KUZEYEGEHABER-Saadet Partisi Çanakkale İl Başkanı Süleyman Saçıkara gündeme ilişkin değerlendirmeler de bulundu. Bursa ve İstanbul’da yaşanan sel felaketine dair açıklamalar da bulunan Saçıkara şunları söyledi;
Muhterem arkadaşlar, kıymetli basın mensupları…
Bu hafta Bursa’da ve İstanbul’da hepimizi derinden üzen bir sel felaketi ile karşı karşıya kaldık. Ne yazık ki can kayıplarımız var, hepsine Allah’tan rahmet diliyorum.
Yağmur Allah’ın bizlere bir bereketi fakat onu felakete dönüştüren insanların rant hırsı. Bu sel felaketi çarpık yapılaşma, beton anlayışı ve ranta kurban edilen doğanın bir sonucudur. Bursa ve İstanbul tarihi dokusu ve kentleşmesi ile dünyaya örnek olabilecek şehirlerken bugün betona kurban edilmiş, estetiği bozulmuş şehirler haline getirildiler.Sonuç ne yazık ki apaçık ortada!
“2.5 Milyon Öğrencinin Psikolojisi Altüst Oldu..”
Kıymetli arkadaşlar… Korona salgın süreci ne yazık ki hayatımızı pek çok alanda etkiledi. Bu etkilerin en başında atılan bir takım yanlış adımlar sebebiyle de gençlerimizin geleceğinin belirlendiği sınavlar gelmekte.
Bu hafta sonu 2.5 milyon gencimiz YKS’ye girecek. Ben öncelikle bu sınavlara girecek bütün öğrencilerimize başarılar diliyorum. Ancak sınav tarihlerinin öğrencilerin psikolojik durumlarını dikkate almadan değiştirilmesi, ne yazık ki öğrencilerimizin psikolojisini etkiledi. Kendi torunlarımdan biliyorum bu süreçten etkilendiler tıpkı bütün gençler gibi.
Burada acelecilikten kaynaklanan bir hata var. İktidarın bundan sonra alacağı kararlarda oluşturacağı menfi etkiyi dikkate alması gerektiğini vurgulamak istiyorum. Acele ile alınan kararlar pişmanlığa sebep olur!
Burada gençlere seslenmek istiyorum; Bu sınavın gelecekleri için önemli bir gün olduğunu unutmamalarını karşılaştıkları zorlukları itidalle karşılamaları gerektiğini, olumsuzluklardan psikolojik olarak çıkmalarını tavsiye ediyorum. Allah hepinize zihin açıklığı versin.
“Savunma Yürüyüşü..”
Muhterem arkadaşlar bildiğiniz üzere gündemin önemli konularından birisi de Pazartesi günü vuku bulan savunma yürüyüşünde yaşananlardı.
Avukatların yürüyüş hakkı ne yazık ki polis zoru ile engellendi. Ardından ise dün avukatların Ankara’ya girişine izin verildi.
Bakınız adalet herkese lazım, yürüyüş hakkı anayasal bir haktır. Bunun engellenmesi doğru değildi. Bugün iktidarda bulunanlarda yarın muhalefete düşerlerse yürüyüş yapmaya ihtiyaç duyabilirler. Avukatlara yeşil pasaport vereceğiz diyen iktidarın aynı avukatları Ankara’ya sokmamaya çalışması ise siyasi bir çelişkidir.
Bu iktidar artık yürüyüşe dahi tahammül edemez bir hale geldi! Burada çoklu Baro tartışmalarına da değinmek istiyorum. Biz bu tartışmaları doğru bulmuyoruz. Burada bir kamplaşma meydana gelecekse, yandaş baro karşıt baro gibi durumlar ortaya çıkacaksa bizim bugüne kadar ısrarla üzerinde durduğumuz kutuplaşma burada meydana gelir.
Bizim ülke olarak en çok sıkıntı çektiğimiz konuların başında kamplaşma geliyor. Bunun hiç değilse hukukta olmaması icap eder. Barolar içerisinde bir takım kanuni düzenlemelere ihtiyaç var mı? Evet bunun var olduğu kanaatindeyiz.
Baro içerisinde farklı görüşte bulunan kesimlerin temsilcilerinin de bulunacağı bir düzenleme yapılmalı. Varsa bir çekişme kendi içlerinde meydana gelir ama bu bütün adalet mekanizmasına yansımaz.
“İktidar İşi Ehline Veriyor!”
Bizim üzerinde en çok durduğumuz konulardan birisi liyakat konusu. Yani bir mevkiye tayinde bulunulacaksa o mevkinin ehli olan insanları iş başına getirmek gerekir ki o iş düzgün yapılsın kolay yapılsın.
Bu iktidar en çok bu noktada zaafa uğruyor. İstisnası var yalnız; hadiseleri tersyüz etmekte hadiseleri tersinden okumakta mahir olan insanları zaman zaman iş başına getirerek fotoğrafı başka türlü göstermeye çalışıyor. İşte bu beceriyi gösteren insanları nasıl olduysa iş başına getirdiler.
Vatandaş işsizlikten kırılıyor bu arkadaşlar diyor ki işsizlik azalıyor. Vatandaşın iktidara olan güveni azalıyor bunlar diyor ki tam tersi güven endeksi arttı. Biz şunu bilmeliyiz ki gerçekleri gizleyerek ülkenin problemlerini çözüyorsunuz kanaatini vatandaşta uzun vadede oluşturamazsınız.
Şu anda gelinen noktada şikayetler var. Bunu görmezseniz tedbir alamazsınız bunun size zararı olur. Adalete güven kalmadı en önemlisi iktidara güven kalmadı. Şimdi bu güveni kaybettikleri için seçimi de kaybedeceğiz endişesi ile acaba bir yolunu bulur da daha az oy almamıza rağmen iktidarda nasıl kalırız sevdasına düştüler.
Bu işin sonuna gelindi artık ciddi tedbirler almazlarsa veya gitmeye gönülden razı olmazlarsa hem kendilerine hem bu ülkeye çok büyük zararlar verirler. Tarih bunu yazar siz kahramanlık türkülerini ne kadar yüksek sesle söylerseniz söyleyin tarih gerçekleri yazar. Bundan kaçamazsınız.
“İslam Ekonomisi..”
Bu iktidar zihin karışıklığı da yaşıyor. Hakikaten iktidar en hafif tabirle ciddi bir kafa karışıklığı yaşıyor bir zamanlar “faiz dünya gerçeğidir diyenler şimdi İslam Ekonomisine geçmemiz gerek diyor”
Biz de soruyoruz bu nasıl olacak tabiri caizse bu ne perhiz ne lahana turşusu demekten kendimizi alamıyoruz. İktidarın durumu trajik komik bir görüntü veriyor. Fakat bu iktidar daha dün salgın sürecinde bu milleti faizli kredilere mahkum etti. Türkiye’de bu yıl 920 bin kişi ilk defa hayatında ihtiyaç kredisi kullandı.
Bu şartlarda çıkıp İslam Ekonomisine geçmemiz lazım demenin mantığı nerede? Bir şeyin başına İslam kelimesini ekleyince o İslam olmaz. Çok açık söylüyorum; Müslüman yalan söyleyemez. Müslüman zalim olamaz. Müslüman yolsuzluk yapamaz, rüşvet alıp veremez. Müslüman şeffaf olur, gerçekleri söyler.
Müslüman karşısındakine ne yapılıyorsa kendisine de yapılmasını kabul eder. İslam ekonomisi diyorsan israftan vazgeçeceksin. Yolsuzluk ve rüşvetin kökünü kazıyacaksın. Kamu malına sahip çıkacaksınız. Adil olacaksınız şeffaf ve hesap verebilir bir konumda kendinizi tutacaksınız. İslam ekonomisi diyorsan faizci politikalardan vazgeçeceksin.
Soruyorum 2019 da ne kadar Faiz ödediniz? 2020 de ne kadar ödeyeceksiniz? 18 yıllık iktidarınızda 1 trilyon 400 milyar lira faize para ödendi.
Ben sizlere söyleyeyim; bu iktidar geçen yıl günde 247 milyon lira saatte ise 11 milyon lira faiz ödedi. 2020 yılı için ödenecek faiz miktarı ise 140 milyar lira olması bekleniyor.
Canan Kaftancıoğlu’na Verilen Ceza..
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun 7-8 yıl evvel attığı tweetlerden dolayı verilen ceza onandı. Garip durumlar var burada birinci gariplik tarih tam 23 Haziran’a denk geldi, özelliği ne mahalli seçimlerde İstanbul’u iktidar partisinin büyük bir rakamla kaybetmiş olması. Sanki bunun rövanşı alınıyor gibi.
Ama daha da garip olanı şu 7-8 yıl evvel atılan bu tweetleri cezai müeyyide için kullanırsanız, şu an da iktidar partisinin ne milletvekilleri ne il başkanları arasında ceza almayacak bir kişi kalmaz. Çıkarsınlar bütün tweetleri. Övgüler yağdırdılar, iktidar bankaları övgüler yağdırdılar “hasret kaldık ne zaman geleceksin” dediler.
Bunlar suç değil ama CHP’li birisinin attığı tweet onun ağır bir ceza almasına vesile oluyor. Birazcık gerçeklerle yüzleşin. Özellikle hakimlere savcılara sesleniyorum. İktidar partisinin mensuplarının attığı tweetler ne olacak? Onlar masum çünkü zemzem suyu ile yıkanmışlar..