KUZEYEGEHABER-Meclis genel kurulunda Türk Silahlı Kuvvetlerinin Mali’ye ve Orta Afrika’ya asker gönderme teskeresi üzerine söz alan İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Aytun Çıray tezkere konuşmasına geçmeden önce Anayasa’nın 90’ıncı maddesini işaret ederek, bu madde ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin egemenlik haklarından bir kısmını Avrupa Birliği’ne devrettiğini söyledi.
Birleşmiş Milletler misyonu çerçevesinde TSK’nın Mali’ye ve Orta Afrika’ya asker göndermesi konusundaki tezkereye olumlu oy vereceklerini ifade eden Çıray, Türk Silahlı Kuvvetlerinin ilgili misyon bağlamında Mali ve Orta Afrika Cumhuriyeti’nde bulunmasının hududunun, şümulünün, miktarının ve zamanının sadece Cumhurbaşkanı tarafından takdir ve tespit edilmesinin sorunlu olduğunu vurguladı.
“EN MUAZZAM SORUN TEK ADAM REJİMİ..”
Ülkenin cumhuriyet tarihi boyunca karşı karşıya kaldığı en muazzam sorunun tek adam rejimi olduğunu belirten Çıray, “Mutlak güçler birliği sorunu o kadar büyük, o kadar derin, o kadar şiddetlidir ki önümüzdeki kışı milletimiz için şimdiden tam bir kâbusa dönüştürmüştür. İnsanlarımız, bu kışı nasıl atlatacağını, âdeta nasıl ayakta ve hayatta kalabileceğini kara kara düşünmeye başlamış, derin bir umutsuzluk ve çaresizlik psikolojisi içinde sürüklenmenin eşiğine gelmişlerdir” eleştirisinde bulundu.
“AKŞENER’İN GEZİLERİ UMUT OLDU..”
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in il gezilerinin, insanların üzücü ruh halini ortaya koyduğunu ifade eden Çıray, ziyaretleri daha da anlamlı ve önemli kılan iki noktadan birinin, Millet İttifakı’nın mevcut ve muhtemel tüm paydaşlarının halkla bir araya gelerek, tek adam yönetiminin karamsarlık ikliminden çıkarttığını dayanışma ruhunu, umut ve iktidara karşı tüm insanları birleştirecek bir vicdan kardeşliğini, direnişini ateşlediğini söyledi.
İkinci noktanın ise insanların gelecek odaklı bir millet olma sinyali verdiğini, Akşener’in iktidarın pahalılık ve pandemi sürecinden büyük zararlar gören insanlarla buluşması, dertlerini samimiyetle dinlemesinin, gittikçe artan etkisinin ortaya çıkmaya başladığını söyledi.
“MİLLET BASKI KORKUSUNU AŞTI..
İnsanların dikkatini rejim ve onun derinleştirdiği ekonomik, sosyal buhrana çevirdiğini kaydeden Çıray, Erdoğan’da vücut bulan tek adam rejiminde yargının yok olduğunu, Suriyeli, Afganlı gibi milyonlarca mülteci göçmen yüzünden ülkenin fakirleştiğini, milletin S-400’ler üzerinden Putin’le, Patriotlar vasıtasıyla Biden’la, utanç verici dost kabul edilme teşebbüslerini yerin dibine geçmiş gibi izlediğini söyledi.
Milletin her türlü manipülasyonu göze alarak rejimden duyulan korkuyu birleşerek aşmayı öğrendiğini ifade eden Çıray, SADAT gibi karanlık, paramiliter aparatların provokasyonlarına ve tedhiş eylemlerine karşı soğukkanlılıkla fırsat vermeme bilincinde olduğuna dikkat çekerek, “Millet doların 9,32 lira olmasıyla Merkez Bankası bağımsızlığının çiğnenmesi arasındaki ilişkiyi artık fark etmiştir. Yeni köprülerin ve otoyolların dövize endekslenmiş geçiş garantilerini karşılamak için iktidarın onları rızkından ettiklerini, pahalılık nedeniyle artan gıda giderlerini düşürmek için üniversitelilere yaptıkları “Porsiyonu küçült.” veya “Öğün atlat.” tavsiyelerindeki nobran vicdansızlık arasındaki çelişkinin milletimiz farkındadır” diye konuştu.
“AKP TOPLUMU BİLEREK YOKSULLAŞTIRDI..”
İktidarın bilinçli olarak izlediği ekonomik politikaları yüzünden ekonomik açıdan tabir edilen orta sınıfın büyük bir erime sürecine girdiğini, üretimin geri plana itilerek işsizliğin, dramatik olarak arttığını ve bütün bunlar milleti yoksullaştırma stratejisinin bir parçası olduğunu belirten Çıray, dövize endeksli geçiş garantili köprü, otoyol ve tünellerin saray tercihli müteahhitlere muazzam bir servet transferine dönüştüğünü kaydetti.
“DEVLETİMİZİ AYAĞA KALDIRMAYA KARARLIYIZ..
İYİ Parti iktidarında vatandaşın bugüne kadar elde ettiği inanç ve kültürel haklardan bir adım geri götürülmeyeceğini, insan haklarına, inançlara saygılı, kültürel özgürlüklerin yaşandığı, büyük demokrasisi olan Türkiye hayal ettiklerini söyleyen Çıray şöyle konuştu: Biz milletimizi hem refah hem de özgürlükler açısından yoksullaştıran bir iktidara karşı, hukukun üstünlüğüne ve mutlak kuvvetler ayrılığına dayalı, anayasal bir cumhuriyet ve demokrasi olarak Türkiye Cumhuriyeti devletini ayağa kaldırmaya kararlı ve azimliyiz.
Biz, milletçe idrak etmeliyiz ki demokrasi yoksa, özgürlüklerimiz elimizden alınmışsa ne kimliklerimizin ne inançlarımızın ne fikir ayrılıklarımızın hiçbir önemi yoktur..”