KUZEYEGEHABER-İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in “Başka Bir Tarım Mümkün” vizyonu doğrultusunda arıcılığa yönelik destekler sürerken, gıda güvenliği ve biyolojik çeşitliliğin önemine dair farkındalık çalışmaları da arttırılıyor.
İklim krizi, endüstriyel tarım ve kentleşme nedeniyle hızla azalan arı popülasyonuna karşı 2020 yılında Tahtalı Havzası’nda yeni bir arıcılık modeli ortaya koymak üzere çalışma başlatan Büyükşehir, 20 Mayıs Dünya Arı Günü nedeniyle de Buca Işılay Saygın Meydanı’nda “Arılar Olmazsa!” etkinliği düzenledi.
Etkinlikte İZELMAN Anaokulları’ndan gelen çocuklara arıların doğa ve tarım için önemi anlatılırken, kovan başında arı gözlemi de yapıldı. Köy-Koop İzmir Birlik Başkanı Neptün Soyer, İzmir Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Ertuğrul Tugay, Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanı Şevket Meriç’in de katıldığı etkinlikte arı kostümü giymiş çocuklar resim yaptı, şiir okudu ve şarkı söyledi.
Başkan Tunç Soyer’in halka sağlıklı, ucuz ve güvenilir gıda ulaştırmak açtığı Halkın Bakkalı marketlerinin Buca’daki şubesinde ise arı ürünlerinin olduğu raflar kapatılarak, arıların yok olması halinde yaşanacak gıda krizine dikkat çekildi.
“Böyle giderse bal arılarını tümüyle kaybedeceğiz”
Çevre ve Arı Koruma Derneği Başkanı Şamil Tuncay Beştoy, Dünya Arı Günü’nün önemine değinerek “Arılar olmasaydı pazar ve marketlerden satın aldığımız ürünlerin önemli bir kısmına ulaşamazdık. Bugün bu etkinlikle bunu anlatmak istedik. Halkın Bakkalı’nda arı ile ilgili ürünlerin, balların, reçellerin, kurutulmuş meyvelerin bulunduğu raflar kapatılarak bu farkındalığı oluşturmak istedik. Çünkü hemen yanımızda da Büyükşehir’in açtığı yerel üretici pazarı var.
Oradaki ürünleri de hesaba katarsak yiyecek tüketimimizin ortalama yüzde 60-70’i arılar sayesinde oluyor. Bir de pamuk gibi endüstriyel ürünleri eklersek tablo ortaya çıkar. Arılar olmasaydı hiçbiri olmazdı. Günümüzde iklim krizi başta olmak üzere endüstriyel tarım uygulamaları ve kentleşme sonucu başta bal arıları olmak üzere dünyadaki arı ve böcek popülasyonunu kaybediyoruz.
Bu çok ciddi bir risk. Ancak buna yönelik bir farkındalık henüz yeterince yok. Oysa aşağıdan gelen bir tepkinin yükselmesi lazım. Çünkü endüstriyel tarım ve iklim krizi bu şekilde devam ederse biyoçeşitlilik kaybı sonucunda tozlayıcı böcekleri, bal arılarını tümüyle kaybedeceğiz” dedi.
“Yediğimiz gıdaların üçte biri arı tozlaşmasına ihtiyaç duyuyor”
İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı’nda görevli ziraat yüksek mühendisi Gözde Duran ise “Bal arıları hem ürettikleri bal, propolis gibi sağlığa faydalı arı ürünleriyle hem de tozlaşma etkisiyle tarımsal üretime verdiği destekle çok önemli. Eğer dünyada bal arıları olmasaydı yediğimiz sebze ve meyvelerin birçoğu olmayacaktı.
Bir elma ağacından 50 kilo meyve alınıyorsa bu arı sayesinde oluyor. Arı olmasa bir elma ağacından sadece 20 kilo elma alınacaktı. Yediğimiz gıdaların üçte biri arı tozlaşmasına ihtiyaç duyuyor” şeklinde konuştu.
Yeni bir arıcılık modeli ortaya konulacak..
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, arıcılara yönelik malzeme desteğini sürdürürken 2020 yılında Çevre ve Arı Koruma Derneği ve Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü ile işbirliği protokolü imzalayarak Menderes Tahtalı Havzası’nda arıcılık faaliyetlere yönelik flora oluşturmak ve bölgenin ekosistemine uygun bir arıcılık modeli ortaya koymak üzere kapsamlı bir çalışma da başlattı. Şamil Tuncay Beştoy bu çalışmanın önemine değinerek “Tahtalı Havzası’nda bir model çalışması yapıyoruz. Birinci yıl gözlem, ikinci yıl uygulama, üçüncü yıl ise model oluşturma aşaması olacak.
İklim krizi, mevcut kentleşme ve biyolojik çeşitlilik kaybı koşullarına bağlı olarak nasıl bir arıcılık modeli oluşturabiliriz, bunu araştıracağız. O bölgeyi ve kovanları laboratuvar gibi kullanarak geçimlik arı ve arıcılık ürünleri üretilebilecek bir model çıkartmak istiyoruz. Şu anki egemen arıcılık sistemi taşımacı endüstriyel arıcılık sistemine dayanıyor. Türkiye’deki kovanların üçte ikisi her sene uzun mesafeler kat ederek değişik coğrafyalara gidiyor.
İklim krizi ve öngörülemezlik arıcıyı bu taşıma süresi içinde çaresiz bırakıyor. Örneğin daha önce koşullarını bildiği bölge bu sene ya yağmur alıyor ya almıyor. Taşımacı arıcılık bu koşullarda gittikçe riskli hale geldi. İklim krizine adapte olacak bir sistem önermek açısından yerel bölgesel taşımacılığı içeren, yerel rotalar üzerinde çalışan, arının doğasıyla uyumlu bir sistem önerebilirsek arıcılığı sürdürülebilir kılabiliriz” dedi.
Bal ormanı oluşturuldu..
İzmir Büyükşehir Belediyesi 2019 yılında da Tahtalı Barajı çevresinde yaşayan üreticilere gelir kaynağı yaratmak için İZSU ağaçlandırma sahası içindeki 72 dekar bölümü “bal ormanına” dönüştürmüştü. Ormana arıların bal verimini yükselten akasya, defne, dağ çileği, kekik, iğde ağacı, arı otu, böğürtlen, çam, keçiboynuzu, fıstık çamı, mimoza, ılgın ve lavanta olmak üzere 53 bin bitki dikildi.
Büyükşehir, arıcılığı desteklemek için bugüne dek 13 bin 454 adet kovan hibe etti. Özellikle de kadın girişimciliğinin desteklenmesinin hedeflendiği proje ile bin 260 kadın üretici bal üretimine katıldı, üreticilere 11 kalemden oluşan (kıyafet, şerbetlik, el demiri, körük, fırça) üretim seti hediye edildi.
Üreticilere hibe edilen arı, kovan, petek gibi proje ihtiyaçlarının tamamı bal üreticilerinden oluşan İzmir Arı Yetiştiricileri Birliği’nden sağlandı. Kemalpaşa’da ise “Bal Paketleme ve İşleme Tesisi” kuruldu..