KUZEYEGEHABER-İYİ Parti Genel Başkanı Merak Akşener, İzmir programı kapsamında Ege Sanayicileri ve İşinsanları Derneği (ESİAD) tarafından düzenlenen Liderler Buluşması’na katıldı.
Swiss Otel Grand Efes’te gerçekleşen programda konuk konuşmacı olarak yer alan Akşener, çarpıcı mesajlar verdi. ESİAD Başkanı Mustafa Karabağlı ve ESİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Sıtkı Şükürer de sivil toplum ve ekonomi hakkında açıklamalarda bulundu.
‘YAPMAYIN BEYLER..’
İçişleri Bakanlığı’nca İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik başlatıldığı duyurulan terör teftişine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak konuşmasına başlayan İYİ Parti Lideri Akşener, “Önce Sayın Erdoğan’ın sonra Sayın Soylu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun işe aldığı kişilerle ilgili çalışma başlattığını resmen duyurdular.
Beyler, gerçekten aklınızı başınıza alın! Milli iradeye her el uzattığınızda o elinizin üzerine şamar yiyorsunuz. Bütün belediyelerde işe alınan insanların resmi müracaatlarından itibaren güvenlik durumlarına bakılır. Devleti yönetenlerin görevi, herhangi bir terör örgütüyle iltisaklı ve irtibatlı olanların bunun karşısında gereğini yapmaktır.
Terör örgütüyle iltisaklı ve irtibatlı insanlar bilinmiyorsa ya da bilinip işe alanlara dair tuzak kuruluyorsa bu tartışılması gereken bir konu ve suçtur. İstanbul’da Millet İttifakı’nın adayı İmamoğlu’nun seçimi iptal ettiniz, İstanbullular sizi cezalandırdı. Bu millet, milli iradeye el uzatanları her daim cezalandırmıştır. Beyler, yapmayın. Kendi kendinize sandıkta şamar yemenin taşlarını döşemeyin” ifadeleri kullandı.
PROJECİ VE ÇÖZÜMCÜ BİR PARTİYİZ’
Ülkenin gerilim ve kutuplaşmış siyasetten bıktığını vurgulayan Akşener, “Biz artık üretmek, dürüst ve namuslu bir biçimde çalışıp vergi ödeyip istihdam yaratmak istiyoruz. Ve her dakika başımıza bir iş gelecek diye düşünmek istemiyor bu insanlar. Benden söylemesi, bunlara kulak verin. Çalışmalarınıza baktığımda; 150 bin üzerinden istihdam yaramışsınız ve Ege Bölgesi’nin ihracatının yarısından fazlası sizin girişimleriniz var… Demokratik ve laik bir Türkiye anlayışından da bahsetmişsiniz. Ekonominin patronu güvendir. Bu da hukuka çıkıyor. Sizin söylediğiniz demokratik, laik, hukuk devleti. Kuralların önceden ilan edildiği, hukukun üstün olduğu, yatırımcının sonraki yılları öngörebildiği bir devletin ekonomide kalkınması, üretmesi, istihdam yaratması işe ilgili bir durum. İYİ Parti olarak bütün yanlışları sayabiliriz ama en önemlisi güveni oluşturan kavramın hukukun üstünlüğü ve adalet olduğuna inanıyorum. Bütün adımlarımızı da bu doğrultuda atıyoruz. İYİ Parti kurulmasaydı nasıl bir Türkiye ile karşı karşıya kalırdık? Biz projeci ve çözümcü bir partiyiz. Bu merkez midir, merkezin ortası mıdır; bu tarifi bugün yapmak mümkün değil” açıklamalarında bulundu.
‘AMACIMIZ CANIMIZI KURTARMAK DEĞİL..’
Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ne eleştirilerde bulunan Akşener, şunları söyledi: “Dünya ileri giderken Türkiye tersine giden bir durumda. Biz bunu gördük ve partimizi kurduk. Partili Cumhurbaşkanı Sistemi’nin kimseye faydası yok. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçilsin diye kurulduk. Sizin de elinizdeki görünmez zinciri kırıp üretmenizi sağlamak için yola çıktık. Bu sistemi istemeyenlerin büyük bir heyecanla sandığa koştuğunu gördük ama sonuç itibariyle Cumhurbaşkanlığı seçiminde başarısızlık oldu.
Ancak daha sonra bu sistemi isteyenlerin ne kadar hayal kırıklığına uğradığını gördük. Bizim amacımız, İYİ Parti aşağıda yukarıda diyerek canımızı kurtarmak değil. Biz canımızı kurtarmak isteseydik ‘Parti mi, Türkiye mi?’ sorusunun cevabı olarak ‘Türkiye’ demezdik. Bu bir kazanma projesi, doğru anlatmamız gerekiyor. Seçim sonunda 19 ilçe aldık, yalnız girseydik 15 ilçe alırdık belki… İzmir Büyükşehir Belediyesi belki alınırdı ama İstanbul alınabilir miydi? Ankara, Adana, Antalya, Mersin alınabilir miydi?
Bizim oylarımızla alındı demiyorum, yanlış anlaşılmasın. O seçmen ayağa kaldırılabilir miydik? Erdoğan’ın seçim sonrası aldığı tavır nedeniyle 248 bin muhalif seçmen sandığa gitti ama 350 bin AK Parti’ye oy veren seçmen sandığa gitmedi. Sonuçta, 805 bin farkla o 350 bin de sandığa gidip oy verdi ve sonuçta İstanbullu gereken dersi verdi.
‘SEÇMENİN VELİNİMET OLDUĞU UNUTULDU’
“Şimdi yeni bir yolculuk yapılıyor. Birincisi Cumhurbaşkanlığı’nı almak ikincisi de meclisteki çoğunluğu elde etmek” ifadeleriyle konuşmasını sürdüren Akşener, “Burada siyasilerin seçmenin tutum ve düşüncelerine saygılı bir rol üstlenmesi gerekiyor. Biz bu işi akıl, mantık ve matematikle başarırız. 20 Ocak 2020’den beri esnafı gezmeye başladık. Esnaf, sizin ürettiklerinizi satar. Esnafın içinden yeni yeni hikayeler öğrenirsiniz.
O zaman pandemi yoktu, sonra pandemi geldi. 20 yıllık politika yapıyordum, ben esnafın hakikaten ne çektiğini onlarla konuşurken öğrendim. ‘Hamdım, piştim, oldum’ derler ya… Çok tecrübeli olduğumu düşünürken ne kadar ham olduğumu gördüm. Ve sizi anladım… O insanların hiçbiri kavga etmek, komşusuna sövmek, akşam eve gidip aç yatmak istemiyor. Zengin olmak değil; mutlu, mesut, çocuğunu okutabildiği bir hayat istiyor. Bizim Erdoğan’ın yarattığı kutuplaşma sürecini kırma iddiamız doğdu.
Hepimiz insanız ama zaman zaman tahriklerin bir kısmına düşebildik. Yemin ettim, ne yaparsanız yapın cevap vermeyeceğim dedim. Esnaf için müşteri velinimet, aslında sizin için de öyle. Ürünlerinizi sattığınız kişiyi velinimet olarak görürsünüz. Bu ülkede seçmen de velinimetti. Çok uzun zaman önce seçmen velinimet olmaktan çıktı. Siz ürününüzü sattığınız kişiyi dövüyor musunuz, hakaret ediyor musunuz? Bizim ülkemizde seçmenin velinimet olduğu unutuldu” dedi.
‘AK PARTİLİ SEÇMEN VAZGEÇİYOR AMA…’
İYİ Parti olarak Türkiye’de üç il dışında bütün illeri gezdiklerinin de altını çizen Akşener, önümüzdeki süreçte 81 ili tamamlayacaklarını söyledi. Seçmenin artık velinimet olmaya hazır olduğunu da aktaran Akşener, “Kendi çocuğu işsizken, çocukları atanamamışken 50 puanla atananlardan şikayetçi. Köy bitmiş, tarım bitmiş… AK Partili seçmen artık vazgeçiyor ama ayıplanmak istemiyor. İnsanların X, Y, Z’ye oy verme hakkı var, vazgeçme hakkı var. Saygı duyacağız” diye konuştu.
‘ÖNGÖRÜLEBİLİRLİĞİN OLMADIĞI…’
Konuşmasında ekonomide yaşanan son gelişmeleri değerlendiren ESİAD Başkanı Karabağlı, “Öncelikle ifade etmek isterim ki, sivil toplum kuruluşlarının özellikle katılımcı demokrasinin güçlenmesinde önemli rolleri olduğunu düşünüyor, ülkelerin sosyo-ekonomik gelişmesinde de etkin görev ve sorumluluğu taşımaları gerektiğine inanıyoruz. Kovid-19 krizi ve buna bağlı sosyo-ekonomik sorunlar meşgul ederken, dünyamızı bekleyen esas tehdidin ise, iklim değişikliği olduğu gerçeğiyle de karşı karşıyayız.
Gelişmiş ekonomilerin temel unsurlarından biri kurumlara duyulan güvendir. Bu bağlamda Merkez Bankaları en önemli yapı taşıdır. Ülkemizde Merkez Bankası yönetiminde yapılan değişikliklerin, Merkez Bankasının bağımsızlığına ve güvenilirliğine gölge düşürdüğünü, zaten yüksek olan ülke risk primimiz üzerinde ve finansal piyasa istikrarsızlığı konusunda da etkili olduğunu düşünmekteyiz. Öngörülebilirliğin olmadığı bir ortamda ne yerli ne yabancı yatırımcının harekete geçebilmesi mümkün değildir” dedi.
‘ATATÜRK’ÜN VİZYONU..’
“Türkiye büyük ve güçlü bir ülkedir” diyerek açıklamalarını sürdüren Karabağlı, “Sanayi ve iş dünyası olarak siyasette gerilimin düşürüldüğü, devletin tüm işlemlerinde hukukun üstünlüğünün tam olarak tesis edildiği, çoğulcu demokrasi ve kuvvetler ayrılığının güçlendirildiği bir Türkiye’nin önünün daha da açık olacağına inanıyoruz. Son olarak, ülkemizin gündeminde önümüzdeki dönemde önemli bir yer tutacak yeni Anayasa çalışmalarına değinmek istiyorum.
ESİAD olarak, Atatürk’ün çizdiği Türkiye Cumhuriyeti vizyonu doğrultusunda, demokratik, laik, hukuk devleti anlayışının hakim olduğu, yürütme, yasama ve yargı arasında sağlam ve etkili bir kuvvetler ayrılığının tesis edildiği, denge ve denetlemenin tam kurulduğu bir Anayasa’yı her zaman destekleyeceğimizin altını özellikle çizmek istiyorum” ifadelerini kullandı.
‘KUTUPLAŞMALARDAN YORULDU..’
İzmir’in demokrasi tarihinde her daim önemli bir rol ifa ettiğini belirterek sözlerine başlayan ESİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Şükürer de, “Çok partili hayata geçişte demokrasinin ve değişimin temsilcisi Demokrat Parti’nin arkasında durmuş ve o dönemlerde kentimiz “Demokrat İzmir” diye anılır olmuştu. Bu kentin insanları, demokrasinin temel değerlerine sahip tüm siyasi oluşumlara her zaman kucak açmıştır. Bu ülke kutuplaşmalardan çok yoruldu. Bu anlamıyla sizin şahsınızda, ülkeyi yönetecek liderlerimizinden farklılıklarımızın zenginliklerinmiz olduğu şiarı ile her yönüyle huzur, barış, istikrar özlemlerimizi ifade etmek istiyoruz. Sizler gibi çağdaş liderlerle bu ülkenin ‘iyiliklere’ ulaşacağına dair umudumuz var” diye konuştu.
ERKEN SEÇİM MESAJI..
Konuşmaların ardından toplantının soru-cevap bölümüne geçildi. Lider Akşener ve İYİ Parti kurmayları sanayici ve iş insanlarının sorularını yanıtladı. ‘Erken seçim konusunda ne düşünüyorsunuz?’ sorusuna yanıt veren Akşener, “Ben geçmişte Sayın Erdoğan’ı daha net anlardım ama şimdi öyle bir öngörüm kalmadı. Şimdi ne yapacağına dair bir fikrim yok. Son dönemde yapılan dolara, faize dair küt diye bir şey oldu. Bu yapılan işlerin karşılığı ne? Ne, ne kadar sürede çıkacak ona bakmak lazım. Eğer 2023 öncesi olacaksa mayıs sonu haziran başı gibi olması gerekiyor. Bu ekonomik sistemden dolayı böyle bir öngörümüz var. Biz hazırız” dedi.
Toplantının soru ve cevap bölümünde Akşener şu açıklamalarda bulundu:
‘AKP’DEN KOPAN SEÇMENİ ALMAK LAZIM..’
“Siyaset farklı farklı alanların temsil edildiği bir yer olmalıdır ki herkese ulaşabilsin ve hizmet gidebilsin. Ben, bir şeyi fark ettim… 24 Haziran benim için önemli bir veri… Şimdi gidilen yolculukta muhalefet çok iyi gidiyor. Bu süreçte psikolojik paylaşımlar da oluyor. Mal elden gidiyor gibi bir telaş oluyor, buna gerek yok. İki belediye başkanımızı ortaya koyarak muhalif taraftar kitlesi oluşan bir sistem oluştu.
Birden fazla başarılı belediye başkanı da var da, anketlerde bu iki arkadaşımızı soruyorlar. Bu şekilde taraftar haline getirilmiş muhalif seçmen var. Bunun zararlı olduğunu ifade ediyorum. Biz kinci bir Tayyip Bey seçme amacıyla yola çıkmadık. 2017 benim şahidim. Ben neden çalıştım, bu sistemin ucube bir sistem olduğunu göstermek için.
Bizim Sayın Erdoğan’ın yerine başka bir Erdoğan seçme düşüncemiz yok. Tartışmanın kutuplaşma üzerinden gitmesinin çok yanlış olduğunu söylemek için ‘Ben Cumhurbaşkanı adayı değilim’ dedim. Belki iki yeni kurulan parti ile birlikte belki biz altı siyasi partinin bir araya geldiği bir Millet İttifakı olacağız. Cumhur İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının Sayın Bahçeli tarafından Sayın Erdoğan olduğunu biliyoruz. S
iz Sayın Erdoğan’ın ağzından ‘Adayım’ lafı duydunuz mu? Ben ‘Aday değilim’ dedim, amacımız birinci parti çıkmak. Başarırız, başaramayız; o seçmene ne kadar ulaşabileceğimize bağlı. AK Parti’den kopan bir seçmen var, elinde bavulu bakıyor. O seçmeni almak lazım.
Millet İttifakı’nın bir adayı olacak, bunda hemfikiriz. Ancak bu sürecin beş sene sürdürülmesi kavramına karşıyız..”
İz Gazete