Rahmetli babaannem, “İzmit 7 defa batmış” diye anlatırdı.
Yaşadığımız İzmit kenti ve yakın çevresi tarih boyunca birçok deprem
yaşamış. Çünkü, “Kuzey Anadolu Fay Hattı” üzerinde bulunuyor.
Yüzyıllar boyunca yaşanan depremler sonucu, BİLİMSEL
ARAŞTIRMALAR göstermiş ki; fay hatlarında belirli aralıklarla yaşanan
gerilimler sonunda yer kürede deprem dediğimiz olaylar meydana
geliyor.
Tamam; Yaradan bu dünyayı yaratmış ama bu dünyanın bir de “DOĞA
YASALARI” var.
Örnek mi?
Düz alanlar, yani ovalar, yani bereketli topraklar “TARIMSAL ÜRETİM”
için elverişli. DAĞLAR, daha sağlam zeminlere sahip ve bu nedenle
insan yerleşimlerine uygun.
Yani; “OVALARDAN BESLENECEK, YÜKSEK ve SAĞLAM ZEMİNLİ
YERLERDE YAŞAYACAKSIN.”
Öte yandan, bilimsel çalışmalar açık ve net olarak gösteriyor ki; “ZEMİN
KOŞULLARINA UYGUN, sağlam temel ve sağlam bina inşa edeceksin!”
Dünyada da ülkemizde de “ADALETSİZ BİR DÜZEN” var.
Bir yanda YOKSULLUK, bir yanda o yoksul kitleleri üterek palazlanan
BÜYÜK VARLIKLI KESİM.
İşsizlik, geçim sıkıntısı, cehalet başta olmak üzere bir çok nedenle bir
çok insan “İLKEL KOŞULLARDA” ve sağlam olmayan evlerde yaşamaya
çalışıyor.
Dere yataklarına biçimsiz evler yapıyor. Yığma, kerpiç evlerde yaşıyor
milyonlarca insan.
Bu ülkede AKP iktidarı ne bulursa sattı, özelleştirdi.
Ama nedense, TOKİ-Toplu Konut İdaresi siyasi iktidarın kontrolünde
kaldı! NEDEN?
· “TOKİ, sağlam ve uygun koşullarla evler yapacak ve özellikle dar ve
orta gelirli vatandaşları ev sahibi yapacak!
· TOKİ, “Kentsel Dönüşüm” denilen büyük projelerle, gecekondu tipi
yerleşimleri kaldıracak, modern ve güvenli bir yaşam ortamı
hazırlayacak!
Ne var ki TOKİ, inşa edilen konutlardaki sorunlar başta olmak üzere bir
çok nedenle onbinlerce vatandaşla mahkemelik oldu ve büyük
tazminatlara hüküm giydi.
Siyasi iktidar, TOKİ yönetiminden HESAP SORDU MU?
Bu bir yana;
Deprem kuşağında yer alan, her an bir büyük depremle sarsılması
beklenen İSTANBUL’da “DEPREME KARŞI ÖNLEM” alındı mı?
Çürük zeminlerdeki, sakat yapılar boşaltıldı ve burala
Bu soruya olumlu yanıt verilebiliyor mu?
Ne yazık ki hayır!
Aksine, “Deprem Toplanma Alanları” olarak belirlenen alanlar imara
açıldı!
Ataköy, Zeytinburnu gibi kıyı yerleşimlerinde gökdelenler inşa edildi!
Kentin nüfusu olağanüstü arttı.
Ancak, acilen depreme karşı önlemler alınacağına, bilim adamlarının
çok yönlü uyarılarına rağmen “ÇILGIN PROJELER” ile inat ediliyor!
Son yaşanan ELAZIĞ merkezli deprem için bilim adamları 3 ay önce
UYARI yaptıkları ve belediye yönetimleri ve içine yaşayanların da
çürüklüğünü bildikleri apartmanlarda önlem alınmadı ve insanlarımız
öldü!
Oysa, yaşadığımız son büyük depremde çocuklar bile öğrenmişti;
“Deprem öldürmez, bina öldürür” diye!
Elazığ depremi sonrası HESAP sorulması gereken ilk kişi Elazığ
Belediye Başkanı, ikincisi der “Şehircilik Bakanı” olmalıydı!
Bu gerçek bir yana bırakılıyor ve vatandaş “KADER” ile avutuluyor! Evet,
“Kadere inanmak” dinimizin bir temel kuralı. Ama, açıp okuyun Kur’an’ı;
“ÖNCE AKLINI KULLAN” yani; “Sen önce önlemini al” diyor!
Sen, binalar yapılırken zemin ve inşaat denetimini yapma,
Sen, paraya sıkışınca “İMAR BARIŞI” diye çürük yapılara göz yum,
Sen, bu yanlışların hesabını sorma,
Ama; “Depremi durdurma şansımız var mı?” diye milleti avut!
Evet; Depremi önleme şansımız yok!
Bundan sonra da depremler olacak.
Ama ÇÜRÜK ZEMİNLERDE, ÇÜRÜK YAPILARI ÖNLEME şansımız var!
Aklı, bilimi ve teknolojiyi kullanan ülkelerde de sürekli depremler oluyor.
Ama nedense YIKIMLAR ve ÖLÜMLER hep bizim gibi ülkelerde oluyor!
Vatandaş olarak, önce bu sorulara yanıt bulmalıyız!..