Ana sayfa » Siyaset » “3 VAN GÖLÜ KADAR SULAK ALANI KAYBETTİK..”

“3 VAN GÖLÜ KADAR SULAK ALANI KAYBETTİK..”

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

KUZEYEGEHABER-Meclis Küresel İklim Değişikliği Araştırma Komisyonu’nda konuşan CHP İzmir Milletvekili Murat Bakan, su havzaları arası su transferinin çok konuşulduğunu anımsatarak, “Konya kapalı havzasının su kıtlığı oluşunca, su bitince bir yerlerden su getirilmesi öneriliyor ancak biz, bunun bir çözüm olduğunu düşünmüyoruz. Başka sosyal ve çevresel sorunlara sebep olduğunu düşünüyoruz” dedi.

“HAVZALAR ARASI SU TRANSFERİ ARAŞTIRILMALI..”

Her havzanın su sorununun kendi içinde çözülmesi gerektiği görüşünü savunan Bakan, dönemin Çevre Bakanı olan Komisyon Başkanı Veysel Eroğlu’nun da katkı verdiği Mavi Tünel olarak adlandırılan Doğu Akdeniz havzasından, Konya kapalı havzasının sulanması projesini anımsattı.

Bu tür havzalar arası su transferinin sosyal ve çevresel etkilerinin kısa, orta, uzun vadede araştırılması gerektiğini ve bununla ilgili bir araştırmanın da olduğunu belirterek, “Bu projeler nehir akışlarında değişikliğe neden olarak tuzlanmaya neden olabilir mi? Kıyı erozyonuna ve istilacı türlerin transferine de neden olabilir mi?

Tehlike altındaki sucul canlılara ve korunan alanlara başkaca, bizim bilmediğimiz ekolojik maliyetleri olur mu? Siz söylediniz bu deltalarla ilgili. Yani bu çözüm, evet, bir noktada, işte, Beyşehir Gölü’nü dedik, sanırım belki kurtardı şimdilik ama suyu aldığımız yerden dikey ekosistemi tamamen tahrip etmiyor mu?” diye sordu.

İKLİME UYGUN YERLİ TOHUMLAR GELİŞTİRİLMELİ..

Tarım ve Orman Bakanlığının yaptığı sunumda, Konya kapalı havzasında “Pancarın şeker oranı yüksek.” Denilerek stratejik ürün olarak pancar yetiştirilmesinin düşünüldüğünü anımsatan CHP’li Bakan, komisyona bilgi vermek için gelen bilim insanlarına, “Bununla ilgili öncelik dediğimizde sizce şeker pancarının, Konya’da yetişen şeker oranının yüksekliği mi, yoksa oradaki su maliyeti mi? Ayrıca büyükbaş hayvancılığı görüyoruz ki Konya kapalı havzasında mısır, yonca…yani hayvanların yediği yemler anlamında büyük bir şekilde üretildiğini, bunların hepsi su isteyen ürünler.

Aynı şekilde Burdur’da da bu geçerli. Yerli ırklar, yani yerli sığırlar geçmişten bugüne binlerce yıldır ekosistemin, bu Anadolu ekosisteminde yaşayan, bizim yerli türlerimiz ya da aynı şekilde ata tohumu dediğimiz karakılçık buğdayı, siyez buğdayı gibi binlerce yıldır az suyla ve sadece kendi iklim yağmurlarıyla beslenen ürünler bizim bu ekosistemi düzeltmemizde, bu GDO’lu, işte, yurt dışından ithal ettiğimiz ürünlere göre bizim bu iklimle, iklim kriziyle mücadelemizde, iklim felaketiyle mücadelemizde daha faydalı olmaz mı?” önerisinde bulundu.

3 VAN GÖLÜ KADAR SULAK ALAN KAYBEDİLDİ..

Su tasarrufuyla ilgili olarak katkı sağlayacak projelerin yanında olduklarını ancak asıl katkıyı damla sulama sisteminin sağlayacağını belirten Bakan, şöyle konuştu: “Türkiye’nin kişi başına düşen su miktarı 1.700 metreküp ama Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) na göre 1.519 metreküp. Yani 2030 yılıyla ilgili yine bir hocamızın araştırması; kişi başına 700 metreküpe düşeceğini, nüfus artışını da göze alıyor bu, WWF’de Türkiye nüfusunun 100 milyon olacağını 2030 yılında ve su miktarının kişi başı 1.100 metreküpe düşeceğini söylüyor.

Dolayısıyla, bu verilerin sizin söylediklerinizle sanki bir farkı var gibi düşünüyorum. Ayrıca, su kıtlığı sadece bu kullanım suyuyla ilgili değil son elli yılda 3 Van Gölü büyüklüğünde yani 1,3 milyon hektar sulak alanı kaybettik. Küresel iklim değişikliği Dolayısıyla, sadece yağışların azalmasıyla ilgili değil su kıtlığı bunu da belirtmek isterim..”

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2024 | Kuzeyegehaber.com