KUZEYEGEHABER-İzmir’in Urla ilçesinde 15 senedir, eski çağlardaki tekneleri bugünün koşullarında yeniden üreterek yolculuklar yapan 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği, milattan önce (M.Ö) 800’lü yıllarda Fenikelilere ait olduğu düşünülen bir ticaret teknesinin kopyasını aynı montaj tekniğini kullanarak yaptı.
Metal çivi, cıvata veya vida kullanılmadan monte edilen 6 ton ağırlığındaki tahta tekne, nisan ayında Karadeniz’e doğru yola çıkacak.
Urla ilçesinde, antik tekne modellerini günün koşullarında yeniden üreterek bu teknelerle yolculuğa çıkan 360 Derece Tarih Araştırmaları Derneği, M.Ö. 800’lü yıllarda kullanıldığı ve Fenikelilere ait olduğu düşünülen ticaret teknesinin yapımını tamamladı.
Tekne, daha önceki projelerden farklı olarak ‘kavela zıvana’ tekniğiyle, tahtalar zıvanalarla birleştirilip, metal çivi, cıvata veya vida kullanılmadan, tahta çivi kullanılarak montajı yapıldı. Antik teknelerle o dönemleri yeniden deneyimleyen ekip, nisan veya mayıs ayında Karadeniz’e doğru yola çıkmayı bekliyor.
Deneysel arkeoloji üzerine çalışan ekip daha önce dünyanın en eski açık deniz gemisi Uluburun ile Doğu Akdeniz’de 3 bin mil yolculuk yaptı. M.Ö 600’lü yıllara ait savaş teknesi Kybele ile İzmir’den Marsilya’ya 56 gün süren bir seyahat düzenledi.
Dernek üyeleri, Urla sahilinde bulunan deneysel atölyedeki malzemelerle her yıl yeni bir proje üzerinde çalışıyor. Görev dağılımı ile çalışan 30 kişilik kadrodan bazıları tahtaları keserken, bazıları zıvana işlemlerini gerçekleştiriyor. Ekipte, doktordan arkeoloğa, marangozdan teknik ressama birçok farklı meslekten üye bulunuyor.
‘NİSAN VE MAYISTA KARADENİZ UYUYOR’
İkonografiden faydalanarak, tekne tipini seçtiklerini anlatan Arkeolog Osman Erkurt, “Bu tekneyle özellikle Levant bölgesinden, yani bugünkü Suriye’den Mısır’a sedir ağacı kütükleri taşınıyordu. Kütükleri sudan çekerek de taşıyabiliyor, güvertesine de alabiliyor.
Biz bu sene bu tekneyle Karadeniz’e çıkacağız. Karadeniz arkeolojisinin üstünde çok az çalışılmış, bu anlayışı yıkmak istiyoruz. Çanakkale ve İstanbul Boğazı’ndaki akıntılarla seyir konusunda dünya çapında bir tezimiz var. Onun son denemelerini yapacağız.
Daha sonra Varna’ya gelen iki Viking gemisi ile buluşup, Karadeniz’de belli seferler yapmak niyetindeyiz. Bütün bunlar için meteorolojik şartlar da önemli. Nisan ve mayıs en doğru anlar, o aylara Karadeniz’in uyuduğu aylar derler” dedi.
‘KAVELA- ZIVANA TEKNİĞİ KULLANDIK’
‘Kavela zıvana’ yönteminden bahseden Mualla Erkurt, “Antik dönemlerde ‘kavela zıvana’ dediğimiz değişik bir teknik kullanılıyordu. İki tahta birbirine zıvanalarla birleştiriliyor ve kavela dediğimiz tahta çivilerle monte ediliyor. Bu çok değişik bir sistem. Daha önceki teknelerimizde de bu tekniği kullanmıştık fakat bazı yerlerde çivi de vardı.
Bu teknede ise tamamen kavela zıvana kullandık. Çivi, cıvata veya vida yok. Baharda yapacağımız yolculukta hem bu tekniği test etmiş olacağız, hem de bu teknenin diğer bir özelliği de çok hafif olması. Mesela Uluburun 30 tondu, Kybele 24 tondu. Fenike ise 6 tonluk yelkenli bir tekne. O yüzden çok hızlı gideceğimizi tahmin ediyoruz.
Bunlar modern tekneler gibi değil, tamamen arkadan esen rüzgarlarla hareket ediyor. Hafiflik işimize yarayacak. Bu teknede 10 kürekçimiz, 2 yelkencimiz olacak. Toplamda 15 kişi olacağız” diye konuştu.
ZORLU YOLCULUKLAR..
Dernek gönüllüsü 112 Acil Servis doktoru Tolgay Uzun ise, yolculukların zorlu geçtiğine dikkat çekerek kilo kayıpları ve ishal sorunlarının yaşandığını söyledi. Uzun, “Yaptıklarımız antik zamanlara ait tekneler olduğu için onlarla yaptığımız yolculuklar oldukça zor geçti.
Kybele teknesi ile Marsilya’ya 56 gün süren bir yolculuk yaptık. Tekneler o zamanki şartlara göre yapıldığı için bir doktor olarak da benim için tecrübe oldu. Denizi tanıdık, teknedeki insanların beslenmesinden sağlık durumuna kadar neler yaşayabileceğini gördük.
Beslenmeye bağlı kilo kayıpları oldu. Su kaynağına bağlı olarak ishal gibi problemler oldu, hepsini hallettik. Çok heyecanlı ve güzeldi. Bunlar bize tecrübe oldu, yeni teknemizle yapacağımız seyahatte için daha donanımlıyız” dedi.
Ekibin sevk ve idare sorumlusu Aytekin İzbul da “Seyirlerle ilgili yön belirlemede görev alıyorum. Deneysel arkeoloji olarak tekneleri yaptığımızda o zamanın koşullarının ne kadar zor olduğunu anlıyoruz. Bu teknelerde çok dikkatli, tedbirli olmak zorundayız.
Hava koşullarına göre hedefimizi ve davranış şekillerimizi belirliyoruz. Antik koşullarda insanların seyirleri hava koşullarına bağlıydı. Biz de rüzgarı hesaplıyoruz ve buna göre yola çıkıyoruz” diye konuştu..
Kaynak-DHA