KUZEYEGEHABER-Uzmanlar tarafından yapılan tüm uyarılara rağmen Covid-19 kapsamında iktidar tarafından herhangi bir önlem alınmaması, vakaları özellikle İstanbul genelinde tırmanışa geçirdi. Sağlık Bakanlığı’nın yayımladığı ve içerisinde semptomsuz vakaların yer almadığı turkuaz tabloda ‘hasta’ sayısı 3 bini aştı.
Ağır hasta sayılarındaki artış hızla devam ederken, hastanelerdeki doluluk oranı ise belirsizliğini koruyor. İstanbul’daki son durumu aile hekimleri ve yoğun bakım hemşireleri değerlendirdi.
BirGün’den Meral Danyıldız’ın haberine göre, İstanbul Aile Hekimleri Derneği (İSTAHED) Başkan Yardımcısı Dr. Mustafa Tamur, temaslı ve PCR pozitif hasta sayılarının nisan ve mart aylarının kat kat üstünde olduğunu ifade etti.
İstanbul’da günlük vaka tahminlerini 12 ile 15 bin arasında açıklayan Tamur, “Aile hekimlerinin İstanbul’da takip ettiği sayıları biz görebiliyoruz. PCR pozitifler nisan-mayıs aylarında 8-10 civarıydı. Şu an 30 ile 50 arasında. PCR pozitif hastalar bizim ekranımızda on gün kalıyor.
On günlük vakaların toplamı hekim başına bizde 30’un üstünde. Ortalamamız da 45-50 civarında. Otuz bile kabul etsek, sadece İstanbul için günlük aile hekimi başına düşen yeni pozitif vaka 3 demektir.
Dolayısıyla İstanbul’da günlük vaka sayısı 12 ile 15 bin arasında anlamına geliyor. Bunların içine ağır hastaları da ayrıca eklemek gerekiyor çünkü onu ekranlarımızda görmüyoruz. Bizim gördüğümüz evde takip edilen PCR pozitifler. Şu anda hastanelerde yatırmak için yer bulmakta zorlandığımız sağlık çalışanı arkadaşlarımız oluyor” dedi.
İŞÇİ SEMTLERİNDE ARTIŞ VAR..
Dr. Tamur, özellikle işçi semtlerinde vaka sayılarının arttığını belirtti:
“İşçi semtlerindeki insanlar hâlâ işe giderek çalışıyor. Biraz daha geliri iyi olan semtlerde evden çalışma imkânı var. Ya da hiç çalışmadan geçinebilen insanlar var. Ancak işçi semtlerinde bunu bekleyemiyorsunuz. Kalabalık aileler, yollar kalabalık, işyerinde hiçbir denetim yok.”
“KAPANMAMIZ LAZIM..”
“Nisana, marta geri döndük” ifadelerinin hatalı olduğunu aktaran Dr. Tamur, derhal kapanmaya gidilmesi gerektiğine dikkat çekti:
“Nisan ve mayısta gördüğümüz iki binli, üç binli vakalar gerçekten vakaydı. O zamanlar 70 bin aktif vaka varken bile, hastanelerde yatış oranı çok düşük olduğu için hastaneler hiç bu kadar dolmamıştı. Ancak şu anda hastaneler dolduğuna göre aktif vaka sayımızo zamankinin çok çok üstünde. Okullar ise bariz bir yayılma merkezi.”
Türk Yoğun Bakım Hemşireleri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Semine Aydoğan ise, şunları vurguladı:
“Birinci dalganın pik yaptığı dönemde doluluk oranı yüzde 70’lerdeydi. Üzerine gelen ikinci dalga ile bu doluluk oranının henüz başlangıçta olmamıza rağmen yüzde 70’i geçtiği bakanlık verilerince açıklanıyor.”
Aydoğan, sözlerini şöyle noktaladı:
“Covid-19 tanısı ile yoğun bakım ünitesinde yatmakta olan hastalar, ağır solunum yolu hastalığı ve olası çoklu organ yetmezliği nedeniyle çok yakından takip gerektiren, hemşirelik bakımına gereksinimi çok yüksek olan hastalardır.
Yapılan çalışmalar, nitelikli ve sayısı yeterli yoğun bakım hemşirelerinin hasta sonuçlarını doğrudan olumlu yönde etkilediğini gösteriyor. Artan yatak sayıları veya vaka sayıları gibi nedenler mevcut deneyimli yoğun bakım hemşire sayısının ünitedeki hemşire kadrosu içindeki oranının çok düşük olmasına yol açıyor.
Yetersiz olan hemşire sayısının oranını daha çok düşürüyor. Bu süreçte artan iş yükü ve yetersiz hemşire sayısı neticesine bağlı olarak meslektaşlarımızın gün geçtikçe Covid-19 pozitif çıktığı haberleri geliyor. Artış gün geçtikçe devam ediyor. Herkesin bu süreçte sorumluluk alması ve gerekli önlemlere uymasını öneriyoruz..”