KUZEYEGEHABER-Çanakkale Emeklilikte Yaşa Takılanlar Derneği Başkanı Murat Çağlayan, çarpıcı açıklamalarda bulundu.
8 Eylül 1999 yılı öncesi Emekli Sandığı, Bağ-Kur ,sigorta dolayısıyla iş hayatına başlayan kişilerin EYT olduğunu söyleyen Başkan Çağlayan, “Fakat bunu bazı vatandaşlarımız ya anlamıyor ya da anlamak istemiyor,daha idrak edemiyor. Oluşturulan haksız algılarla ‘EYT’ deyip geçiyorlar .Maalesef oluşturulan bir yanlış algı var; erken emeklilik. Biz bunun karşısındayız.
Erken emeklilik diye bir şey söz konusu değil .Sayın çalışma bakanımızın dediği gibi Emeklilikte yaşı tutmayan diye de bir şey yok. Şu an erken emeklilik algısı tutmadı. Emeklilikte yaşı tutmayanlar da tutmuyor. Köpük bunlar ,boş işler bunlar,çift dikiş gibi algılar ve haksız ithamlar Neden tutmuyor Çünkü bu grup haklı. Biz haklıyız.Lütfen artık 46 yaşında emekli olup da kimse bize ne istiyorsunuz demesin.
7.000 -8.000-10.000 prim günü ödemişler var.2 ye katlanmış primler. Zaten bu ödenen fazla primlerle ve düşürülen emekli maaşlarıyla bizler bırakın bütçeye yük olmayı bu konudaki bütçeyi fazlasıyla yaratıyoruz. Bizim zaten gücümüz de haklılığımızdan geliyor.” şeklinde konuştu.
Bir kısım insanlar ,sormadan, araştırmadan ,öğrenmeden ,sadece algılarla hareket edip EYT’lilerin hükümet karşıtı olduğunu düşünüyor.Eyt mağdurlarının içerisinde her siyasi görüşe sahip arkadaşımız var.Bu derneğimiz üyelerinde de var.Herkesin farklı siyasi görüşü olabilir buna da saygı duyuyoruz. Bizim davamız ekmek davası ,hak davası.
Hem kendi geleceğimiz hem de çocuklarımızın geleceği içindir mücadelemiz. Başkan Çağlayan, “Biz hükümet karşıtı değiliz. Bizim işimiz siyaset de değil. Biz siyasetle de uğraşmıyoruz ama bizim işimiz siyasilerle. Dolayısıyla bu işi kim çözecek Meclis çözecek, siyasi kurum çözecek. Biz Ak Parti ile de görüştük, İyi Parti ile de görüştük, CHP ile de görüşüyoruz, Büyük Birlik Partisi, Saadet Partisi ile de görüşüyoruz, MHP ile de görüştük .Bütün kapıları aşındırıyoruz.
Cumhurbaşkanımızdan randevu istiyoruz, bizi bizden dinleyin diyoruz. Bütün partilerin parti ve seçim programlarında EYT’liler var. Seçim malzemesi olmaktan ve vaadlerden bıktık. Bu bir mağduriyet. Herkes diyor ki ‘Evet, siz haklısınız.’ ama çözüm yok. Haklılık bir şey getirmiyor. Çözüm yok ve günden güne bu iş artık kangren hale geldi.
Bizler de bu hakkımızın iade edilmesini dolayısıyla iktidardan talep ediyoruz .Maalesef bugüne kadar olumlu bir sonuç alamadık.Ama sonuna sonuç alana kadar da hem kendi hem de çocuklarımızın geleceği için mücadelemize devam edeceğiz . O yüzden de doğal olarak diyoruz ki yanımızda olanın yanında olacağız .” dedi.
8 .9.1999 yılı öncesi devlet ile bir protokol yaptıklarını dile getiren Başkan Çağlayan, özel sektörde çalışıldığında bile iş veren ile bir sözleşme yapılarak karşılıklı çalışma şartlarının oluşturulduğunu belirterek sözlerini şu şekilde sürdürdü; “O dönemde devletimiz dedi ki, emekli olmak için kadınlarda 20 yıl, erkeklerde 25 yıl ve 5 bin iş günü. Biz bunların hepsini tamamladık. 1999’da bir kanun çıkıyor.
Bakın, şunun altını özellikle çiziyorum, 8 Eylül 1999’da çıkmış olan kanuna biz karşı çıkmıyoruz. Bu kanunun geriye doğru aleyhte işletilmesine karşı çıkıyoruz. Bu kanun anayasa da aykırı bir şekilde aleyhte geriye doğru işletildi. Biz çocuk yaşta çalışmaya başladık, primlerimizi ödedik. Gelecek planlarımızı ona göre şekillendirdik. Ardından bir kanun çıkıyor ve diyor ki ‘Sen artık şartlarını tamamlamış olsan bile 10 sene, 12 sene, 17 sene sonra emekli olacaksın.
’ Yaş şartını getirdiler buna kademeli olarak. Bu özellikle özel sektörde çalışan işçiyi, esnafı ve çiftçiyi çok sıkıntıya soktu ve mağdur etti.Burda kanun geriye doğru aleyhte işlemiştir ve bu mağduriyet buradan çıkmıştır. Hukukçular ve bir çok sgk uzmanı bu konuda haklı olduğumuzu bildiren görüşlerini bir çok platformda paylaştılar ve devlette devamlılığın esas olduğunu belirttiler.
En son verilen bir rakam, ortalama 5,6milyon civarında bir emeklilikte yaşa takılanların grubu var.Dolayısıyla aile fertleri ile birlikte ve özellikle bu grubun çocukları şimdiki Z kuşağıdır bu da muhalefet partileri tarafından tabiki oy potansiyeli olarak görülüyor.
“EYT’lilerde Dönüm Yılları: 1999 ve 2008 Kanunları..”
Bundan sonra herkesin emeklilikte yaşa takılacağını ve bundan kaçarı olamayacağını vurgulayan Başkan Çağlayan, şu anda çalışan insanların da neden emeklilikte yaşa takılacağını şu sözlerle açıkladı; 2000 yılı sonrası “Emekli olabilmek için 60 – 65 yaş gerekli .50 yaş civarı prim ve çalışma gününüz dolacak, yaş bekleyeceksiniz. Herkes yaşa takılacak.
Çalışma hayatına 18 yaşında başladığınızda 25 yıl çalışmak zorundasınız. 25 yılın sonunda yaşınız gelmediği için emekli olamayacaksınız. Bakın burada şöyle bir sıkıntı var. Emeklilikte Yaşa Takılanlar, bunu da özellikle belirteyim, 2 mağduriyet yaşamıştır; ilki, 8 Eylül 1999’da çıkarılan 4447 Sayılı Kanunun geriye, aleyhte işletilmesinden dolayı yaşanmış olan bir mağduriyet var. İkincisi de hem emeklilikte yaşa takılanları hem şu an iş hayatında çalışan herkesi çok etkileyen, 2008 yılında 5510 Sayılı Kanunun içerisinde aylık bağlama oranlarının
(ABO) düşürülmesi var. Bakın, emekli olacağım zaman alacağım maaş ortalama 2 bin 600-700 TL iken şu an 1, 300 TL. Civarı Bağlanacak. Yıllarca prim öde bağlanacak emekli maaşı sosyal yardım kadar olsun Diyeceksiniz ki, Sayın Cumhurbaşkanı açıkladı, en düşük emekli maaşı 1,500 TL. Evet. 1,300 TL emekli maaşı bağlıyor, bin 500 TL’yi tamamlıyor ama 1,500 TL üzerinden zam alamıyorsunuz.
Emeklilere zam yapılacağı zaman bin 300 TL üzerinden size zam yapıyor. Asgari ücretin şu an itibari ile konuşuyorum, komisyon da toplandı, 2 bin 324 TL olduğu bir yerde en düşük emekli maaşı 1,500 TL demek, bununla övünmek biraz abesle iştigal gibi geliyor bana. Zaten 2008 yılında Ak Parti hükümeti tarafından aylık bağlama oranları düşürülmesiydi en düşük emekli maaşı asgari ücretin üstünde olacaktı.
Buna bir bakmak lazım. Asgari ücret 2 bin 324 TL, en düşük emekli maaşını 1,500 TL’ye tamamlıyorsunuz.en düşük emekli maaşının bence asgari ücretle ya eşit ya da üstü olması gereklidir. Bakın 2008 yılında çıkarılan 5510 Sayılı Kanun ile aylık bağlama oranları yüzde 28’e düşürüldü. Dolayısıyla bağlanan ve bağlanacak olan emekli maaşları pul oldu ve çalıştıkça fazla prim ödedikçe düşen emekli aylığı modeli geldi.
Geçenlerde 9500 gün ile emekli olan bir arkadaşımıza 1700 tl civarı bir maaş bağlandı. Bu da ne demek çalıştıkça fazla prim ödedikçe çalışanı cezalandıran bir sistem bu.Ayrıca kayıt dışına iten bir sistem.Emeklilik sistemimizde büyük bir sıkıntı var ve bu sistem hem devletimiz hem de çalışanlar için sürdürülebilir değil. Ayrıca 2008 yılından sonra memur olan arkadaşlarda da bu aynı sıkıntılar yaşanacak.
“EYT YÜK DEĞİLDİR..”
Eyt liler yaşlarından dolayı iş bulamıyorlar bulsa da bu sefer fazla prim olduğu için alacağı emekli maaşı düşüyor.bu sefer gençlere de yer kalmıyor.Eyt nin emeklilik hakkının verilmesi ve emeklilerimize verilecek yaşanabilir bir maaşla iş hayatından çekilmesi hem çift dikişi azaltacak hem de gençlerimize istihdam yaratacaktır.Kim emekli olunca çalışıp çift dikiş yapmak ister ki Ama bağlanan emekli maaşları asgari ücretten bile düşük ,sosyal yardım düzeyinde olursa çift dikiş kaçınılmaz oluyor.
Ben tüm vekillere ve iktidara sesleniyorum 2 yıl vekillik süresi dolunca vekillerimiz özlük hakkı kazanıyor ve emeklilik vakti geldiğinde milletvekilliği özlük haklarından emekli oluyor ve ona göre maaş alıyor.Lütfen biraz empati.Biz sadece hakkımızı talep ediyoruz ve tüm siyasetçilerimiz de bilsin ki eyt de kul hakkı vardır.
“EYT 2021 YILI BÜTÇESİNDE OLMALIDIR..”
Bu dönemde mecliste bütçe görüşmeleri olduğunu ifade eden Başkan Çağlayan, “2021 yılı bütçe görüşmeleri gerçekleşiyor. İyi Parti milletvekili Erhan Usta, 2021 bütçe görüşmelerinde ‘Bütçeye EYT ile ilgili madde koyalım, eninde sonunda bu bizim önümüze gelecek.
Bunun bütçesini bir daha nereden ayarlayacağız Uğraşmayalım.’ diyerek bir sunumda bulundu ama tabii kabul edilmedi. Dolayısıyla 2021 yılı içerisindeki bütçede biz bulunmak istiyoruz ama maalesef görüyoruz ki iktidar kanadı ki MHP söz vermiş olmasına rağmen bu konu ile ilgili pek buna olumlu yaklaşmıyor ve hayal kırıklığı yaşadık yaşıyoruz ,günden güne de mağduriyetlerimiz artıyor.
Güçlü bir devlet olarak ;Dünyanın bir çok ülkesine yardım ediyoruz ,Somali’ye ,Tunus’a hibeler,yıllardır Suriyeli kardeşlerimize milyon milyar dolar yardımlar yapılabiliyorsa üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmiş bizlerin T.C vatandaşı olarak anamızın ak sütü gibi helal olan emeklilik hakkımızın iadesini talep etmek ve 2021 yılı bütçesinde olmak da hakkımızdır.
Devletimizin ve hükümetin artık mağdurun yanında olup vatandaşının sesini duyması gerekmektedir. Madem ki adalet reformu çalışmaları da başladı, bizler de adalet istiyoruz .2021 yılının çözüm yılı olmasını talep ediyoruz. Bizler bıkmadan, usanmadan haklı olduğumuz bu davada çocuklarımızın da geleceği için mücadelemize devam ediyoruz.” şeklinde konuştu.
5 MİLYON ISLAK İMZA KAMPANYASI..
Pandemi döneminde her kesimde olduğu gibi özellikle emeklilikte yaşa takılanların sıkıntıları daha da arttı. Şartlar daha da ağırlaşıyor. “İş yok, güç yok, hak etmişsiniz maaş yok. Zaten gelir yok. Pandemi döneminde sosyal medya harici pek aktif olamıyoruz. Dernek olarak tabii biz kanunlara göre hareket ediyor ve riayet ediyoruz. İçişleri Bakanlığı’nın yayımlamış olduğu genelgeler ne ise biz dernekler olarak buna uyuyoruz. Yasak diyorsa biz onu yapmıyoruz.
Stand kuramıyoruz, aktif olarak sahada olamıyoruz. Şu anda yapabildiğimiz sosyal medya üzerinden en son başlattığımız bir kampanya var; 5 milyon ıslak imza kampanyası. İstanbul – Marmara Federasyonu öncülüğünde Türkiye’de şu an 23 tane aktif derneğimiz bulunmakta. Onlarla birlikte bu kampanyaya katıldık.
En son Gökçeada’dan arkadaşlar geçen gün resimler gönderdiler, kendi sayfamızda da paylaştık. Beştepe’ye 5 milyon ıslak imzayı nasipse toparlayıp göndereceğiz . Dolayısıyla şu anda pandemi şartlarında yapabildiğimiz çalışma tamamen gündemde kalabilmek ve bu haklılığımızı tekrar tekrar doğru bir şeklide anlatabilmek ve hakkımızın iadesini sağlayabilmek.
Şimdilerde sessiz kalanlar bilsinler ki bu mücadele sadece kendimiz için değil ,çocuklarımızın da geleceği içindir. Bu yüzden tüm tüm eyt mağduru arkadaşlarımızı derneklerine ve bu haklı davaya sahip çıkmalarını istiyoruz. Bir ağaç ne kadar gökyüzüne yükselmek isterse o kadar toprağa kök salmak zorundadır. EYT Dernekleri bizi toprağa bağlayan köklerimizdir. Birlikten kuvvet ,kuvvetten hak doğar..”