Ana sayfa » Güncel » “ORHANLARIN ÇINARLARI ALTINDAN DEĞERLİDİR..”

“ORHANLARIN ÇINARLARI ALTINDAN DEĞERLİDİR..”

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

Balya Orhanlar’da, Kanadalı Teck Madencilik’in altın arayışı, geçtiğimiz yıl gündeme gelmişti.

Bu duruma başta Orhanlar Köyü halkı olmak üzere, Balya Belediyesi, doğa savunucuları, çevre dernekleri ve sivil toplum kuruluşları oldukça sert tepki göstermişti. Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği, altın madenini durdurmak için imza kampanyası düzenlemişti.

Geçen bir yıl içinde, bu konunun unutulmaması ve o günkü kararlılık ile mücadeleye devam edilmesi için üstün çaba sarf eden Sabahattin ağabey (Altıparmak) maden faaliyetlerini yakından takip ediyor. “Şirketin en ufak hareketinden bile haberdarız” diyor.

     Kendisi ile şuan ki durumu ve gelecekte bizleri neleri beklediğini konuştuk. Hep birlikte dayanışma içerisinde olursak doğa talanını durduracağımıza inandık.

Çocukluk arkadaşı ile birlikte hiç̧ dinmeyen gençlik heyecanlarıyla mücadelelerine benim gibi tanık olan herkes başka bir sonuç düşünemez. Onlar Orhanların çınarları arasında koşmuşlar, oynamışlar.

Köylerinden geçen derede yüzmeyi öğrenmişler. Görevleri nedeni ile bir süre ayrı düşseler de yine bir araya gelmişler. Çocukları ve torunları da tıpkı kendileri gibi köylerinin doğal güzellikleri içerisinde büyümüş. Her ikisi de gelecek nesillerin de aynı koşullarda yaşamasını istiyor.

    Yıllara meydan okuyan çınar ağaçları altında çayımı yudumlarken, bir yandan Sabahattin ağabeyi dinliyordum. Bir yandan da yaşanmışlıkların izini taşıyan köy meydanında çocuk cıvıltılarının hiç susmamasını diledim.

Orhanların altın madeni ile değil doğal güzellikleri, tarihi ve kapısı herkese açık olan köy halkının insanlığı ile tanınması gerektiğine birçok kez inandım. Köyün tarihine yönelik belli başlıca şu bilgileri de siz sevgili okurlarım ile paylaşmak istiyorum.

Balıkesir Üniversitesi’nce yapılan araştırmalarda Osmanlı Devleti’nin kurucularından olan Orhan Gazi’nin Karesi Beyliği’nin Osmanlı’ya bağlanmasının ardından görevlendirdiği Orhan Bey tarafından atlı asker toplama merkezi olarak köyün kurulduğu saptanmış.

Kurtuluş Savaşı’nın ilk kıvılcımı ve adımı olarak tarihe geçen Balıkesir Alacamescit’te yapılan gizli kongreye Orhanlar Köyü’nü ve bölgeyi temsilen delege Eyüp Efendi katılmış.

    O gün yanan Kuvayi Milliye ateşi, bugün Sabahattin ağabey ve onun gibi köyüne sahip çıkan herkesin varlığı ile yanmaya devam ediyor. İnanıyorum ki, Orhanlar altın madenine geçit vermeyecektir. Köyün sahipsiz olmadığını, şirketlere teslim edilemeyeceğini herkes anlayacaktır.

Bu gerçeği bıkmadan usanmadan anlatan Sabahattin Altıparmak’a sözü bırakmadan önce kendilerine gösterdikleri ilgi ve yakınlık için çok teşekkür ediyorum. Ve ben Kazdağ Çiğdemi olarak biliyorum ki; “ben geldim” dediğim her seferinde Orhanlar‘da aynı güler yüzlülük ile karşılanacağım.

   İşte Sabahattin ağabeyin anlatımı ile Orhanlar’daki altın madeni gerçeği:

      ” Şu an sondaj çalışmaları devam ediyor. Teck Madencilik tarafından başvurulmuş ilgili bakanlığa. 135 sondaj noktası, 20’de yarma faaliyeti diyorlar. Rezerv belirliyorlar. Ellerinde iki tane ruhsat var.

Biri maden arama ruhsatı, diğeri de kuvars işletme ruhsatı. Tahminen 2016 yılının Haziran ayında alınmış. Henüz altın işletme ruhsatları yok ellerinde. Şu an da sondaj faaliyetlerini yasal olarak engelleyemiyoruz.

     Maden işletme ruhsatı, kuvars işletme ruhsatı olarak var ellerinde. Altın işletmek için tekrar ruhsat almaları gerekiyor. Bu durum da yeniden bir Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) sürecinin yeniden başlaması anlamına geliyor. Bu noktada yapabileceğimiz çok şey var.

    Bölgemiz, yani Orhan Göleti; Manyas Gölü’nün su toplama havzası. Buranın suları Kocadere’de toplanıyor. Kocadere, Kocaçay ile birleşiyor. Kocaçay, Madra Dağı’ndan doğuyor. Toplanan su, Manyas Gölü’ne dökülüyor.

Manyas Gölü, Manyas Kuş Cenneti Milli Parkı’nın da yer aldığı önemli bir alan. Burada çok sayıda sulama havzaları ve pirinç ekim alanları var. Ve Manyas’ın köyleri var. Hepsi siyanür tehdidi altındadır. Çünkü burada açılacak olan işletmecilik yöntemiyle altın madeni ayrıştırılacak.

    Bu da kocaman bir atık havuzu, pasa yığınları ve cehennem çukurlarının olması demek. Ve tamamen çevre bir felaketidir. Köyümüz ve hemen yanımızda bulunan Değirmendere Köyü’nün de yok olması anlamına geliyor.

     Onun dışında dediğim gibi Manyas Gölü’ne ulaşan bir bölge. Oradan da buranın suları Marmara Denizi’ne dökülüyor. Koca bir alan siyanür tehdidi altındadır. Daha işin başındayız. Yeniden ÇED süreci başlayacak. Şu anda da mücadelemiz devam ediyor. En küçük gelişmelerden haberimiz oluyor.

    Basın kuruluşlarını, TEMA’yı, doğa derneklerini sürekli bilgilendiriyoruz. Gözümüz kulağımız burada. Hiç kimse merak etmesin. Bu madeni burada açtırmayacağız.

Kirazlı Balaban’daki, Gökçeyazı ve Sarıalan’daki, TÜMAD’IN Madra Dağı’ndaki altın madeni ve kömür madeni havzaları, mermer ocakları da var. Hepsine karşı mücadelemiz devam ediyor.

   Bu bizim verdiğimiz mücadele, yaşam alanı savunmasıdır. En temel hakkımızdır. Anayasal hakkımızdır. Sonuna kadar mücadele edeceğiz..”

Çiğdem Çimen

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2024 | Kuzeyegehaber.com