KUZEYEGEHABER-Ay, su ve tektonik hareketlerin az olduğu soğuk bir kayalık cisimdir. Bilim insanları, Dünya / Ay sisteminin, Theia adı verilen Mars büyüklüğünde bir gezegen ile ilkel Dünya’nın çarpışması sonrası oluştuğuna ve bu çarpışma sonrası her iki yapının bileşenlerinin karıştığına inanıyor.
Çarpışmanın ardından daha büyük olan Dünya, atmosferleri ve okyanusları olan dinamik bir gezegen olma yolunda evrimleşti. Daha küçük olan Ay ise bu özellikleri edinebilmek için yeterli kütleye sahip değildi. On yıllar süren gözlemler, Ay’ın tarihinin beklenenden çok daha dinamik olduğunu, volkanik ve manyetik aktivitenin beklenenden 1 milyar yıl önce gerçekleştiğini ortaya çıkardı.
Ay’ın yüzeyindeki kraterler asimetrik olarak dağılıyor:
Ay’ın Dünya’ya yakın tarafındaki büyük lekeleri çıplak gözle görebiliyoruz. İlk gök bilimciler; Maria (Latince’de ‘deniz’) olarak adlandırılan bu lekelerin, Dünya’dakine benzer denizler olduğunu düşündüler. Daha sonrasında bu lekelerin okyanuslar değil, kraterler veya volkanik özellikler olduğu keşfedildi.
O zamanlar pek çok bilim insanı, Ay’ın asla göremedikleri diğer tarafının yakın tarafa az çok benzer olduğunu düşünüyorlardı. Bununla birlikte NASA ve SSCB’nin başlattığı Ay görevleri, Ay’ın diğer tarafının ilk görüntülerini ortaya çıkardı. Diğer tarafta neredeyse hiç Maria (yalnızca %1) yokken yakın tarafın %31 oranına Maria’larla kaplı olması gerçekten şaşırtıcıydı.
Ay’ın asimetrisini anlamak için yeni çalışmalar yapıldı:
Geçmişte NASA, kimyasal analizlerle Ay’ın kökenini anlamak için Apollo görevleri kapsamında 382 kg Ay kayasını Dünya’ya getirmişti. Araştırmacılar, bu incelemeler sırasında ayrıca KREEP adı verilen yeni bir tür jeokimyasal bileşen belirledi ancak Potasyum (K), Dünya’da bulunan nadir elementler (REE) ve fosforun (P) kısaltmalarından oluşan KREEP ile volkanizmanın Ay’ın iki tarafında oldukça dengesiz dağılması yeni bir bulmaca sundu.
Yeni çalışmada bilim insanları, Ay’ın iki tarafının asimetrisini nasıl kazandığına dair ipuçları elde etmek için laboratuvar incelemeleri ve bilgisayar modellemesinin bir kombinasyonunu kullandılar. Elde edilen bu ipuçlarının, KREEP’in önemli bir özelliğiyle bağlantılı olduğu fark edildi.
Potasyum (K), toryum (Th) ve uranyum (U), radyoaktif kararsız elementlerdir. Bu da elementlerin, değişken sayıda nötronla çeşitli atomik yapılandırmalarında meydana geldikleri anlamına geliyor. Bu atomlar, bazıları kararsız olan ve ısı üreten diğer elementleri sağlamak için parçalanır.
Bu elementlerin radyoaktif bozunmasından kaynaklanan ısı, kayaları eritebilir ve bu da kolokalizasyonlarını kısmen açıklayabilir. Yapılan çalışma, artan ısıtmaya ek olarak kayalara bir KREEP bileşenin dâhil edilmesinin de erime sıcaklığını düşürdüğünü ve beklenen volkanik aktiviteyi artırdığını gösteriyor.
Ay, neden asimetrik bir yapıya sahip?
Çeşitli KREEP bileşenleriyle yapılan deneylerden sonra bilim insanları, bunun Ay yüzeyindeki volkanik aktivitenin zamanlamasını ve hacmi üzerindeki etkilerini analiz ederek Dünya / Ay sisteminin evriminin erken aşamaları hakkında önemli bulgular elde etti.
Ay’ın oluşumunu erken aşamalarını açıklamaya yardımcı olabilecek bu çalışma, KREEP zengini Maria’ların, Ay oluştuğundan bu yana evrimini büyük oranda etkilediğini gösteriyor.
Bilim insanları, bu tür simetrik olmayan evrim süreçlerine ilişkin kanıtların Güneş sistemimizdeki diğer uydularda ve uzaydaki diğer kayalık cisimlerde de bulunabileceğini düşünüyor..
Kaynak-Webtekno