KUZEYEGEHABER- Cemaatiyle ve AKP iktidarıyla kurduğu ilişki hep tartışma konusu olan Cübbeli Ahmet Hoca bu kez yüksek siyasete soyundu. AKP’nin ‘hocaları’ arasında yükselebilmek için ‘HDP’siz seçim’ planına fetva desteği vermeyi tercih eden Cübbeli Ahmet çıtayı o kadar yükseltti ki HDP ve HDP’lileri hedef tahtasına koymakla yetinmedi, HDP’nin meşruiyetine dair demokratik bir tutum takınan Saadet Partisi ve DEVA Partisi’ni de ‘onlara çalışmak’la suçladı.
Peki kim bu Cübbeli Ahmet?…
Başında sarık sırtında cübbesiyle sakallarını kaşıyarak yaptığı konuşmalar, katıldığı canlı yayınlarda yaptığı açıklamalar hep gündem oldu.
Adı; Ahmet Mahmut Ünlü. Ancak kamuoyu onu “Cübbeli Ahmet” olarak tanıyor.
Doğduğunda, babası Yusuf Ünlü, çivi ve tel örgüsü fabrikası sahibi zengin bir iş adamıydı. İsmailağa cemaatinin lideri Mahmut Ustaosmanoğlu’nun sohbetlerine katılırdı. Oğlu da cemaatin içinde yetişti.
Cübbeli Ahmet, ismini daha küçük yaşlarda aldı; ilk vaazını 4. sınıfta okuduğu söyleniyor.
“MARMARA DEPREMİ İNSANLAR ZİNA YAPTIĞI İÇİN OLDU..”
Türkiye’nin yaşadığı en büyük depremlerden biri 17 Ağustos 1999’da oldu. Marmara 7,4’lük depremle sarsıldı, 22 bin insan hayatını kaybetti. Yıkım da acı da büyüktü. Ancak Cübbeli Ahmet aynı derecede bu acıdan etkilenmedi, “Marmara Depremi insanlar zina yaptığı için oldu” dedi.
Türkiye’de medya o günlerde de böyle olaylara garip yaklaşıyordu. Tepki çekenler “rating getiriyor” diye ana haberleri süslüyordu. Cübbeli Ahmet, artık sadece camide kendisini dinleyenlere değil, televizyonları başında oturanlara da sesleniyordu. Deprem tartışması devam ederken uzatılan bir mikrofona, “Bana diyorlar ki: ‘Eee hocam depremde camiler de yıkıldı.’ Yıkılan caminin adı ne? Nimet Abla Camii. E Spor Toto’dan cami yaparsan yıkılır tabi.” demişti.
Cübbeli Ahmet, ‘halkı kin ve nefrete teşvik’ suçuyla yargılandı ve 13 ay kadar hapis de yattı.
Popüler olmanın yolunu bulmuştu… İnsanların kendisini unuttuğu zamanlarda tuhaf açıklamalarla yine gündeme gelmeyi başarıyordu.
Hani pop şarkılarını eleştirirken, “Öp beni, yala beni, şap beni, şup beni manyak manyak işler…” demişti ya, haberin sonunda manyak manyak işlere kimin imza attığını ortaya koymayı umuyoruz.
“YANMAZ KEFEN” DÜKKANDA…
AKP’nin yükselişiyle Cübbeli Ahmet de yükseldi. Artık tek başına gündeme gelmek yeterli değil. Bunun nakdi karşılığının da olması gerektiğini düşünmüş olacak ki, “yanmayan kefen” tartışması ortaya çıktı.
İddia o ki; Cübbeli Ahmet cemaatine “yanmayan kefen” satıyordu. Bu iddiaları, “İstismarcılar yapıyor benim haberim yok” diye savuşturmaya çalışsa da bir vaazında şunları söylediği ortaya çıktı:
“Yazılırsa, o kişi mezarında korkmaz, kabrine cennetten bir pencere açar, cennet bahçelerinden bir bahçe yapar. Bu rivayetle amel etmek isteyenler, önceden yazdırmalı, yakınlarına da vasiyet yapmalı. Kefenin yerini de öğretmeli ki çünkü onlar telaştan başka bir kefen bulurlar.
Bu isimlerin hepsi bu kefende mevcuttur. Biri kağıda yazılıdır, kişinin göğsüne konulacak. Biri kefene yazılıdır, biri de ceylan derisine yazılıdır. Bu da size gelmiştir. Çarşamba’daki dükkânda hazır olmak üzere. Belki de hazırlanmıştır, sorarsınız. Kadın ve erkek farklıdır. Hepsi aynı değil.”
“RÜYADA PEYGAMBER GÖSTEREN” SANDALET
İsmailağa cemaatinin önde gelen isimlerinden biri olan Cübbeli Ahmet, Hz. Muhammed’e ait olan sandalet yani “Nal-ı Şerif” satışı da yaptı. Sandaletin tanıtımı için vaaz niteliğinde bir video çekmiş sandaletin “faydaları” için şunları söylemişti:
“Bu sandaleti kullananlar rüyalarında peygamberimizi görecekler. Azgınların saldırısından, düşmanların galibiyetinden, şeytanların şerrinden, sihir ve büyülerin ulaşmasından emin olacaklar.”
Çılgınca mı geldi? Devamı da var…
Cübbeli Ahmet’in babasından yadigar ticaret erbablığı yanı iflah olmuyordu. Ürünlerine bir yenisini daha eklemiş, bir su şişeleme tesisinde arz-ı endam etmişti. Tonlarca su, bir aparatın ucuna takılı olan “Hz. Muhammed’in Sakal-ı Şerif’ine” değiyordu. Sakala değen su da “mübarek su” olarak şişelenip satılıyordu.
BARBIE BEBEKLERDEN TAHRİK OLUNUR MU?..
Cübbeli Ahmet için gündeme gelmenin her yolu mübahtı. Çocukların oynadığı Barbie bebekleri bile hedef almıştı:
“Öyle bebekler yapıyorlar ki, saçlarını tarıyorlar, uzun bacaklı falan. Bunlara izin verilmiyor. Çünkü normal insanı tahrik edecek gibi. Tıpa tıp bebekler, tıpa tıp benzetim var. Sanki resim gibi, üstelik çıplak gibi.”
“Tahrik edecek gibi” dediği şey çocukların elindeki bir oyuncak…
İçeriğinde cinsel ‘önerilerin’ de yer aldığı ‘Şifa Ayetleri’ adlı kitabı da olan Cübbeli Ahmet, kitabında şunları anlatıyordu:
“1-Tertip: ‘Bakara suresinin 260’ıncı ayeti kerimesinin bir kısmı suya okunur. Sudan biraz alınıp tenasül uzvuna serpilir. Suyun kalanı içilir.’
2-Tertip: ‘Tenasül uzvunun zayıflığının giderilmesi için El-Adiyat suresi okunup üflenir.’
3- Tertip: ‘Allah’ın Kayyum ismi zikredilerek uzva üflenir.’
4- Tertip: ‘Sabah-akşam şu yedi ismi şerifi yüz kere okumaya devam eden kişi ebediyen iktidarsızlık görmez ve çok güçlü olacağından ölünceye kadar hiçbir itirazla karşılaşmaz, yani kimsenin itirazı onu aciz bırakmaz.”
PUT TARTIŞMASI…
Cübbeli Ahmet sosyal medyayı aktif kullanan isimlerden birisi. Paylaştığı bir fotoğrafta, Cübbeli Ahmet’in 1. Dünya Savaşı sırasında kolunu kaybeden ve Sultan Mehmed Reşad tarafından kendisine protez kol yaptırılan Menzil şeyhi Dıyaüddin’in protez kolunu öptüğü görülüyor.
Yıllarca Atatürkçülere “puta tapan” eleştirileri yöneltenlerin, protez kola olan sevdaları ise dikkat çekiciydi.
METRİS GÜNLERİ: GÜLEN’İN AĞLATAN KİTAPLARI…
2010’lu yıllar Cübbeli Ahmet’in popülerliğinin zirveye çıktığı dönemlerdi. Gizli kamera görüntüleri onu da vurmuş, jetskiye bindiği fotoğraflar manşetleri süslemişti.
2011 yılında Cübbeli Ahmet’e “çete” operasyonu yapıldı. Metris Cezaevi’ne koyuldu. 2012 Aralık ayına kadar tutuklu kaldı.
Cezaevi günlerinde, kendisini ziyarete gelen bir kişi FETÖ lideri Fethullah Gülen’in Cübbeli Ahmet için imzaladığı kitapları getirdi. Gülen, el yazısında Cübbeli Ahmet’ten övgüyle bahsediyordu.
Kitaplar için bir teşekkür mektubu yayımlayan Cübbeli Ahmet, özetle “Fethullah Gülen Hocaefendi bana imzalı kitaplarını gönderdi. Duygulandım ağladım. Bana bu operasyonu onlar yapmadı” demişti.
Tabi AKP – FETÖ kavgası derinleşince işler değişti. Cübbeli Ahmet dün övdüğü isimlerden artık öfkeyle bahsetmeye başladı. Kendisine operasyonu da artık Fethullahçılar yapmıştı.
Cübbeli Ahmet, tutuklu bulunduğu dönemde cemaatine mektuplar gönderiyordu. Bayram kutlaması mesajında kız çocuklarıyla ilgili sözleri, bir zihin yapısının insanlara yön verdiğini gözler önüne seriyor:
“Size nikah ebediyyen haram olmayan baldız, enişte, kayınbirader, hala, teyze, amca, dayı kızları ve yakınlarınızla da olsa birlikte oturmamanız, bir sofrada yememenizi, haremliğe selamlığa azami derecede riayet etmenizi şiddetle vasiyet ederim.
Yedi yaştan yukarı yahut aşağı olsa da gösterişli olan kız yavrularımıza el öptürmememizi de özellikle tembih ederim. Zira insanların ne niyette olduğu, ne fikirle baktığı, ne düşündüğü kimse tarafından tespit edilemeyeceğinden, artan suç oranlarını ve ensest ilişkileri göz önde bulunduran uzmanlar, tek çareyi sakınmak, görmemek, göstermemek, çoluk çocuğu kucaklarda oturtmamak gibi tedbirlerde buldular.”
AKP’NİN FETVACISI OLMA KAVGASI…
Her şeye dair söyleyecek bir şey buluyor onunla da gündeme gelmeye çalışıyordu. Bir örnek daha verelim:
“Satranç tavladan da kumardan da beter. Satranç oynayan kişi insanların en yalancısıdır. Satranç oynayan lanetlenmiştir, oynayana bakan da domuz eti yiyen gibidir. Satranç, tavla ve kumardan da beter. Oynayanlara ölürken kelime-i şehadet nasip olmayabilir.”
Seçim dönemlerinde ise en önce AKP’ye destek açıklaması ondan geliyordu. AKP’nin ‘hocası’ olmak istiyordu belli ki ama yarışması gereken çok kişi vardı. Hükümet için fetva verenler hatta dozu kaçıranlar baş köşede tutuluyordu.
BU SEFER HDP’LİLER HEDEFİNDE..
Baş köşe kavgası sert geçiyor anlaşılan ki, HDP’ye oy veren seçmenlerin vatandaşlıktan çıkarılmalarını istedi:
“PKK militanlarını destekleyen ve bölünme niyetiyle HDP’ye rey verenleri vatandaşlıktan çıkarmazsanız vatanın bütünlüğünü sağlayamazsınız ve bölünmeyi önleyemezsiniz!
Allah partilerini ilhak eylesin. Rey verenlerin bütün ellerini iptal eylesin, kurutsun. Allahım yüzde 10 yüzde 11 reylerini sıfırın altında bilmem kaç dereceye Rabbim inzal eylesin. Allah’ım bütün belaları onların üzerine takdir eylesin, irsal eylesin. Yahudi’ye çalışıyorlar. O Saadet o DEVA da onlara çalışıyor…”