Çarşı, pazar, market, manav, köylü pazarı, lokanta, kafe, restaurant, bakkal-çakkal, aklınıza ne geliyorsa cayır-cayır yanıyor!, fiyatları kastediyorum canım.
Dün, Aliağa Belediyesi Kapalı Pazaryerinde bir süre dolaştım, bütün tezgahlara uğradım, face üzerinden yaptığım canlı yayında hem fiyatları görüntüledim, hem de vatandaşa mikrofonu uzatıp, nasıl, hayatınızdan memnun musunuz mealinde etiketlerde yazan rakamları sordum.
Bizim ahalini bilirsiniz, önce gelinlik kız gibi kendini naza çeker, sonra ilahi bir şeyler olmuşçasına adeta beşinci vitese takaraktan bülbül gibi şakımaya başlar. Yine öyle oldu netekim. Bir kaçı, maskeli sıfatlarının açıkta kalan bölümünden görebildiğim kadarıyla önce gözüne far tutulmuş davşan gibi ürktükten sonra, yandık, bittik, açız diyerekten içinde bulundukları durumu en veciz kabilinden ifade etti.
Peki bu günlere nasıl gelindi?, birazda oraya girelim, müsadenizle.. Yaklaşık 2 senedir Pandemi süreci diye daha önce hiç yaşamadığımız son derece acayip ve tüm toplumsal dinamikleri sarsan hatta parça-pinçik eden bir süreçten geçiyoruz. Tabiri caizse, Türk Milleti Kurtuluş savaşı yıllarından beri böyle günler yaşamadı, bundan sonrada yaşamaz gibi görünüyor, daha doğrusu, inşallah böylesini yaşamayız diye dua ediyor ahali olaraktan, bolcana.
İzleyenler bilir, market-manav girip-çıkmışlığımız ortalamanın hayli üzerindedir. Bunların bir kısmı gazetecilikten kaynaklanan görev bilincinden ötürü, bir kısmı ise, merak saiki ile hasıl olmakta. Etiket mevzuu, milli-manevi bir gündem haline gelmiş ve pek çok meseli ardında bırakarak problemler cetvelinin başköşesine yerleşmiştir.
Eskiden, yani şöyle söyleyeyim, 1-2 yıl kadar önce marketlere girdiğinizde temsil misal 10.90 tl olan 3 kiloluk yoğurdun epey uzun bir süre aynı fiyat etiketine sahip olduğunu görürdünüz. Yine aynı şekilde, peynirin, sütün, yumurtanın, bakliyatın fiyatları da çok-çok 5-6 ayda bir şöyle kuruşlar mertebesinde değiştiğinden, hani neredeyse hiç kimsenin dikkatini celp etmezdi.
Oysa son aylarda hiç abartısız söylüyorum, neredeyse her hafta, hatta bazen hafta da iki kez yukarı yönde hareketlenir oldu. Bizim vatandaş, Kuzuların Sessizliği filmine ilham kaynağı olduğu için hiç tepki vermeden sürekli değişen fiyat etiketlerini Keops Sfenksi gibi hareketsiz, sessiz ve tepkisiz izlemeye devam etmekte.
E, hal böyle oldukça da, on yüz, bin, milyon şubeli market zincirleri ve sözde onlarla rekabet eden diğer zincirler whatsapp grupları kurup el altından fiyatları ortaköy misali belirlemekte sakınca görmemekteler. Halbuki yaptıkları ticari yasalara göre, Kartel ve Tröst’leşmek olup, batımızdaki ülkelerde bunları yapmış olsalar, bırakın ticari faaliyete devam etmeyi, kıçlarındaki dona kadar kaybedip bir kaç on yıllarını da kodeslerde geçirmeyi garantilemiş olurlar.
Bize gelince bakan ama görmeyen bakanlarımız, zaman-zaman dostlar alışverişte görsün hesabı, ulan getirmeyin beni şimdi oraya kabilinden höykürmekte, lakin paso gürleyip bir damla dahi yağamayan hava durumlarından bir cırtım bile öteye gidememektedirler.
Kimsecikler kendilerini ciddiye almadıklarından, aziz milletimiz sürekli düdüklenmekte, haklarını ahirete bırakmakta, bir-iki bedduadan öteye bir eylem ortaya koyamamaktadır.
TÜİK adlı istatistik kurumu ise çarşı-pazar fiyatları ve işsizlik gibi rakamları Alamanya’dan iyi durumda göstermekte, futbol takımı tutar gibi parti tutan bir kısım vatandaş ise, Alamanya bizi kıskanıyor diye sevinip, asla üzerinden geçemeyeceği, yol ve köprülere maniler düzüp var mı bizden iyisi diyerekten tebabet ilmini şaşkınlık ve çaresizlik içinde bırakan semptomlar göstermekte.
Devran dönmekte, zengin daha da semirmekte, vatandaş ise kutsal kitabında ne yazdığını bilmediğinden her gördüğü sakallıyı evliya zannetmekte ve ne gariptir ki, kendisini bu durumlara karşı uyaranları, ikaz edenleri ise dinsiz, imansız diye yaftalamakta hiç bir beis görmemekte.
Yani onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine demekten başka yapacak hiç bir şey olmadığını, iş bu mecburiyetler nedeniyle en acı ve en çaresiz bir şekilde süreci yaşayıp göreceğiz.
Toplumlar layık oldukları şekilde yönetilirler vecizesinin ne anlama geldiğini bir an bile düşünenlerin sayısının artmasını dileyerek umudumuzu canlı tutmaya çalışacağız, zira yapacak başka da bir şeycik yok…
1 yorum
düzen gibi insanlarda yozlaşmaya başladi erdinç kardeşim …..ne yazık ki…