KUZEYEGEHABER-Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İzmir programının ikinci gününe; Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı’nın (TÜLOV) Tarihi Havagazı Fabrikası’nda gerçekleştirdiği çalıştay ile başladı.
TÜLOV’un ‘Apaydınlık bir gelecek: Yeni Bir Siyaset, Toplum ve Emek Yüzyılı, Fütürizm’ başlığı altında gerçekleştirdiği çalıştayda CHP Lideri Kılıçdaroğlu’nun yanı sıra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ve TÜLOV Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Demir de konuşmacı olarak yer aldı.
Çalıştaya, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) CHP Grup Başkan Vekili Özgür Özel, TBMM İYİ Parti Grup Başkan Vekili Müsavat Dervişoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcıları, Parti Meclisi Üyeleri ve İzmir Milletvekilleri, CHP İzmir İl Başkanı Deniz Yücel, İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar, CHP’li ilçe belediye başkanları, ilçe başkanları, belediye meclis üyeleri, TÜLOV yöneticileri ve üyeleri, siyasi partilerin ve sivil toplum kuruluşlarını temsilcileri katıldı.
CHP Lideri Kemal Kılıçdaorğlu’nun, çalıştayda yaptığı konuşmada öne çıkan açıklamaları şöyle:
‘SİYASETÇİLER, BİLİM İNSANLARINDAN YARARLANMALI..’
Keşke bütün siyasi partilerin temsilcileri burada olsaydı. Siyasetçiler bir gelecek vizyonu çizeceklerse fütüristlerden, bilim insanlarından yararlanmalı. Bizim siyasetin en eksik yönü belki de bu. Zaman zaman arkadaşlarımı söylerim; beni bilim insanları, fütüristlerle buluşturun. Kendi dünyamızı zenginleştirelim ki toplumun dünyasını zenginleştirelim.
‘ÜNİVERSİTE BİLGİ ÜRETMEZSE SAĞLIKLI BÜYÜME ŞANSIMIZ YOK..’
İnsanoğlu tekerleği 1 milyon yılda keşfediliyor, öyle diyorlar. Şu an 21’inci yüzyıldayız, her saniyede 1’den fazla buluş var. Kendi ülkemizde yüksek yetenek inşasını sağlayamazsak kaybederiz. Yüksek yetenek inşasının özü şu; bir ülkenin nüfusunun ortalama yüzde 2’si zeki insanlardan oluşuyor. Bu insanlar toplumu sürükleyen yeni buluşlara imza atan insanlar. Bunların korunması ve sorunlarının çözülmesi, yeni olanaklar sağlanması lazım.
İngiltere’de buharla çalışan motorun keşfi, yüksek yetenek inşası olan bir ülkenin keşfidir. Yüksek yetenek inşası konusunda en büyük çabayı gösteren ülke ABD. Dünyanın her tarafından en nitelikli insanları ülkesinde topluyor. Bizim siyasetçiler acaba bunun ne kadar farkında? Gençlerimiz kendi alanlarıyla ilgili sağlıklı bir çalışma ortamı bulamadıkları için umudu dışarıda arıyor. Yüksek yetenek inşası olan gençlerimizin geleceklerini dışarıda araması en büyük ayıbımız!
Biz, 1921’de, 1925’te, daha sonraki yıllarda uçak yapan, ihraç eden bir ülke olduk, üniversitelerimiz bilim üretmeye başladı. Ama 12 Eylül, 15 Temmuz sonrasında pek çok bilim insanı üniversitenin KHK’larla bilim dışında bırakılması Türkiye açsısından ciddi bir kayıp. Üniversite bilgi üretemezse sağlıklı büyüme şansınız yoktur.
Teknolojiyi izleyebiliyor muyuz? Üniversiteler gerçek anlamda üniversite mi? Bunu en başta sorgulaması gereken siyaset kurumu ve bilinçli sivil toplum örgütleridir. Üniversite bilgi üretecek ama sonuçta elimizde kıt kaynak var, bunun çok iyi planlanması lazım. Planlamayı yapacak olanlar da yetenekli bilgili kişilerdir, geleceği görecek, kıt kaynakların en verimli şekilde nerelere harcanması gerektiğine karar verecek. Geldiğimiz nokta açısından içinde bulunduğumuz dramatik noktayı bilginize sunmak için söyledim.
NAZIM’IN ŞİİRİYLE SESLENDİ..
Nazım Hikmet’in bir şiiri vardı; ‘Bugün Pazar, bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün benden uzak ve mavi olduğunu gördüm. Bu kadar geniş olduğuna şaşarak kımıldamadan durdum’ diyor. Çocuklarımızın merak duygusunu büyütemezsek, daha nitelikli sorular sormasını sağlayamazsak, yüksek yetenek inşasını sağlayamayız. Eğitimcilere ve üniversitelere o yüzden çok ihtiyacımız var.”
‘UYUMU TESİS ETMEK ZORUNDAYIZ..’
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise şöyle konuştu: Son iki yılda yaşadıklarımız, insanlığın ve gezegenimizin geleceği açısından kritik bir eşiğe ulaştığımızı gösteriyor. Tüm dünyayı etkileyen Koronavirüs salgını, iklim krizinin getirdiği seller, yangınlar ve birer toplumsal afete dönüşen hak ihlalleri, yaşam kültürümüzü değiştirmemiz gerektiğini gözler önüne seriyor.
İnsanlığın yaşadığı sorunlar sınır ve coğrafya tanımadan tüm dünyayı etkisi altına alıyor. Bu sorunlarla başa çıkmak için birbirinden kopuk geçici çözümlerin fayda etmediğini son 1,5 yılda hep birlikte yaşadık. Bu durumu tersine çevirmek için tek bir geçerli dayanağımız var: Birlik ve beraberliğimiz. Geleceği ancak geçmişin sağlam temelleri üzerinde inşa edebiliriz. Geçen haftalarda İzmir’de ev sahipliği yaptığımız Dünya Belediyeler Birliği Kültür Zirvesi’nde bu ilkenin önemi defalarca vurgulandı.
Kültür Zirvesi’nde dünyanın ihtiyaç duyduğu kültürel dönüşüm, yeni bir kavram olarak ortaya kondu: Döngüsel kültür. Zirvenin sonucunda yayınlanan İzmir Deklarasyonu, bu kavram için dört alt başlık tarif ediyor: Doğayla, birbirimizle, geçmişimizle ve değişimle uyum. İklim krizinin ele alınmasında teknolojik çözümler kadar, belki de daha fazla, adına “döngüsel kültür” dediğimiz bu çok katmanlı değerler manzumesine ihtiyaç var.
Bu kavram sadece sanatın değil; bilimin, siyasetin ve ekonominin de bir kültürel temele ihtiyaç duyduğunu işaret ediyor. İzmir’deki temel hedefimiz şehrin refahını büyütmek ve bu refahın adil paylaşımını sağlamak. Bunun için ekoloji ve ekonomi arasında bir düşman ilişkisi yerine, birbirini besleyen bir uyum tesis etmek zorundayız.
Burada, kadim kültürümüz kadar, değişimin gücü de önem taşıyor. İzmirli düşünür Herakleitos’un, değerli bir sözü var: Değişmeyen tek şey değişimdir. Bu söz, yaşamın özünde değişim olduğunu tarif ediyor. Böylelikle, kültürlerin zaman içinde dogmalara, tahakküme ve ideolojilere dönüşmesine neden olabilecek tüm ihtimalleri dışarıda bırakıyor.
Geleceği tarif ederken, değişimle uyuma özel önem atfetmemizin nedeni tam olarak bu. Yaşamın, genç ruhların yaratıcılığı ve doğanın sonsuz ilham kaynaklarından beslenmesine imkân tanımak. Böylelikle özünde doğayla uyum ve adalet olan bir İzmir’i, Türkiye’yi ve dünyayı gençlerle birlikte tasarlamak.”
‘APAYDINLIK BİR GELECEĞİ BUGÜNDEN PLANLAMALIYIZ..’
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan TÜLOV Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin Demir, şunları söyledi: “Şunu sorgulamamız lazım; nasıl bir gelecek bekliyoruz. Bir gün TÜLOV ekibi olarak Sayın Genel Başkanımızı ziyarete gittiğimizde sohbet sırasında böyle bir cümle geçti. Gelecek ne olacak? Siyaset, toplum, STK’lar, ekonomi ne olacak? Bunlar çok önemli şeyler.
Bunun üzerine biz çalışmaya başladık. Apaydınlık bir gelecek, yeni bir toplum, yeni bir emek ve iş dünyası, yeni bir siyaset. Bunu her alana taşıyabiliriz. Mesela, 50 sene sonra İzmir ne olacak? İşte bunların tanımlamasını, planlamasını şimdiden yapmak lazım. Bizler yapmazsak emperyalist güçler yapar, biz de onların bir seyircisi oluruz.
Bundan kurtulmak için apaydınlık bir geleceği bugünden düşünmeli, planlamalıyız. TÜLOV’un amacı; Türkiye’nin değerlerini, insan değerini, turizm değerini, doğa değerlerini, dünyadaki önemli değerlerini içte ve dışta tanıtmak. Bilimsel araştırmalar yapmak. Demokrasi ve laikliği tüm ülkemize yerleştirmek.
En büyük hedeflerimiz bunlar. Cumhuriyetin kazanımları ve topluma katmış olduğu değerlerin, bilimin ışığında bir taşıyıcısı olmak için yola çıktık. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum.”
Öte yandan Kemal Kılıçdaroğlu çalıştayın ardından Bayraklı’ya geçerek proje mağduru depremzedeler ile bir araya gelecek..
İz Gazete-Gizem Taban