Ana sayfa » Siyaset » SAÇIKARA; “ÜLKEMİZİN EN ÖNEMLİ SORUNLARINDAN BİRİ, EKONOMİDEKİ İSTİKRARSIZ GİDİŞATTIR..”

SAÇIKARA; “ÜLKEMİZİN EN ÖNEMLİ SORUNLARINDAN BİRİ, EKONOMİDEKİ İSTİKRARSIZ GİDİŞATTIR..”

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

KUZEYEGEHABER-Saadet Partisi Çanakkale İl Başkanı Süleyman Saçıkara rutin haftalık değerlendirmesini yaptı. Güncel olayları partisinin bakış açısıyla değerlendiren Saçıkara şunları söyledi;

“Kıymetli basın mensupları…

Öncelikle dün TBMM Başkanlığı seçimleri akabinde, göreve seçilen Sn. Mustafa Şentop’u tebrik ediyorum. Hayırlı hizmetler yapmasını temenni ediyorum.  Meclisteki bütün siyasi partilere eşit mesafede durmaya özen göstermesini tavsiye ediyoruz.

Bu hafta karşı karşıya kaldığımız üzücü olaylardan olan Çanakkale’de orman yangınından dolayı ise Çanakkale halkına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.

Baro Düzenlemesi..

Ülkemizin gündemini işgal eden konulardan birisi de birkaç haftadır gündemden düşmeyen çoklu baro meselesi ile ilgili kanun teklifi. Çoklu baro bu iktidarın gerçekleştirmeye çalıştığı en tehlikeli neticeleri doğuracak; kutuplaşmayı adalet mekanizmasına taşıyacak bir adımdır. Adalet kutuplaşmaya dayanamaz, kutuplaşma ile adalet sağlanmaz. Kutuplaşma öç alma yeridir.

Adalet böyle bir şeyi kaldıramaz. Çünkü bundan sonra iktidar yanlısı barolarla, iktidar karşıtı barolar varmış gibi bir hava doğacak. Çoklu baro demek adaletin içerisine tamamen partizanlığın sokulması demektir. Millet nereye gidecek, derdini nasıl çözüm arayacak? Artık iktidar yanlısı barolara gün doğacak.

Kanun metni komisyondan geçerek meclis gündemine girdi. Temennimiz Sn. Cumhurbaşkanı’nın bu kanunu imzalamaması ve kutuplamayı önleyecek bir yapıya kavuşturulmasıdır. Yanlış adımlar yarın o adımı atanları da mahkum hale getirir bunu kimse unutmasın.

Söz gelimi baro başkanı seçilecekse başka usulle seçilebilir veya farklı seslerin baro içinde temsil edilmesi için düzenleme yapılabilir. Bunların hepsi mümkün ama şu an gözler kapanmış, kulaklar tıkanmış durumda.

Sosyal Medya Düzenlemesi ve RTÜK Cezaları..

Anayasamızda basın yayın hürriyeti var ve bu hürriyet güya anayasa tarafından korumaya alınmış durumda. Özellikle tv kanallarının tek taraflı hareket etmemeli, yanlış yayın yapmamaları belirli kesimlerin ilzam edilmesine fırsat vermemeleri için bir kurul oluşturulmuş RTÜK diye!

RTÜK ne için var adaleti hakkaniyeti tesis etmek için, eğer bu kurul herhangi bir şekilde iktidarın v eya muhalefetin etkisi altında kalırsa adaletli karar veremez. Eğer RTÜK tarafgir olursa bu memlekete zarar verir.

İktidarın hoşuna gitmeyen yayın yapan bazı televizyon kanallarının 5 gün süreyle ekran karartmasının nasıl alındığı ve RTÜK Başkanı’nın ifadeleri işin çığırından çıktığının an açık göstergesidir. Bu kanalların yayınlarını tasvip ettiğim için bunu demiyorum. Eğer RTÜK başkanı çıkar da “Sn. Cumhurbaşkanı’nın kararları ve telkinleri bizi bağlar biz ona göre karar veririz” derse bu arkadaş RTÜK başkanlığı yapamaz.

AK Parti’nin tanıtma başkanı olabilir, bakanı olabilir, muhalefeti tenkit eden bir elemanı olabilir ama RTÜK başkanı olamaz. RTÜK başkanı adil davranmak zorunda, Bu mantıkla hareket etmek Türkiye’nin en büyük sıkıntısıdır. Biz hiçbir alanda merhale kat edemiyoruz. Ben bu noktada Sn. Cumhurbaşkanı’nı tefekküre davet ediyorum.

2002 yılında söylediklerinizi bugün tekrar bir dinleyin. O zaman adaletten bahsediyordunuz, haksızlıklardan bahsediyordunuz, zulümden bahsediyordunuz. Tabi ki bu konuda gündemimizin bir başka konusu da sosyal medyada yapılması planlanan düzenleme. Öncelikle ifade etmeliyim ki; -Sosyal medya trol ordusu kuranlardan sosyal medyada etik kaygısı güttüğünü söyleyemez.

Göreve geldiğimiz ilk günden beri gerek şahsım, gerekse muhalefetin diğer isimleri sürekli hakaret ve iftira yağmuruna tutuldu. Demediklerini bırakmadılar, mahremiyetimize kadar dil uzattılar. Bunları bir kere bile görmemiş olan bu arkadaşların derdi etik, ahlak değil. Asıl mesele her şeye hükmetme duygusu ile hareket eden Sn. Cumhurbaşkanı’nın sosyal medyayı da hükmü altına almak istemesidir. Süngüyle İktidara Gelebilirsiniz Ama…

İktidardaki arkadaşlara şu hususu hatırlatmak istiyorum. Tarihi bir söz vardır; ”Süngüyle iktidara gelebilirsiniz ama süngünün üzerine oturamazsınız.”
Bu söz ile anlatılmak istenen şey, baskıcı siyasetin ya da askeri gücün hayatın akışı karşısında uzun vadede ayakta duramayacağıdır. Toplumlar ve özelinde insan sürekli değişime ve dönüşüme açıktır.

Her şeyin hızla değiştiği bir dünyada, hiçbir iktidar kendi gücünü topluma zorla dikte ettiremez. Bu sebeple sosyal medya üzerinde kurulmaya çalışılan tahakküm nafiledir. Her şeyi kontrol etme isteği sonunda boşa çıkacaktır.

Göreceksiniz bu çabalar bir gün gelecek en çok bu zorlamaları yapanlara zarar verecek. Çünkü AK Parti artık tarihin akışına ters bir şekilde kürek çekmektedir. Tarih bu yolda çökmüş ve yok olmuş iktidarların hikayeleri ile doludur. Türkiye Bu Sistemle İdare Edilemez
Muhterem arkadaşlar… Türkiye;

-Adalette
-Ekonomide
-Dış Politikada
-Şeffaflıkta
-Eğitimde bilumum hayatın ve siyasetin her sahasında tıkanmış durumdadır.

Bunun en büyük sebebi şüphesiz ki bugünkü tek adama sistemdir. Bu sistemin bir an önce revize edilmesi, TBMM’nin güçlendirilmesi güçler ayrılığının sağlanması ve sistemin denetime açık hale getirilmelidir.

Bakınız merhum Ahmet Hamdi Tanpınar “Zulmü her kabul ediş, daha büyüğünü doğurur.” diyordu. Bugün Türkiye’nin kabul ettiği her bir sorunlu icraat daha büyüğünü doğurarak karşımıza çıkıyor. Ya bu duruma dur diyeceğiz ya da uçurumdan aşağı yuvarlanışı seyredeceğiz!

Ekonomik Problemler Ana Meselemiz Bugün geldiğimiz noktada ülkemizin ana problemlerinden birisi çok açık bir şekilde ekonomideki istikrarsız gidişattır. Siz rakamlarla oynayabilirsiniz, gazetelerde tv’lerde her gün ümit pompalayabilirsiniz ama milletin derdine derman olmadığını müddetçe bunların etkisi kalmaz.

İşi olmayan insan iş istiyor arkadaş laf değil! Türkiye bu zihniyetle giderse ekonomide sondan ilk ona girerek Afrika ülkeleri ile aynı potada yer alacak! Bakınız TÜİK, haziran ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Enflasyon haziranda yüzde 1,13 artarken, yıllık bazda yüzde 12,62 oldu. Bu resmi rakam bir de bunun gerçeği var ki ona baktığımız zaman tablo çok daha can yakıcı.

Pahalılıktan dolayı çarşıda, markette, pazarda bir poşeti zor doldurur hale geldi insanımız. Ama siz; Asgari ücretle canı pahasına havai fişek fabrikasında çalışmak zorunda olanlardan, Maden ocaklarında çalışmak zorunda olanlardan, esnaftan, memurdan haberiniz olmadığı için ekonominin sürekli uçtuğunu zannediyorsunuz!

Mevsimlik Tarım İşçileri..

Kıymetli arkadaşlar sizlere huzurlarınızda bir husus daha hatırlatmak istiyorum. Partimizin Tarım, Hayvancılık ve Orman Politikaları Kurulu’nun mevsimlik tarım işçileri ile ilgili hazırladığı rapora atfen karşılaşılan sorunlara değinmek istiyorum.

Bugün Türkiye’de yaklaşık yarım milyon ile 1 milyon arasında gezici tarım işçisinin olduğu tahmin edilmektedir. Şanlıurfa, Adıyaman, Diyarbakır, Batman, Mardin, Şırnak gibi iller başta olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Bölgesi’nden gezici mevsimlik işçiler ilkbahardan başlayıp sonbahara kadar Türkiye’nin farklı bölgelerine çalışmaya gitmektedirler.

Çalışma dönemleri boyunca meslek hastalıkları dahil çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Mevsimlik tarım işçiliği Türkiye’deki en güvencesiz ve en çok can kaybının yaşandığı çalışma alanlarından birisidir. Daha birkaç hafta önce yaşanan bir kazada çok sayıda mevsimlik tarım işçisi kardeşimiz hayatını kaybetti.

Mevsimlik Tarım İşçileri İçin Önerilerimiz. Bizim mevsimlik tarım işçileri ile ilgili bazı önerilerimiz şunlardır;

-Ekonomik önlemler açısından çiftçiye ürün desteği, pazara sorunsuz erişim, işçiye ayni ve parasal destek sağlanması mevsimlik tarım işçilerinin yaşadığı maddi problemleri hafifletecektir.

-Salgın sonrası risklerin devam ettiği göz önüne alınırsa sağlık önlemleri açısından mevsimlik tarım işçilerine yönelik bilgilendirme farkındalık çalışmalarının arttırılmalıdır.

-Hijyen malzemelerinin temini, sağlık taramalarının yapılması, acil durumsağlık hizmetlerine erişim sağlanmalıdır.

-Alt yapı ihtiyaçları bakımından mevsimlik tarım işçileri için korunaklı çadırlar, elektrik ve temiz içme suyu, kişi sayısına uygun olarak tuvalet ve banyolar, çevresel ilaçlama, rutin dezenfeksiyon ve çöp toplama hizmetleri temin edilmelidir.

-Sosyal yardım hizmetleri olarak gıda desteği, gebe, lohusa, bebek, yaşlı ve engelli bakım hizmetleri sağlanmalıdır.

Bunlar şu anda lüks gibi görünebilir; ama unutmayalım ki bu kardeşlerimiz de insan ve onların da insanca yaşamaya hakkıdır..

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2024 | Kuzeyegehaber.com