Ana sayfa » Güncel » Mustafa Küpçü-SİZ MİLLİYETÇİ MİSİNİZ? (1)

Mustafa Küpçü-SİZ MİLLİYETÇİ MİSİNİZ? (1)

Yazar: Erdinç Şahin
0 yorum

Öncelikle belirtmeliyim;

Bu yazımda herhangi bir siyasi parti ya da kurumu eleştirmiyorum.
Amacım, ülkemde dünden bugüne yaşanan kimi olayları örnekleyerek,
“Ben Milliyetçiyim” diyenleri biraz düşündürmektir…

Kanımca, temel siyasal değerleri ne olursa olsun, bu ülkenin “vatandaşı”
olan; kendisi, ailesi ve tüm yurttaşlarının “özgür, mutlu ve kaygısız”
yaşamasını isteyen her insan “MİLLİYETÇİ” olmalıdır.

Ben, siyasal değerlerimle “TOPLUMCU” bir kimliğim olduğunu
söyleyebilirim. Her toplumcu insan gibi; öncelikle ülkemin ve
yurttaşlarımın birileri tarafından sömürülmesine ve hepimizin ortak
sahibi olduğu “ULUSAL VARLIKLARIMIZA” sahip çıkmanın bir
YURTSEVERLİK olduğuna inanırım. Bu anlamda da “Milliyetçiyim.”
Milliyetçi insan; “ülkesinin başka ülkeler ya da şirketlerce
sömürülmesine karşı çıkar!”

Toplumcu değerlerde de, İslami değerlerde de bu temel hassasiyet
vardır.

Hisarcıklıoğlu’nun bir açıklaması var. Diyor ki;

· “Ülkeler artık askerlerle değil, şirketlerle işgal ediliyor.”(12.11.2016)
Hisarcıklıoğlu, daha sonra, küçük esnafın büyük alışveriş merkezleri
karşısında yaşadığı “HAKSIZ REKABET” ile ilgili olarak da;
· “Perakende yasası çıkmazsa, vahşi kapitalizm gelir” dedi!
Ama dediğine pişman oldu! TOBB’nin 34 şirketine maliye müfettişleri
ile denetime geldiler!

Hisarcıklıoğlu, bu gelişme üzerine imana geldi!..

TMSF-Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu Başkanı Ahmet Ertürk ise;
· “Ulusal sermaye artık yok, geçmiş olsun” diyordu! (15.12.2007)
12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin bu ülkede yarattığı kaos, sağdan-soldan gençlerin idamları, siyasal yaşamımızdaki olağanüstü gelişmeler
bilinir ama bu darbenin “24 Ocak 1980 “Ekonomik İstikrar Önlemleri
Paketi” için yapıldığı gerçeği pek görülmez!

Küresel sermaye, Türkiye pazarına koşulsuz girebilmek için “KİT’leri
ortadan kaldırmak, ULUSAL SERMAYEYİ tuzağa düşürerek,

24 Ocak Kararları’nın “TEKNİSYENİ” olmakla övünç duyan Turgut ÖZAL,
Darbe sonrası kurulan Bülent Ulusu Hükümeti’nde neden “Ekonomiden
sorumlu Başbakan Yardımcısı” oldu? Ve daha sonra, “siyaseten
parlatılarak” yaklaşık 10 yıl ülke siyasetinde ve ekonomisinde nasıl söz
sahibi oldu?

Özal’ın iktidarı ile bu ülkede 2 önemli ekonomik olay başladı;
“Özelleştirmelerle KİT’lerin yok pahasına yerli ve yabancı sermayeye
devri ve KÜRESEL EKONOMİK DÜZENE ENTEGRASYON!”
KİT’lerin özelleştirilmesi, belirli bir süreç içinde planlanmıştı;

devredilince daha verimli çalışacakları, istihdamı artıracakları ve ülke
ekonomisinin şahlanacağı” yalanı ile toplumsal tepkinin önüne
geçilecekti! “ENTEGRASYON” ise İMF ve DÜNYA BANKASI’nın
göreviydi!..

Ancak, daha da önemli olan, dünya finans ve inşaat şirketlerinin
ülkemizde kök salmasını ve yüksek faizle dolar bazında borçlandırıp,
uzun vadeli işletme haklarıyla büyük karlar sağlayacakları “YAP-İŞLETDEVRET” yöntemiydi!

Bu ekonomik düzenin temel hedefi; devletin büyük borçlar ve faiz yükü
altına sokulması ve ULUSLAR ARASI SİYASETTE –en hafif deyimlebaskı altında tutulmasıdır!

Nitekim, bunun örneklerini 1 Mart 2003 Tezkeresi’nin reddi sonrasında
Türk Ordusu’na kurulan KUMPAS davalarında, Süleymaniye’de Türk
askerinin başına çuval geçirilip tutuklanmasında, NATO Genel Sekreter
seçiminde, ABD’nin hemen bütün terör örgütlerini kullanarak Ortadoğu
petrollerine çullanmasını gördüğümüz halde, hala “Stratejik Ortak”
olarak nitelenmesinde ve en son “Suriye’de Güvenli Bölge” olayında
yaşadık!

Konumuz biraz derin.

Yarınki yazımızda, kaldığımız yerden devam edeceğiz…

İlginizi Çekebilecek Yazılar

Yorum Yap

* Bu formu kullanarak, verilerinizin bu web sitesi tarafından saklanmasını ve işlenmesini kabul etmiş olursunuz.

© 2015 – 2024 | Kuzeyegehaber.com