Sevgili okurlarım, size önce mimari eserlerin değerine değer katan, geleneksel Türk el sanatlarından biri olan çinicilik hakkında en genel bilgileri aktarmak istiyorum.
Yazımın devamında ise köklü bir geçmişe sahip bu sanata gönül veren, azmi ve üretkenliği ile herkesin takdirini kazanan sevgili Arzu Balkan’ı, kalemim yettiğince anlatmaya çalışacağım.
Çini sanatının biz Türkler tarafından ilk uygulanan örneklerine Uygurlar döneminde rastlanılmış. Karahanlılar, Gazneliler, Anadolu Selçuklu dönemlerinde, çeşitli mimari eserlerde çini süslemeleri görülmüş.
Kütahya’da Beylikler ve erken Osmanlı dönemine yönelik yapılan araştırmalar yetersiz olsa da buradaki çiniciliğin İznik’le belirli bir paralellik gösterdiği, son zamanların buluntu ve yayınlarından anlaşılmaktadır.
14. yüzyılın ortasından 17. yüzyılın sonuna dek üretilen, 18. yüzyılda neredeyse yok olma noktasına gelen, 1990’lı yıllardan itibaren yeniden hayat bulan İznik Çinisi, ünlü gezgin Evliya Çelebi’nin seyahatnamesinde yer almış. Yüzyıllardır kamusal ve dinsel yapıların cephelerini süsleyen çini sanatı; Kütahya, İznik gibi Çanakkale için de kent kimliğinin önemli bir parçası olmuş. Birçok kentimizdeki simgesel yapılara karakterini verdiği için kent imgesinin özel bir parçasıdır.
Usta -çırak ilişkisi içinde yüzyıllardır kuşaktan kuşağa aktarılan çinicilik sanatının, günümüzde yaşatılmasın da Halk Eğitim Merkezlerinin payı yadsınamaz. Buralardan nerelere gelineceğinin en güzel örneklerinden birisi sevgili Arzu Balkan’dır. Zamanında Edremit ilçemizde açılan çinicilik kursunu bitiren Arzu Hanım, bugün kendi adını taşıyan atölyesinde üretmeye devam ediyor.
Sanatta mütevazılık kadar daha değerli bir şey yoktur anlayışıyla kendini alaylı olarak tanımlayan Balkan, hayallerinin ustasıdır. ‘’Kadın isterse her işi yapar ve başarır. Yeter ki kendine inansın. ‘’ düşüncesine gün be gün güç kazandırmaktadır. Üretmenin, en değerli eylem olduğunu kanıtlamaktadır.
Kütahya Çinisi’ni, Kuzey Ege değerleri ile buluşturan çini sanatçımız, insana kendi evini aratmayan sıcak bir çalışma ortamı oluşturmuş.
Burada konuklarını bütün içtenliği ve samimiyetiyle ağırlamaktadır. Bütün bunlardan haberdar olup da kendisini ziyaret etmemek olmaz. En kısa zamanda gidebilmeniz umudu ile sizlere atölyemizin adresini vermek istiyorum: Camivasat Mahallesi, 9 Eylül Caddesi , No:4 , Kızanlık Apartmanı, Edremit/Balıkesir
Arzu Balkan Çini Atölyesi’nde, Edremit Körfezi’nin simgelerinden olan Antadros’u, ölümsüz ağaç zeytini, Adatepe ile özdeşlemiş güzeller güzeli Refika’yı, Edremit’in tarihi camilerini ve sokaklarını konu alan nice başarılı eser, sizi karşılayacaktır.
Sevgili sanatçımız da zaten eski Edremit’in o tarihi evlerinden birinden çıkıp geliveren, bütün ihtişamıyla gözleri kamaştıran asil bir hanımefendi. Edremit’in kurtuluş tarihinden adını alan bir caddede, ilçenin tarihi dokusuna uygun bir mekânda düşlerini gerçeğe dönüştüren güzel bir kadın daha nasıl anlatılır bilemiyorum.
Bölgenin değerlerini yaşatan eserlerin yanı sıra klasik çini desenlerine de hayat veren, renklerin ateşle dansını en tutkulu şekilde yansıtan çalışmalar hem göze hem ruha hitap ediyor. Hünerli ellerin ortaya koyduğu bütün el işi göz nuru ürünler, insana hayal dünyasının sınırsız olduğunu unutturmuyor. Çini de insan gibi toprak olarak başlar yolculuğuna. Süzgeçlerden geçer, arınır.
Sabreder. Çileli yollardan geçer. Defalarca yanar. Yolculuğunu tamamlayınca üzerine nakledilen güzelliklerle gönlü açık insanların kalbine akar. Ve sıra gelmiştir artık: bütün bu zorlu evreleri yüzünün akıyla atlatan, yüreği gibi kendisi de güzel sevgili Arzu Balkan’ın kapısını çalmaya…
Bugüne dek elde ettiği başarılar ile Edremit Körfezi’nin gururu olan, çinicilik sanatını bizlere tanıtıp öğretmeyi kendine görev edinen, her zaman kendisinin yanında olmamız gereken sevgili sanatçımız, kim bilir sizlere neler anlatacak? Kim bilir daha kaç kişiye umudu aşılayan bu yolculuğu ile örnek olacaktır?..