KUZEYEGEHABER-Türkiye’nin tarım kentlerinden biri olan ve değerli su havzalarına sahip olan İzmir için su sıkıntısı kapıda… İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün (İZSU) kentteki barajların doluluk oranıyla ilgili ortaya koyduğu verilerde çarpıcı rakamlar göze çarpıyor.
İzmir’in su ihtiyacında kritik önemde olan; Tahtalı Barajı, Balçova Barajı, Gördes Barajı, Ürkmez Barajı, Güzelhisar Barajı ve Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı’nın 2019-2020 yılı doluluk oranları karşılaştırdığında kent için kısa vadede su sıkıntısı gözükmese de uzun vadede su sorunun yaşanması gündemde…
İZSU’nun verilerine göre; Tahtalı Barajı’nın 2019’da doluluk oranı yüzde 68,6 iken 2020’de yüzde 40, 76’ya düştü. Gördes Barajı’nın 2019 doluluk oranı yüzde 9,72 iken 2020’de 5,97’ye, Ürkmez Barajı’nın 2019 doluluk oranı 53,2 iken 2020’de yüzde 35,48’e, Güzelhisar Barajı’nın 2019 doluluk oranı yüzde 69,18 iken 2020’de yüzde 48,77’ye, Alaçatı Kutlu Aktaş Barajı’nın 2019 doluluk oranı yüzde 53,24 iken 2020’de yüzde 18, 26’ya düştü.
Yalnızca Balçova Barajı’nın doluluk oranında yükselme görüldü. Balçova Barajı’nın 2019’da doluluk oranı yüzde 9,11 iken 2020’de yüzde 14,89 oldu.
Barajların doluluk oranlarıyla ilgili verileri değerlendiren Türk Mühendisler Mimarlar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası (ÇMO) İzmir Şube Başkanı Emine Helil İnay Kınay, İzmir’in kısa vadede olmasa da uzun vadede su sorunu yaşamasının muhtemel olduğunu söyledi.
Kınay, kentte su havzalarının olduğu bölgelerde gerçekleşen yapılaşma, madencilik faaliyetleri gibi çevreye zarar veren ve su kirliliğine yol açan tehditlerin de zaten kısıtlı olan suyun kalitesini riske ettiğini dile getirdi.
Kınay, vatandaşlara su tasarrufuna dikkat etmeleri yönünde uyarılarda bulunurken, merkezi ve yerel idarelere de su kaynaklarını ve su kalitesini bozacak faaliyetlere izin vermemeleri noktasında çağrı yaptı.
“GELECEKTE SU SIKINTISI BEN GELİYORUM DİYOR..”
Barajlardaki doluluk oranları ve kaynakların kullanım süreçlerine göre İZSU tarafından yapılan değerlendirmelere yönelik konuşan ÇMO İzmir Şube Başkanı Kınay, “Kısa vadede su sorunu görünmese de yağış miktarında azalma ve bahar ve kış ayları ile birlikte beklenen yağışların gerçekleşmemesi durumunda su sorunu kapıda diyebiliriz.
Geçen yıllardaki aynı mevsim koşullarına göre su kaynaklarında azamalar var. Gelen yağışlar da kontrolsüz, barajı besleyecek şekilde değil. İzmir kısa vadede günü kurtarıyor, ama geleceğe yönelik değerlendirdiğimizde su sıkıntısı ben geliyorum diyor” dedi.
“KAYNAKLARA ZARAR VERECEK FAALİYETLERE İZİN VERİLMEMELİ..”
Su tasarrufunun önemli olduğunu ancak suyun kalitesinin de korunması gerektiğini belirten Kınay, su kaynaklarının kalite ve miktar yönünden zarar görmesine neden olacak faaliyetlerden kaçınılması gerektiğini vurguladı. Kınay şunları söyledi:
“Suyu doğru kullanmak, tasarruf tabi ki çok önemli. Ancak aynı zamanda suyun sadece miktarını değil kalitesini korumak da önemli. Bugün Tahtalı Havzası’ndaki yapılaşma, hobi bahçeleri, Efemçukuru’ndaki madencilik faaliyetleri ve diğer tehditler zaten kısıtlı olan su kaynaklarının kalitesini riske ediyor. Şu an suyun hem miktarı hem de kalitesiyle ilgili tehditler büyüyor.
Bu noktada iklim değişikliği, kontrolsüz yağış miktarları, kuraklık vb. faktörlerin su miktarına olan etkilerinin yanı sıra; su kaynaklarının korunması, su havzalarında kaynakların kalite ve miktar yönünden bozulmasına yol açacak yapılaşma ve diğer faaliyetlere izin verilmemesi de en önemli etkenlerdendir.
Bugün yüzeysel ve yeraltı suyu kaynaklarımınız kirlilik tehdidi ile karşı karşıya olması, havzalara yönelik baskılar devam ederken; İzmir’in gelecekteki su kaynağı olarak planlanan Çamlı Baraj Havzasında yer alan Efemçukuru Altın Madeni İşletmesinin yarattığı çevresel riskler, İzmir’in su kısıtı nedeni ile kilometrelerce öteden Gördes’ten sağlanmaya çalışılan su ihtiyacı içim yatırımlar ile birlikte Gördes Havzasındaki kirletici tehlikeler korumanın önemini bir kez daha ortaya koymaktadır.”
MERKEZİ VE YEREL İDARELERE ÇAĞRI YAPTI
Merkezi ve yerel idarelere de çağrıda bulunan Kınay, “Kentte yaşayanlar olarak suyun bilinçli kullanımı, tasarrufu gibi tedbirleri günlük yaşam alışkanlığımız haline getirmek önemliyken, diğer taraftan merkezi ve yerel idarelerin zaten kısıtlı olan ve iklim değişikliği vb. diğer faktörler ile daha da kısıtlı hale gelen su kaynaklarımızın, su havzalarımızın korunması yönünde uygulama ve tedbirlerin titizlikle uygulanması, su yönetiminin miktar ve kalite olarak bütünsel değerlendirilmesi ve buna yönelik tehditlerin ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmaların yürütülmesi yaşamsal öneme sahiptir” açıklamalarında bulundu..
Gizem TABAN/İZGAZETE-