KUZEYEGEHABER-İzmir Büyükşehir Belediyesi (İBB) aralık ayı olağan ikinci meclis oturumu İBB Başkanı Cumhuriyet Halk Partili (CHP) Tunç Soyer’in yönetiminde gerçekleşti.
Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi’nde yapılan toplantıda gündem İBB’nin iştiraki BAYSAN A.Ş’nin sermaye artışını içeren önerge oldu. Öte yandan toplantıda Başkan Soyer ve AKP Grubu arasında yaşanan tartışmalar tansiyonu yükseltti, CHP ve AKP meclis üyeleri arasında arbede yaşandı.
BAYSAN TARTIŞMASI..
Komisyonlardan oy çokluğu ile meclis gündemine gelen; İBB’nin iştiraki olan BAYSAN A.Ş.’nde 8 milyon 607 bin 748,37 TL ayni olarak, 58 milyon 74 bin 204,45-TL nakdi olmak üzere toplamda 66 milyon 405 bin 674,00 TL’lik sermaye artışı yapılması hakkındaki önerge tartışmalara neden oldu. AKP Grubu, önergeye eleştirilerde bulundu.
‘YATIRIM VE FAALİYET YAPILACAK..’
Eleştiriler üzerine söz alan Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı CHP Meclis Üyesi Bülent Sözüpek, “BAYSAN şirketimizde ‘Başka bir tarım mümkün’ vizyonumuz doğrultusunda süt fabrikası yapıyoruz. Bu süt fabrikasının faaliyete geçmesi için ayni ve nakdi sermaye artışı yapıyoruz. BAYSAN şirketimiz, 66 milyon 405 bin liralık sermaye artışı yapıyor, bunun bir kısmını ayni bir kısmını da nakdi sermaye olarak yapıyor. Belediyemizin iştiraki olduğu ayni sermayeye konu mülklerimiz var.
Bergama Meyve-Sebze Şoklama-Kurutma- Paketleme Tesisi arazimiz var. Günde 10 ton ürün işletme, üreticiden yılda 15 milyonluk ürün alımı gerçekleştirecek. Diğer biri tesisimiz Menemen Soğuk Hava Deposu, BAYSAN A.Ş’nin yapacağı revizyon ve bakımdan sonra bölge üreticilerine hizmet vermeye devam edecek.
Bir diğer tesis de İzmir Tarım Lisesi arazisi, 20 derslikli, 400 öğrenci kapasiteli ücretsiz yatılı bir okul. Bu okulumuzda bitkisel üretim, hayvan yetiştiriciliği ve sağlığı, gıda teknolojileri alanları olacak. Nakdi sermaye olarak eklediğimiz kısımda ise süt işletme fabrikası yatırım bedeli olarak kullanılacak. Günlük 75 ton içme sütü, 25 ton mandıra sütü olmak üzere yüzde 40 mali tasarruflu bir işlem yapılacak. Nakdi sermaye artırımı ayrıca et işletme tesisi için kullanılacak. Burada da 3 buçuk ton et işletme kapasitesi var” diye konuştu.
‘ÜRETİME DAYALI KALKINMA..’
CHP Meclis Üyesi Murat Aydın da şunları söyledi: “İzmir Büyükşehir Belediyesi ve yönetimi kamucu politikasını önemser. Partimizin temel olarak aldığı konu ranta değil, üretime dayalı kalkınmadır. Üretime dayalı kalkınmanın İzmir’deki yansıması tarım ve turizme dayalı olarak kalkınmadır. Türkiye’nin her yerindeki üretici bizim üreticimizdir.
Her yurttaş bizim yurttaşımızdır. Grand Plaza’nın Burdur’dan et alması bizim açımızdan böyle görülür. İBB, yaptığı faaliyetlerin tamamını ticaret, kar olarak görmez. O yüzden işin karlı olup olmadığına göre değil üreticinin ve tüketicinin yararına olup olmadığına göre değerlendirir.”
‘BÜYÜKŞEHİR ÜRETİCİYE SAHİP ÇIKACAK’
Eleştirilere nokta koyan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Tetrapark maliyeti çok yüksek, İzmirli sütünü izmirde paketleyemiyor. Balıkesir’de tetrapark fabrikasına gidiyor, orada paketleniyor. Çok ağır bir maliyet. BAYSAN tesisimizin bu avantajı var. İkincisi de kendi fiyatımızı belirleyerek, piyasa fiyatını regüle edeceğiz. Biz bunda rol oynayacağız. Atatürk’ün kurduğu kamu iktisadi teşebbüslerinde en çok bunu yapıyorlardı. Sonra bunlar özelleştirildi, kamunun belirleme gücü kalmadı.
Geçen sene Menderes’teki üreticiden salatalık aldık. Salatalığın fiyatı, belediyenin ödediği fiyattan daha düşük olamaz hale geldi. ‘Kamu menfaati nerede’ diye soruyorsunuz ya, işte burada. En önemli kamu menfaatlerinden biri fiyatın regüle edilmesidir. Sütün fiyatını İzmir’de belirler hale geleceğiz. İkincisi ‘marka, ihracat’ belediyenin işi mi? Küçük üreticinin büyük ölçekli üretici karşısında korunabilmesi için onun da ihracat yapabilir hale getirilmesi lazım. Büyükşehir var. Büyükşehir gücünü kullanacak, o üreticiye sahip çıkacak ve o üreticinin ürününü ihraç etmesini sağlayacak” açıklamalarında bulundu.
‘İZMİRLİYİ MEMNUN EDECEK MENFAAT..’
Başkan Soyer konuşmasını şöyle sürdürdü: “Niye mozerella diye tutturuyoruz? Uluslararası pazarda yer almak istiyoruz. Bizim hem piyasa fiyatını regüle ederek, hem küçük üreticinin satmasını mümkün kılarak yarartığımız kamu menfaati bütün İzmirliyi memnun edecek bir menfaattir. Üretici doğduğu yerde doyuyorsa, göçün önüne geçersiniz, ürün çeşitliliği artar, tüketici daha sağlıklı ve çeşitli ürüne ulaşabilir. Bir gün İZBETON’a dönüşürse gurur duyarız. En büyük şirketlerimizden biridir.
Bunlar kamucu politikalar. Bizler buna devam edeceğiz. Her projemiz çok başarılı olmayabilir ama niyeti anlamak gerekir. Vazgeçmeyeceğiz. Aracısız ürün sattırmaya çalışacağız. Halkın Bakkalı son iki ayda 12 milyonluk satış yaptı. Nasıl odu bu iş? İzmirliler alışveriş yapmaya başladı. Toplu iş sözleşmelerinde yemek kartı yerine halkın bakkalından alışveriş hakkı verelim dedik, bir taşla iki kuş oldu. Bunlar Türkiye’nin medarı iftiharı projeleridir. Büyükşehir Belediyesi kamu kaynaklarını en iyi kullanan belediyelerden biridir. İçiniz rahat olsun.”
‘HÜKÜMET NASIL YAPIYOR?..’
Toplantının gündem dışı konuşmalar bölümünde AKP Grubu’ndan gelen eleştiriler sonrasında söz alan CHP Grup Başkan Vekili Mustafa Özuslu,“Biz havaalanları, köprüler, hastaneler yapıyoruz bu yaptığımız icraatları eleştiriyorsunuz. İzmir’in verdiği verginin bir kısmını devlet size geri veriyor bu vergilerden icraat yapıyorsunuz’ deniliyor. Merkezi hükümet nasıl yapıyor? Vatandaştan aldığı vergilerle Zafer Havaalanı’nı, Uşak’ta kalan ve 8 yıl sonra İzmir’e gelecek olan hızlı treni ya da İstanbul Havaalanı’nı yapıyor.
Kadifekale’deki pazara bakarken bütüncül değil parçaya bakacaksın ama merkezi iktidarın yaptıklarına bakınca bütüncül bakalım diyeceksiniz, eyvallah. Samimiyet burada. Ben bütüncül bakacağım” ifadelerini kullandı. Özuslu ayrıca merkezi iktidar tarafından ülke genelinde yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirdiği projelerle devletin zarara uğratıldığını söyledi.
TANSİYON YÜKSELDİ!
Başkan Soyer’in Kütahya’daki Zafer Havalimanına ilişkin.verdiği örnek AKP Grubu’nu kızdırdı. Soyer, “Zafer Havalimanında, 2021’in ilk 8 ayı için garanti edilen yolcu sayısı 878 bin 488, gerçekleşen yolcu ilk 8 ay için 5 bin 725. Yanılma payı yüzde 99. Yüzde 99 hata yapan bir bürokratı kimse affetmez” dedi. Bunun üzerine AKP’li meclis üyeleri ayağa kalkarak Soyer’e yüksek sesle müdahale etmeye çalıştı. Başkan Soyer de, ‘terbiyenizi takının’ ifadelerini kullandı.
AKP Grup Sözcüsü Hakan Yıldız ile AKP Grup Başkan Vekili Özgür Hızal, oturdukları yerden Başkan Soyer’e, ‘terbiyesizlik yapan sizsiniz, bize terbiyesiz diyemezsiniz’ diyerek çıkıştı. Başkan Soyer ise, “Ben sizi müdahale etmeden dinledim, bir dakika susun. Ben sizi dakikalarca dinliyorum, siz benim konuşmamın üçüncü dakikasında oturduğunuz yerden konuşuyor, ayağa kalkıyorsunuz. Ben size terbiyesiz demedim terbiyenizini takının dedim” açıklamalarında bulundu. Ardından salonda tansiyon bir anda yükseldi, AKP Grup Sözcüsü Hakan Yıldız’ın bulunduğu masaya vurması dikkat çekti. AKP ve CHP meclis üyeleri arasında kısa süreli arbede yaşandı, gerginlik bir müddet devam etti.
DÜNYA BANKASI KREDİSİ GERGİNLİĞİ..
Ortamın sakinlemesi üzerine Başkan Soyer, AKP’li meclis üyelerinin sürekli eleştiri konusu yaptığı Dünya Bankası kredisi süreci konusunda detaylı bilgilendirme yaptı. Soyer, Dünya Bankası ile mutabakata vardıkları 332 milyon 250 bin dolarlık kredinin hükümetin onay vermemesinden dolayı İzmir’e gelmediğini belirtti. Bunun üzerine AKP’ Grup Sözcüsü Hakan Yıldız, Başkan Soyer’e yönelik ‘yalan konuşuyorsun’ çıkışında bulundu, Soyer ise ‘sen yalan konuşuyorsun’ dedi. Bu esnada meclis üyeleri arasında da karşılıklı atışmalar yaşandı, ortam yeniden gerildi. Gerginliğin devam etmesi üzerine Başkan Soyer oturumu sonlandırdı.
SÜRECİ DETAYLARIYLA ANLATTI..
Dünya Bankası kredisi sürecine ilişkin Soyer şunları söyledi: Pandemi öncesi Washington’a Dünya Bankası ile görüşmeye gittik. İzmir Kentsel Dönüşüm konusunda kredi açılacak kent olarak alınmamış, bu nedenle bizde başka bir başlık altında kredi alabilir miyiz diye görüştük ve pandemi olmasa Nisan ayında Dünya Bankası yetkilileri İzmir’e görüşmek için gelecekti. Pandemi nedeniyle bu gerçekleşmedi. Ancak sonrasında İzmir bir deprem yaşadı. Bu deprem sonrasında acil yapı başlığında bir kredi çıkarmış.
Dünya Bankası ve bizde dedik ki ‘Bundan yararlanabilir miyiz?’ Biz 250 milyon Dolarlık bir talepte bulunmuştuk… Bu konuda müzakereler başladı ve yaklaşık 3,5 ay sürdü. Burada Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Hazine Bakanlığı da bütün uzmanları ile katıldı. Kredinin bütün konuların mutabık kalındı 23 Şubat’ta. Biz de Cumhurbaşkanımıza İzmir ziyaretinde bu durumu aktardık. Bu rakam 250 milyon diye başlayıp 330 milyona çıktı, bunun için hazine onayı gerekiyor dedik.
Cumhurbaşkanımızda ‘Bunu görüşüp, döneceğiz’ dedi. 25 Şubat’ta bizde Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na bir yazı yazdık. Bugün 15 Aralık… 23 Şubat’ta bizim Cumhurbaşkanımıza arz ettiğimiz, 25 Şubat’ta yazılı olarak ilettiğimiz kredi… Bu kredi şimdi durduruldu ve başka şehirlerinde o 2 yıl önce müzakerelerin yapıldığı görüşmelerinde içine alacağı başka bir yere dönüştürüldü. İzmirli meclis üyeleri olarak neyi beklersiniz? Hepsi İzmir’e gelsin istersiniz.
Aylarca müzakerelerin yapıldığı 330 milyonluk kaynağın İzmir’e gelmesini istemez misiniz? Bizim depremzedeler için 25 Şubat’ta Dünya Bankası ile mutabık kaldığımız sadece hazinenin garanti vermesi ile İzmir’e kullandırılmasına karar aldığımız krediyi kullandıramadık. Bu millet kimin yalan konuştuğunu biliyor. Bu millete ben asla yalan söylemedim, her ne yaparsam İzmir için yapmaya devam edeceğim..”