KUZEYEGEEHABER-TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi, Deprem Haftası’na ilişkin yazılı bir açıklama yayımladı.
“Depremler, sadece yaşandıklarında değil öncesinde ve sonrasında yapılacak hazırlıklarla da gündeme gelmelidirler” denilen açıklamada, “Bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesi yaşadığımız şehirlerin ve bu şehirlerde yaşayan bizlerin dirençliliğiyle ilgilidir. Bu nedenle bütün toplumun bu ortak amacı benimsemesi ve bu doğrultuda afetlerle mücadele politikamızın gözden geçirilmesi gerekmektedir” ifadeleri kullanıldı.
‘BİR KEZ DAHA HATIRLATTI’
Açıklamada, “Türkiye`de 1-7 Mart tarihleri Deprem afetine karşı duyarlılığın arttırılması ve afet bilincinin yaygınlaştırılması amacıyla Deprem Haftası olarak anılmaktadır. Deprem Haftası boyunca deprem farkındalığını arttırmak için birçok kurum tarafından etkinlikler düzenlenerek, kamuoyunda deprem gerçeği gündeme getirilmektedir. Ülkemiz topraklarının yüzde 98 oranında deprem kuşağında yer alması, ciddi bir doğa olayı ile karşı karşıya olduğumuzun en büyük göstergesidir.
Depremler, sadece yaşandıklarında değil öncesinde ve sonrasında yapılacak hazırlıklarla da gündeme gelmelidirler. Bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesi yaşadığımız şehirlerin ve bu şehirlerde yaşayan bizlerin dirençliliğiyle ilgilidir. Bu nedenle bütün toplumun bu ortak amacı benimsemesi ve bu doğrultuda afetlerle mücadele politikamızın gözden geçirilmesi gerekmektedir. Ülkemiz, tarih boyunca ağır yıkımlara ve can kayıplarına neden olan depremlerle sarsılmıştır.
Son olarak 30 Ekim 2020 Ege Denizi`nde meydana gelen deprem Bayraklı ilçemizde ağır can ve mal kayıplarına neden olmuş, İzmir ve çevresinde yoğun olarak hissedilmiş ve tüm İzmir’imizi etkilemiştir. Yaralarını halen sarmaya çalıştığımız bu deprem, bize olası afetlere karşı bilimin ve tekniğin öngördüğü şekilde önlemler almamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştır.” denildi.
‘HER ZAMAN BİR SEÇENEK OLARAK KONULMALI..’
“Şehirlerimiz ne yazık ki planlı bir şekilde yapılaşmamıştır” ifadeleri kullanılan açıklamada, “Mevcut yapılarımız, malzeme teminindeki zorluklar, elle karılan betonlar, yönetmeliklerdeki bilinmezlikler ile hızlı ve kontrolsüz yapılaşmanın yoğun olduğu bir geçmişin ağır izlerini taşımaktadır. Bu nedenle şehrimizdeki yapı stokunun durumunu genel olarak tahmin edebiliyor olsak da, kesin olarak ortaya koyabilmek için Yapı Stoku Envanterinin çıkartılması gerekmektedir.
30 Ekim Depreminin ardından bu doğrultuda önemli bir adım atılarak İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Şubemiz arasında imzalanan protokol kapsamında Bayraklı İlçesi Yapı Stoku Envanteri tamamlanmış olup yürütülen bu çalışmaların tüm İzmir
e yayılması gerekmektedir. Unutmamak gerekir ki, tehlikenin boyutu, yapı stokumuza ne kadar hakim olduğumuza bağlı olarak ve deprem öncesi alacağımız önlemlerle orantılı bir şekilde değişecektir. İzmir`de yaşadığımız kentsel dönüşüm çoğunlukla, binaların yıkılıp yerinde yeniden yapılması biçimiyle ve rantın yüksek olduğu bölgelerimizle sınırlı bir şekilde devam etmektedir.
Günümüzde ranta cevap veremeyen bölgelerde ise özellikle son dönemde yaşanan inşaat yapım maliyetlerinin yükselmesiyle kaderlerine terk edilmiştir. Ayrıca, tüm bu süreçlerde uygun olan yapıların daha az bir maliyetle güçlendirilebileceği gerçeğinin göz ardı edildiğini görmekteyiz. Güçlendirme, nispeten hızlı ve ekonomik bir seçenek olarak değerlendirilmeli ve çok yönlü ve kapsamlı olarak ele alması gereken yapı güvenliğini sağlama konusunda her zaman bir seçenek olarak ortaya konulmalıdır” denildi.
‘HER ZAMAN DAHA FAZLA GÖREV ALMAYA HAZIRIZ..’
Açıklamada, “Yapılarımızın gerek güçlendirme, gerek yıkılıp yeniden yapılması sürecinde bilimin ve tekniğin öngördüğü, yönetmeliklerin uygulandığı proje üretimi, tam zamanlı şantiye şefliği ile yürütülen uygulama ve yapı denetim sistemi ile kontrollük hizmeti alan inşaatlarımızda güven içinde yaşayabileceğimiz açıktır. Deprem Haftası nedeniyle deprem tekrar gündeme gelirken, şehrimiz ve ülkemiz için yapılması gerekenleri özetlersek: İzmir`in tüm ilçelerinde ve ülkemizin tamamında yapı stokunun mevcut durumu tespit edilerek gerekli görülen noktalarda güçlendirme veya dönüşüm uygulamaları gerçekleştirilmelidir.
Yine bu mücadele kapsamda halkın temel afet bilincini arttıracak eğitimler planlanmalı; deprem afetine karşı kent konseylerinin, muhtarların ve gönüllü mahalle sakinlerinin katılımıyla mahalle afet örgütlülüğü oluşturulmalıdır. Olası bir afete karşı bilinçli ve örgütlü tutum afetle mücadelemizi güçlendirecektir. Bir sonraki afet kapımızı çalmadan, kent sakinlerinin hakları korunarak afetlere hazırlık yapılmalı ve şehirlerimizin dirençliliği arttırılmalıdır.
Deprem afetine karşı toplumun bilinci yükseltilirken içerisinde yaşadığımız yapıların, kullandığımız kamu binalarının ve altyapımızın sağlıklı olması da deprem afetine karşı en büyük güvencemiz olacaktır. Bizler biliyoruz ki; deprem afetiyle mücadele kapsamında sorumluluğu olan bütün kamu kurumlarının, meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının birlikte çalışmasıyla sağlıklı ve güvenli yarınlar mümkün olacaktır.
İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi olarak, yapı üretim sürecinin her aşamasında yer alan İnşaat Mühendislerinin teknik bilgisi ve Odamızın köklü geçmişinden gelen deneyimlerimizle şehrimizin depremle mücadelesinde her zaman daha fazla görev almaya hazır olduğumuzu belirtmek isteriz” ifadeleri yer aldı..