KUZEYEGEHABER-Bursa Su Kollektifi Marmara Denizinde yaşanan Müsilaj(Deniz Salyası) problemine yönelik olarak Bursa Valiliği önünde basın açıklamasında bulundu. Marmara Denizinin yıllar içinde dev bir fosseptik çukuruna dönüştüğü belirtilip, “Marmara ölüyor, önlem alın” çağrısının yapıldığı açıklama metni şöyle;
“Doğayı ve yaşamı öncelik olmaktan çıkarıp her alanda sermayenin sınırsızca büyütülmesi uğruna doğa talanına fırsat veren neoliberal kapitalist politikalar 80’li yıllardan itibaren Marmara Denizi’nin evsel, tarımsal ve sanayi atıklarının serbestçe salınımı ile bir foseptik çukuruna dönüşmesine neden olmuştur.
Deniz yüzeyinde 4 aydır yoğun olarak görülen müsilaj bu katliamın, aşırı kirliliğin doğa tarafından suratımıza vurulan görüntüsüdür. Yıllardır bilim insanlarının, araştırmacıların ısrarlı uyarılarına rağmen yetkililerce inkar edilen bu kirlilik nihayet bir aydır yetkililerce de kabul edilmiş, işlenen suçlar itiraf edilmiş ve oluşturulan eylem planı ile Marmara denizinin koruma bölgesi ilan edileceğinden söz edilmiştir.
Müsilajın çok büyük bir hız ile yayılıp Karadeniz ve Ege’de de görülür hale gelmesine rağmen eylem planında oluşturulan bazı çözüm söylemleri ucu açık süreçler olarak bırakılmış hiçbir acil önlem hayata geçirilmemiştir. Geçen zaman süresinde yetkililerce gerçekleştirilen tek icraat denizin üzerinden bir miktar müsilajı temizleyip halkın gözünde bir temizlik gerçekleşti algısı yaratmaya çalışmaktan öteye gidememiştir.
Marmara Ölüyor, Tedbirleri Alın..
Oysa yurttaşlar olarak bizler,
-Müsilajın kirliliğin kendisi değil, kirliliğin yarattığı sonuçlardan biri olduğunu, müsilaj yok olsa dahi kirliliğin devam edeceğini biliyoruz,
-Kirliliğin sadece yüzeyde değil asıl önemli kısmının denizin 1170 mt derinliğine kadar inmiş olduğunu, çok düşük seviyelere inmiş olan oksijen miktarının tüm deniz canlılarının yaşamını yok ettiğini, artık Marmara’nın 124 çeşit ekonomik öneme sahip balık türünün tamamen yok edildiğini, mercanların, deniz süngerlerinin, kum midyelerinin kısacası tüm deniz canlılarının katledildiğini biliyoruz,
-Halen Marmara’ya akan içlerinde hiçbir canlının yaşayamadığı kadar kirli olan akarsularımızın endüstriyel evsel, tarımsal atık sular ile üstelik giderek artan bir kirlilikle denize taşınmaya devam etmelerine göz yumulduğunu biliyoruz,
-Atık su arıtma tesislerinin gerektiği şekilde çalıştırılmadığını, denetlenmediğini üstelik deniz kıyısındaki arıtma tesislerinin pisliklerini derin deniz deşarjı ile denize akıtmaya devam ettiklerini biliyoruz,
-Göstermelik olarak bir kaç tesise ceza kesilmesinden öte kaçak kirletici tesislerle ilgili ciddi yaptırımların uygulanmadığını biliyoruz,
Yurttaşlar olarak bizler yetkililere soruyoruz,
-Mevcut Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği ve Kentsel Atık su Arıtım Yönetmeliği atık suların kolektörlerle toplandıktan sonra arıtılmadan derin deniz deşarjına ve akarsulara verilmesine izin vermektedir, atık suların arıtılmadan denizlere ve akarsulara deşarjını yasaklayan değişiklikleri ilgili yönetmeliklerde ne zaman yapacaksınız? Ayrıca derin deniz deşarjına izin veren Atık Su Arıtma Tesisleri Teknik Usuller Tebliği’ni ve Derin Deniz Deşarj Tesisi Onay Genelgesi’ni ne zaman iptal edeceksiniz? Sularımızın yasal olarak kirletilmesine göz yumma süreci daha ne kadar devam edecek?
Sermayenin İştahı, Marmara’yı Tüketti..
Ölen bir Marmara ve tehlikede olan bir Karadeniz varken uzmanların tüm uyarılarına kulak tıkayarak Kanal İstanbul projesinde ısrar etmenin sebeplerini merak ediyoruz. Geri döndürülemez zararlar verecek Kanal İstanbul projesinin durdurulmasını ve kaynakların arıtma tesislerinin dönüşümü için kullanılmasını talep ediyoruz.
Doğanın ve sularımızın, sanayinin, tarımın, evsel kirli suların alıcı ortamı olmadığı bilimsel gerçeğini kabul ederek bu katliamın durdurulması yolunda acil tedbirler alınmasını ve bu tedbirlerin hayata geçmesini sağlayacak acil yasal düzenlemelerin yapılmasını tüm yetkililerden talep ediyoruz.
Kanalı Durdurun, Marmara Yaşasın..”