KUZEYEGEHABER-Bilim-kurgu kategorisinin özellikle son dönemlerde en çok konu aldığı başlık kesinlikle paralel evrenler veya çoklu evrenler. Bunu özellikle son zamanlarda Loki dizisi, Spider-Man: No Way Home ve Doctor Strange: Multiverse of Madness filmleri ile görebiliyoruz.
Hatta yakın zamanda vizyona giren Netflix Türkiye dizisi Pera Palas’ta Gece Yarısı dizisinde de paralel evrenlere ufaktan bir dokunuş yapılmıştı. Peki paralel evrenler ve çoklu evrenler nedir ve neden bu kadar popüler hale geldi?
Önce bi’ öğrenelim, paralel evrenler nedir?
Paralel boyut, alternatif evren veya alternatif gerçeklik olarak da bilinen paralel evrenler, kişinin veya maddenin aynı kendisininkiyle benzer olan bir versiyonunun, başka bir düzende var olması anlamına geliyor. Gerçekliği oluşturan tüm potansiyel paralel evrenlerin toplamına genellikle “çoklu evren” denir.
Peki bir paralel evren nasıl oluşabilir? Teori bilimine göre genellikle bir karar noktasında. Örneğin karşınızda ikiye bölünen bir yol var; kendi evreninizde sola gitmeye karar verdiğiniz anda bir de sağa gitmeye karar vermiş olduğunuz paralel bir evren oluşur ve bu tarz seçimlere göre evrenin gidişatı değişir.
Çoklu evrenler nedir o zaman?
Çoklu evrenler teorisi de dediğimiz gibi tüm olası paralel evrenlerin toplamına denir. Çoklu evren teorisi, on milyarlarca ışık yılı boyunca uzanan yüz milyarlarca galaksi ve neredeyse sayısız yıldız ile evrenimizin tek olmayabileceğini öne sürüyor.
Bizim evrenimizden farklı olarak hepsinin kendi fizik yasalarına, kendi yıldız ve galaksi koleksiyonlarına (eğer bu evrenlerde yıldızlar ve galaksiler var olabilirse) ve hatta belki de kendi akıllı medeniyetlerine sahip sonsuz sayıda evren olabilir tezini savunuyor.
Paralel evrenler neden bu kadar popüler hale geldi?
Peki, paralel evrenleri ve çoklu evreni bugün bilimkurguda bu kadar popüler bir tema yapan nedir? Farklı bilimkurgu filmlerini ve dizilerini parçalara ayırarak, ilgi çekici hikayeler anlatmak için çoklu evren kavramını nasıl kullandıklarını görebiliriz.
Dark dizisindeki paralel evrenler…
Netflix dizilerinden Dark’ı neredeyse tüm dünya artık biliyor. Dizide Jonas Kahnwald’ın yaşadığı küçük kasabadaki zaman yolculuğuyla olan deneyimini izliyor ve onun etrafında dünyanın nasıl değiştiğini, paralel evrenlerde neler olduğunu izliyoruz.
Dizide 1953’ten 2019’a kadar olan zaman yolculuğunun doğrultusunda birçok ters köşe yiyoruz ve kafamız bir hayli karışıyor. Dizi, izleyicilere neler olup bittiğini anlamak için seyircilere sadece kırıntıları bırakıyor, bu sayede dizi bir hayli popülerlik kazanıyor.
Birinci sezon, gelecekteki bir zaman çizelgesini gösteren bir finalle kapanış yaptı ancak ikinci sezon finali, belki de dizinin en büyük cliffhanger’ına (çok önemli bir olay gerçekleşirken birden biten sahne) sahipti.
Ana karakter Jonas, yakın zamanda öldürülen aşkı Martha’nın cesedinin yanında oturuyor. Birdenbire ortaya çıkan farklı bir Martha, yerde ölü olanla birebir aynı görünüyor. Ancak Jonas, yeni Martha’ya hangi zaman çizgisinden geldiğini sorduğunda, “Asıl soru şu ki, ben hangi dünyadanım?” diye yanıtlıyor.
Artık izleyiciler, bir sonraki sezonu beklerken alternatif evrenlerin birden çok zaman çizelgesiyle nasıl birleştiğini bulmak zorunda kalıyor. Dark’ın paralel evrenleri zaman yolculuğuyla birlikte kullanıp seyircileri ‘Acaba şimdi ne olacak?’ sorusuna yöneltmesi, bu konunun kullanımının en verimli olduğu alanlardan biri.
Marvel evrenindeki çoklu evrenler..
Marvel Sinematik Evreni, Loki ile çoklu evren kapılarını açmadan önce Avengers: Endgame’de zaman yolculuğunu işlemişti. Marvel’daki çoklu evreni keşfetme kullanımının itici gücü nostalji gibi görünüyor.
Marvel, Avengers: Endgame ile birlikte farklı gerçekliklere sahip olmanın, hayranların sevdiği karakterleri istediği an geri getirebileceğini anlamıştı. Spider-Man: No Way Home, buna en belirgin örnek diyebiliriz zira önceki Spider-Man’ler Andrew Garfield ve Tobey Maguire’ı şu anki Spider-Man Tom Holland’ın yanında bu sayede görebildik.
Pera Palas’ta Gece Yarısı’nda paralel evren işlenişi..
Tabii ki paralel evrenler konusu sadece süper kahramanlardan ibaret değil. Geçtiğimiz haftalarda vizyona giren Netflix Türkiye dizisi Pera Palas’ta Gece Yarısı da her ne kadar ana konusu olmasa da paralel evrenleri, zaman yolculuğu kisvesinin altında ele almıştı. Orada eğer Atatürk, Samsun’a çıkamayıp Milli Mücadele’yi başlatamadan suikaste kurban gitseydi nasıl bir Türkiye’de yaşıyor olurduk görebiliyoruz.
Atatürk’ün kurtarmadığı bir Türkiye’de bir İngiliz subayının aynı Hitler-vari bir şekilde İstanbul’u ve ardından Türkiye’yi ele geçirdiğini görüyor ve Türkiye topraklarında Türkçe konuşmanın yasak olduğu ve Türklerin hapse atılıp ölüme terk edildiği, azınlık Türklerin ise bir direniş içerisinde olduğu bir Türkiye izliyoruz.
Bütün bu yapımlara baktığımızda paralel ve çoklu evrenin ne kadar güçlü ve heyecan verici olabileceğini görebiliyoruz. Sonsuz evrenlerle birlikte sonsuz olasılıklar gelebileceğinden anlatılabilecek hikâye sayısı da bir o kadar artıyor. Yani asıl sebep bu, bir dizide veya filmde birden fazla olasılıktan ve gerçeklikten bahsetmek, seyirciler için gerçekten çok ilgi çekici bir hâle geldi..
Webtekno