İda’nın Çiğdemi, demiştim ona. Gezi yazılarını okuyunca, Zeytin Çiçeği ismini de yakıştırdım. Ayvalık’tan Çanakkale’ye kadar olan bölgenin ormanlarını, dağ sularını, uçurum köylerini ve bu köylerin insanını, geleneğini öylesine güzel anlatıyor ki, her satırında onunla dolaşır gibi oluyorsunuz bu coğrafyayı. Köy kadınlarının yaşamını, zeytin toplayıcılarının çekisini, dağın ve yerleşim yerlerinin insandan yana olan işletmelerini içtenlikle tanıtıyor bilmeyenlere.
Şöyle diyor İda’nın Çiğdemi, Zeytin Çiçeği:; “Efsanelerin, hikâyelerin, gelenek ve göreneklerin izini sürmek istiyorum. İsteğim bin pınarlı İda’nın özüne ermektir. Onun eteklerinde layığı ile yaşayabilmektir. Onun doğal ve kültürel mirasını, geleceğe aktarılmasını sağlamaktır. Hiçbir zaman da bu isteklerimin yerini maddiyata dayalı istekler almayacak. Her zaman doğada en doğal halimle var olacağım. Aksini gerçekleştirirsem hangi yüzle yürürüm Kazdağı’mda…”
Yüreğinin sıcaklığı düşüyor satır aralarına. Kimi zaman bir zeytin yaprağı, kimi zaman bir dağ gülü, kimi zaman coşkulu bir ırmak Çiğdem. Hepsinden önemlisi doğa sevdalısı bir kimlik. İnsanın doğayla var olabileceğinin bilincinde ve kimseleri kırmadan doğanın talanına karşı duruyor. Öneriler sunuyor. Bu sımsıcak gezi yazılarının okunması dileğiyle. Kutluyorum Zeytin Çiçeği’ni, İda’nın Çiğdem’ini.
BÜLENT GÜLDAL
Ülkemizin ‘Atatürk sevgisi ve devrimlerine bağlılığı’ tartışılamaz, ‘insani değer ve toplumsal duyarlılıkları’ güçlü, ‘özgüvenli, yetenekli, özgürlük ve doğa aşığı’ olan, ‘sanatsal, kültürel ve bilgi temelli gelişmeyi’ içselleştirmiş, ‘gençlerimizle’, gerçek ‘Cumhuriyet kadınlarımızla’ gurur duyuyoruz.
Bunlar arasında yer alan, ‘Kazdağ Çiğdemi’ olarak özel kimlik ve kişilik oluşturmuş olan değerimizin yaptıkları ve yazdıklarını çok önemsiyorum. Bir gün mutlaka ben de; ülkemizin “oksijen yoğunluğu, flora zenginliği, doğa güzelliği” özellikleri ile en ön sıralarda yer alan Kazdağı’nı ziyaret edeceğim.
Ben de önce insan anlayışı ile hizmet veren şarap evine, Etnografya Galerisi’ne uğramadan, 850 yaşındaki “Anıt Ağacı/ Platanus Orientalıs’u” görmeden, Tahtakuşlar’a veda etmeyeceğim… Bisikletim olmadığı halde, Altınkum’dan Kızılkeçili ve Zeytinli’ye gitmeyi deneyeceğim… Dereli Köyü’nde bir zeytin hasat gününde sürece katkıda bulunmayı hedef alacağım…
Ben de Kent kültürü dostluğunu aşılayan Ayev’in kapısından içeri gireceğim… 13 Nisan Caddesi’ndeki sanat ve hobi dükkâna uğrayacağım; atölyede, çocukların yaratıcılıklarını tetikleyen ahşap oyun grupları ile buluşacağım… Atölye Zilli gibi, el emeği ürünleri satın alabileceğiniz sanat duraklarından birinde kültür birikimime yeni katkılarda bulunacağım… Siz de, Kazdağları sevdalısı Çiğdem Çimen’in yaşamakta olduğu güzelliklerin kendinize rehber olmasını istiyorsanız, önce kitabını ve yazdıklarını okumanızı salık veririm. Başarılar, içten Sevgi ve Selamlarımla.
ALGAN HACALOĞLU..
ÇİĞDEM ÇİMEN NAM-I DİĞER KAZDAĞ ÇİĞDEMİ:
1987 yılında Erzurum’da doğdu. Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi İşletme Bölümü mezunudur. Aynı zamanda Açıköğretim Fakültesi Sosyoloji Bölümü 4. Sınıf öğrencisidir. Balıkesir’de yaşamaktadır. 2018 yılından itibaren Balıkesir24 Saat Haber Sitesi’nde köşe yazarlığı yapmaktadır. İlk eseri Merhaba Umuda Selam, 14 Şubat 2020 tarihinde yayınlandı. Yazıları ile çeşitli haber sitelerinde, gazete ve dergilerde yer almaya devam etmektedir.
Yazar, Edremit Körfezi başta olmak üzere bütün Kuzey Ege’yi kendine yaşam alanı olarak seçmiştir. Bölgenin doğal ve kültürel varlıklarına sahip çıkmayı ve bütün değerlerini tanıtmayı, korumayı ve olduğu gibi geleceğe aktarmayı kendine bir görev edinmiştir. Kazdağı’nın endemik bitki türlerinden biri olan Çiğdem’in adını taşımasından dolayı çok uzun zamandır kendisi Kazdağ Çiğdemi lakabı ile anılmaktadır.
Kendini Kazdağı’nda Babadağ ve Tozlu Yaylası mevkiinde yetişen Çiğdem Çiçeği ile özdeştiren yazar, bu anlamlı ve değerli lakap ile tanınmanın hakkını vermek adına değerli okurlarından aldığı destek ve güç sayesinde çalışmalarına, yazılarına ve gezilerine devam etmektedir..