Corona virüs sürecinde yeni bir döneme girdik. “Normalleşme süreci” diyorlar.
Öyle bir “normalleşme” ki; caddeler, sokaklar, meydanlar, çarşı-Pazar, piknik alanları, otobüs terminalleri insanlarla doldu. Ekonomik gücü yerinde olanlar tatil mekanlarına, yazlıklarına koştular.
Yaklaşık 3 aydır iş yapamayan esnaf da bir umut, işyerini açtı. Ama esnaf için “yeni normal” pek de iyi başlamadı. Bekledikleri müşteri ve kazancı henüz bulamadılar.
Corona belası öncesi, “kredi borcunu” ödeyemediği ya da “çekleri karşılıksız” çıktığı için 300 binin üstünde esnaf haciz ve hapis tehdidi altındaydı.
Corona olayı tuz biber ekti. Şimdi ise hem biriken borçlar hem de kepenklerin kapandığı dönemdeki kira borçları esnafın en büyük kabusu.
Birileri, “her vatandaşa 5 bin TL yardım” yapıldığını söylüyor! Benim hakkımı kim aldı bilmiyorum ama kendi payıma kullandığım maskelerin bedelini bile ben ödedim!
İŞSİZLİK, zaten ülkemizin en büyük sorunuydu. Şimdi, daha bir arttı. Özellikle “kayıt dışı” çalışanlar işlerini yitirdiler. Siyasi iktidar, emekli maaşlarındaki ikinci 6 aylık zammı en düşük seviyede tutabilmek için, “yalancı enflasyon” haberleriyle hazırlık yapıyor!
Oysa, özellikle temel tüketim maddelerindeki artışlar nedeniyle vatandaş alışveriş yapamıyor, esnaf iş yapamıyor! Yoksulluk sürekli artıyor…
Başta Almanya olmak üzere birçok ülkede devlet, vatandaşına karşılıksız maddi destek verirken, bizim ülkemizde siyasi iktidar “halkı borçlandırarak tüketime yönlendiriyor!”
İktidarın önceliği, dün olduğu gibi bugün de “konut sektörü!”
Konut ve otomobil kredileri ile konut ve otomobil satışlarını teşvik ediyor! Bu kredi desteğinde öncülüğü “KAMU Bankaları” yapıyor! Şimdi, aldıkları kredileri ödeyemedikleri için konut ve araçlarına bankalarca haciz konan pek çok vatandaşa yenileri eklenecek!
Konut kredilerinin cazip hale getirilmesine, ünlü gayrimenkul müşaviri Salim Taşçı; “Bu bize para kazandırır ama işsize çare olmaz. Keşke sanayiye kredi açılsaydı” diyor!
Vergi uzmanı Özan Bingöl ise; “Kümesteki kazlarda yolunacak tüy kalmadı” diye uyarıyor! Ama ekonomi uzmanlarını dinleyen kim?
Hazine ve Maliye Bakanı ekonomide parlak bir gelecek öngörüyor! Ancak, Hazine görülmemiş hızda ve yüksek faizle borçlanıyor! Hazinenin borç stokunda bir yılda 365 milyar liralık artış yaşanmış!
Yeni borçlar bulunmazsa, “Yap-İşlet-Devret” yöntemiyle el parasıyla ve dolar bazında borçlanarak yaptırılan köprüler, otoyollar ve Şehir Hastaneleri borçları ödenemeyecek! Ödenebilmesi için yeni borç kaynakları bulunması gerek!
Kimi vatandaşlar da bu yöntemle yaptırılan, fahiş bedellere mal olan ve ülke geleceğini tehdit eden bu projeleri kendi kaynaklarımızla yapıldığını sanıyor!
Sosyologlar ise, ülkede hızla artan İŞSİZLİK ve YOKSULLUK nedeniyle, ülke olarak büyük toplumsal sorunlar yaşanacağı kaygıları içinde!
Bu arada, “Corona’yı fırsata çeviren, yeni milyonerler” de bugünün bir başka gerçeği!
Yaşadığımız “KARANTİNA” döneminde birileri 48 ton altın satın almış!” Kuyumcu dostlara soruyorum; “Vatandaş geçim derdinde altın bozduruyor!”
Öyleyse, altın satın alanlar kimler?
Sözün özü şu;
Ekonomik düzen istatistik yalanları ve temelsiz önlemler ve güdük paketlerle yürütülemez! Ekonomik düzenin kendine özgü kuralları, hedef ve sonuçları vardır!
Bir ülkede işsizlik ve yoksulluk artarken, vatandaşın karnı doymazken, esnafın da, üreticinin de, sanayicinin de, inşaatçının da yüzü gülemez. İşte, acı ama gerçek bu!..