Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 167. maddesi “Devlet, para, kredi, sermaye, mal ve hizmet piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alır; piyasalarda fiilî veya anlaşma sonucu doğacak tekelleşme ve kartelleşmeyi önler” diyerek devleti Rekabet Hukukuna ilişkin düzenlemeler yapmakla yükümlü kılmıştır.
Türkiye Cumhuriyeti de Gümrük Birliği sürecinde AT rekabet hukuku mevzuatına uyum adına Avrupa Topluluğu’nu kuran Roma Antlaşmasının 85,86 ve 90. maddelerini esas alarak 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’u 13 Aralık 1994 tarihinde yürürlüğe sokmuştur.
Bu kanun çerçevesinde 3 temel yasak alanı bulunmaktadır.
- Rekabeti engelleyici, bozucu, kısıtlayıcı etkisi olan teşebbüsler arasındaki anlaşmalar kararlar ve uyumlu eylemler.
- Mal ya da hizmet piyasalarının bir bölümünde ya da tamamında hakim durumun kötüye kullanılması.
- Piyasaların tamamında veya bir bölümünde rekabetin önemli ölçüde azaltılması sonucunu doğuracak şekilde, hakim durum yaratan ya da mevcut hakim durumu güçlendiren Birleşmeler ve Devralmalar.
Bu teknik bilgileri verdikten sonra mevzuya ufaktan bir giriş yapalım. Türkiye’de bir çok zincir market var bilindiği gibi. İsim vermek gerekirse, 10 bin adet şubesi olmasıyla övünen, harca-harca bitmez sloganı ile bilinen A-101, A-101 ile aynı cadde de karşılıklı mağazalar açma yarışına girerek coğrafi olarak amansız bir rekabet halinde bulunan BİM. Bu ikisinin mağaza sayısı 17.500 civarında.
ŞOK, CARREFOUR ve MİGROS’ta dahil edildiğinde 20 binin hayli üzerinde şube sayısına sahip, bu en büyük 4 oyuncu. Her birinin günde ortalama 10 bin lira ciro yaptığı varsayılırsa ortaya çıkan nakit paranın büyüklüğü insanın hayretten küçük dilini yutturacak boyutta. Aman daha da fazla kazansınlar, gözü olanın gözü çıksın yeminle.
Bu firmalar fason ürün üretimi için bir çok firmayla anlaşma yaptılar. Özellikle gıda ve temizlik ürünü üzerine bu anlaşmalar. Temsilmisal 700 gram yada 1 kiloluk kaşar yada tost peyniri değişik markalarla hepsinin tezgahlarında yerini alır. Aynı şekilde beyaz peynir, zeytin, süt, yoğurt, ayran gibi diğer gıda ürünleri de satışa sunuluyor.
Ayçiçek yağı, bitkisel yağlar, makarna, bulgur ve pirinç, çamaşır ve bulaşık deterjanı gibi ürünlerde fason olarak ürettiriliyor yine. Buraya kadar tuhaf olan bir şey yok, bundan sonrası asıl ilginç olan.
Söz konusu bütün ürünler neredeyse kuruşuna varana kadar aynı fiyatlardan satılmakta. Kaşar peyniri bugüne kadar kilo olarak 29.95 tl’ye satılırken 10 liralık bir zam görerek 40 liraya yükselmiş durumda. 4 firma içinde üç aşağı-beş yukarı aynı durum söz konusu.
ABD’de olsak, sanayi casuslarına bağlardık işin kerametini, mağazalar arasında cirit atıp fiyatlar üzerinden haber uçuruyorlar kendi şirketlerine diye. Bir bakmışsın aynı gün, aynı saatte, ne sihirdir, ne keramet bütün etiketler güncellenmiş, fiyatlar araya karbon kağıdı konulmuş gibi kopyalanmış.
Bu ülkenin Maliye Bakanlığı garip-gurebanın 3 kuruşluk kazancıyla uğraşacağını bunları izlemeli, incelemeli. Bir sürü memurun var, sal sokağa bunları, girsinler zincirlere, baksınlar etiketlere karşılıklı olarak, durum nedir, ne değildir diye.
Bu yapılıyor mu, hayır, kesinlikle yapılmıyor. Bunu nereden biliyoruz?, çok basit eğer maliye inceleme yapsa rekabet hukukuna aykırı davranış nedeniyle canına okurdu bunların. Kendi aranızda anlaşın, bütün fiyatları ona göre ayarlayın, zaten Pandemi nedeniyle can çekişen vatandaşa bir darbede üstelik öldürücü darbeyi de siz vurun.
Adam işini-gücünü kaybetmiş, cebinde kalan üç-beş kuruşla en uygun fiyatla evinin ihtiyacını karşılama kaygısında, sizler buna engel olun. Neden?, daha fazla, çok daha fazla kazanmak ve daha bilmem kaç bin şube açmak için tabi, neden olacak?.
Yaptığınız şeyin başka bir açıklaması varsa söyleyin. Bu millete böyle bir açıklama yapma mecburiyetiniz var zira.
İşin bir başka boyutu ise, ürünü tarladan kaldırıp, neredeyse hiç aracısız tezgaha koydukları halde, tarla fiyatı ile arada 8-10 misli fark oluşması. Yani tarladan-seradan 1.5-2 liraya aldıkları biberi 8-10 liraya, yine 1.5-2 liraya kapattıkları domatesi 10-12 liraya satışa sunmaları. Oysa gıda fiyatlarındaki aşırı pahalılık hep aracılara bağlanırdı, bugüne değin bilindiği gibi.
Sorumlu bir yurttaş olarak buradan devletin ilgili birimlerine çağrıda bulunuyorum, bu bir suç duyurusudur. Vatandaş can çekişmekte, son nefesini vermekte, gelen vurmakta, giden vurmaktadır. Sosyal devlet, vatandaşına sahip çıkan, kara gününde ona yardım elini uzatan devlettir. Bu şirketleri şimdiye kadar neden mercek altına almadınız ey maliye bakanlığı, ey gelirler kontrolörlüğü, ey defterdarlar, ey vergi dairelerinin müdürleri!.
Sizin için dokunulmaz bir alan mıdır burası?. Esnafı çatır-çatır denetlerken, bir yığın vergi ile daha kazanmadan ümüğüne çökerken gözünüzü diğer tarafa çevirmekten alıkoyan nedir sizi?.
Bu sorunun cevabını kuşkusuz biliyor olmalısınız. Haydi cevap verin, nedir bizlerden gizlenen?. Kestane kebap-acele cevap…