazla dile getirmiyorlar” ifadelerini kullandı.
“İKTİDAR, SEÇİME KADAR DOLARI TUTMAYA ÇALIŞACAK…”
Cari açığın artmasıyla birlikte döviz kuru üzerindeki baskıyı ifade eden Soydan, “Aslında iktidarın bütün hedefi Merkez Bankası rezervleriyle seçim odaklı doları kontrol altında tutmak. AKP’nin seçim odaklı planı rezerv satışlarıyla doları kontrol altında tutarak seçime gitmek olacak. Rusya gibi ülkelerden gelen parayla seçime kadar doları tutmaya çalışacaklar” dedi.
“BANKALARIN SIRTINA YÜKLEYECEK…”
“Mevcut durumda Türkiye’nin ciddi bir döviz borcu var” diyen Soydan, “Önümüzdeki günlerde gelişen ülkelere para akışı kesilirse, Türkiye’nin bu borcu ödeyememe krizi ortaya çıkabilir. Ancak, AKP’nin ekonomiyle ilgili bir diğer adımı bankalara gönderdiği yazıyla, ‘bütün döviz borcunuzu yenileyin’ demesi. Yani bu borcun kapatılmasını istemiyor. Kısacası bu adımla Türkiye’den döviz çıkmayarak bu işin yükün bankaların sırtına yüklemeye çalışması olacak” ifadelerine yer verdi.
“POPÜLARİTESİNİ ARTIRMAK İSTEYECEK AMA ENFLASYON PATLAYACAK…”
İktidarın ‘Türkiye ekonomi modeli’nin tutmadığını dile getiren Soydan, “Erdoğan, seçimden önce Emeklilikte Yaşa Takılanlar (EYT), asgari ücret zammı ve esnafa kredi paketi açıklayarak popülaritesini artırmak isteyecek. Erdoğan, açıkladığı paketlerde seçime gidebilir ama seçimden sonrası Türkiye’yi felaket bekliyor. Bu durumda resmi enflasyon yüzde 200’i dahi bulabilir. Bunun faturasını yine bizler ödeyeceğiz” diye konuştu.
“UYDURMA BİR MODELDİR…”
AKP’nin cari fazla vermeyi hedeflediği ‘Türkiye ekonomi modeli’ne ilişkin değerlendirmelerde bulunan İktisatçı Mustafa Sönmez ise, “Hiçbir alt yapısı olmayan, uydurma bir modeldir” diye belirtti.
Gerçek Gündem’e konuşan Sönmez, “Bu modeli açıkladıklarında ‘cari fazla’ vereceklerini açıklıyorlardı. Gelinen durum itibariyle yedi ayda 37 milyara yaklaşan bir cari açık var. Yıl sonunda da orta vadeli plana göre 47 milyar olması bekleniyor ama rahatlıkla 50 milyar doların üzerine çıkar. Dolayısıyla bu model, rakamların ortaya koyduğu verilerle gerçeği yansıtmıyor” ifadelerini kullandı.
Sönmez, “Türkiye ekonomisinde büyüme oldukça ithalat olur, ithalat oldukça ihracatta bu durumu karşılayamıyor. Cari açığın büyüdüğü böyle bir yapısal özellik varken ekonominin bir anda sihirli değnek değmiş gibi cari fazla veren bir ekonomi haline gelmesi mümkün değil. Ekonominin bu özelliği itibariyle bu sonuç kaçınılmazdır” dedi.
“Burada önemli olan noktalardan bir tanesi de karanlık dövizin üçte ikilik bir pay almasıdır” diyen Sönmez, “Yani ‘net hata, noksan’ denen kanaldan giren döviz, temmuz ayında 5,5 milyar dolarla rekor kırdı. Dolayısıyla cari açık kadar bunun finansmanı da karanlık… Bütün bunlar birleşince döviz üzerinde bir baskı yapıyor ve dolar bu rakamların altına düşmüyor.
Ortada çok net bir kaynağı belirsiz bir para var. Bunun Rus sermayesi olma ihtimali de var, dışarda tutulmuş dövizin ülkeye sokulması da olabilir. Hiçbir ülkede cari açığın üçte ikisi bu şekilde finanse edilmez. Bu durum Türkiye’ye olan güveni sarsıyor ve bundan dolayı Türkiye gri listede” ifadelerine yer verdi…