KUZEYEGEHABER-Türkiye’de her geçen gün hayat pahalılaşıyor. Yeniçağ Gazetesi’nden Sümeyra Kırca, CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin ile birlikte temel gıda fiyatları, orta gelirli aileleri bile zorlarken, asgari ücretle geçinen ya da tek gelirle geçim mucizesi yaratan ailelerin evlerine konuk oldu.
Her evde bir yoksulluk dramı, kaynamayan tencereler, ödenmeyen birikmiş faturalar, odunla yanan sobalar, soğukta kapanmayan pencereler, tek göz evde 5 kişi yaşayan aileler…
Sümeyra Kırca’nın haberi şöyle;
İstanbul’un Balat semtinde çaldığımız ilk kapıyı, Güneydoğu terör gazisi eşi Yeliz Öksüzler (37) açtı. Gazi eşini 9 yıl önce akciğer kanserinden kaybeden Yeliz Öksüzler 3 çocuğuna eşinden kalan gazilik maaşıyla bakıyor. Karanlık merdivenlerden çıkarak girdiğimiz evde, buz gibi bir odaya geçtik.
Açma kolu kırıldığı için kapanmayan pencereden soğuk geliyor. ‘Sobayı yakmıyor musun?’ sorusu üzerine; ’30 liraya aldığım kömürü 10 gündür azar azar yakıyorum. Amaç ısınmak değil, odanın soğuğunu kırsın yeter” diyor. “Geceleri ne yapıyorsunuz?” sorusuna; “Çocukların odası soğuk olduğu için hepimiz sobanın olduğu salonda sıralanarak yatıyoruz” diye cevap veriyor.
Çocuk odasına koyulan mutfak dolabını açıyoruz. Dolap neredeyse bomboş; 2 çeşit margarin, bir küçük leğen içinde reçel, bir tane biber, bir tabak pilav ve bir leğen hamur var.
“Sabah kahvaltıda ne yiyorsunuz, akşam sofraya ne koyuyorsunuz, faturaları nasıl ödüyorsunuz, velhasıl geçimi nasıl sağlıyorsun?” diye art arda gelen sorulara Yeliz Öksüzler şöyle cevap veriyor: “Sabah kahvaltıda margarin ve reçel yiyoruz. Reçeli açık ucuza satan yerlerden kilosunu 14 liradan alıyoruz.
Akşam da çocuklar acıktığı zaman hamur yoğuruyorum. Hamuru soda şişesiyle küçük küçük açıyorum ve yağsız tavada pişiriyorum. Paraya sıkıştıkça bankalardan 3-5 bin lira kredi çektim, sonra onları da ödeyemedim, banka maaşımın bir kısmına el koydu.
Elime geçen para 1600 lira, 2 göz odamın kirası 700 lira, geri kalan 900 lira ile hem faturalarımı, hem mutfak masrafımı hem de çocukların ihtiyaçlarını gidermem gerekiyor. Su faturamı aylardır ödeyemiyorum, bin lirayı buldu faiziyle birlikte… Elektrik faturamı da iki aydır ödeyemiyorum. “
“Eti, meyveyi en son ne zaman yedin?” sorusu üzerine Yeliz Öksüzler, “Eti en son kurban bayramında yedik. Bir de 3 ay önce 10 liralık kıyma aldım. Patates yemeğinin içine koyduk. Meyveyi zaten alamıyoruz. Peynir, zeytin desen, kilosu 30 lira olmuş, bunları almamız mümkün değil” diyor.
Mutfakta 30 liraya doldurdukları küçük tüpü en fazla 15 gün kullandıklarını anlatan Yeliz Öksüzler, tüpü dolduramadıklarında çay demlemek için komşularına gittiklerini söylüyor ve ekliyor: “Sıcak yemeği neredeyse unuttuk!”
Kıyafeti büyükşehir belediyesinden aldıklarını belirten Yeliz Öksüzler, “Çok şükür kıyafete para vermiyoruz ama çocukların istekleri bitmiyor” derken boynu bükülüyor.
ÇÜRÜK MEYVE’Yİ BİLE ALMAYA GÜÇLERİ YOK..
Yeliz Öksüzler’in evinden çıkıp karşı sokaktan bir evin kapısını çaldık. Yine karanlık merdivenlerden tek odaya çıkan evin kapısını, evin hanımı Birsel Özlü açtı. Eşinin seyyar tezgahta limon satarak günde ortalama 50 lira kazandığını anlatan Birsen Özlü’ye nasıl geçindiklerini sorduk, bize su faturasını gösterdi.
Aylardır ödeyemedikleri su faturası faiziyle birlikte 4 bin 400 lira olmuş. ‘Bu kadar küçük bir ev, bu kadar suyu nasıl harcar?’ diye düşünürken, o bize nasıl geçindiğini şöyle anlatıyor:
“Eşim bir fabrikada çalışıyordu, 6 ay önce işten çıkarıldı. Şimdi seyyar tezgahta limon satıyor, ayda 1500 lira gelirimiz var. 3 çocuğumun, biri 23 yaşında kız, biri 19 yaşında kız, diğeri 13 yaşında oğlan… Ev kiram 750 lira, 6 aydır kiramı ödeyemiyorum.
Ev sahibi bizi çıkarmak istiyor. Su faturamı ödeyemediğim için faiziyle birlikte 4 bin 400 lirayı buldu. Her ay su faturası için gelen görevliler, kesmek istiyor suyumuzu ancak yalvarıyoruz bir şekilde engel oluyoruz kesmelerine.. Bu borcu ödeme imkanımız yok.”
“Sabah kahvaltıda ne yiyorsunuz?” sorusuna karşılık Birsel Özlü, “Yumurtalı ekmek yapıyorum çocuklara.. 6 ay öncesine kadar eşim çalışırken ucuz lor peynirlerinden alıyorduk. Şimdi onu da alamıyoruz. Et yılda bir kez giriyor evimize, onda da kurban kesen komşular getiriyor. Meyveyi en son 6 ay önce aldık, şimdi pazarda en kötü çürümüş elmayı bile 4 liradan satıyorlar. Çürümüşünü bile almaya gücümüz yok” diyor.
YAZIN TAHTA TOPLAYIP KIŞIN YAKIYORLAR..
GEÇİM mucizesini bir de, sokakta tezgah başında oturan Songül Yaşar’a sorduk. Eşinin asgari ücretle bir fabrikada çalıştığını vurgulayan Songül Yaşar, devletin verdiği 35 metrekarelik tek göz odalık evde; eşi, çocukları ve kayınvalidesiyle birlikte yaşadığını söyledi ve ekledi:
“20 aylık bir bebeğim ve 10 yaşında bir kızım var. Doğalgazımız yok, olmasın da zaten faturasını ödeyemeyiz. Yazın etraftan tahta toplayıp kışın onları yakıyoruz. Geceleri soğuk oluyor ama kömür de pahalı alamıyoruz. Burada Çukur dizisi çekildiği için biraz turistik oldu, bende buraya tezgah açtım, tespih satıyorum. Günde 30-40 lira kazanıyorum. Bebeğimin bez parasını kazanıyorum.”
8 MİLYON 300 BİN KİŞİ 800 LİRAYLA GEÇİNİYOR..
İstanbul’da 8 milyon 300 bin kişinin sadece 800 lirayla geçindiğini dile getiren CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, “Sadece İstanbul’da 530 bin hane su faturasını, 463 bin hane doğalgaz faturasını ödeyememiş, Türkiye genelinde 3 milyon 444 bin kişi elektrik faturasını ödeyememiş.
Faturasını ödeyemeyen insan et yiyebilir mi? İktidar kişi başı et tüketimi arttı diyor! Ben İstanbul’da 785 mahalle gezdim. Bazı mahallelerde kasap bile bulamazsın” dedi.
Yoksul mahallelerde dar gelirlilerin çoğunlukla sosyal yardımla geçindiklerini vurgulayan Gürsel Tekin, insanların sadece ısınma, su, gıda gibi temel ihtiyaçlarını asgari seviyeye indirmesi halinde bile bu giderin 900 lirayı bulacağını ancak sosyal yardımların 650 lira olduğunu kaydetti. Sosyal yardımların temel giderlerin bile gerisinde kaldığını ifade eden Gürsel Tekin, belediyelerin özellikle su faturalarında dar gelirlilere tolerans göstermesini istedi.
İstanbul’u orta gelirli ve dar gelirlinin terk ettiğine dikkat çeken Gürsel Tekin şöyle konuştu:
“İBB’den aldığımız verilere göre geçen sene 5 bin aile İstanbul’dan Anadolu’ya göç etmiş. Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu’ya geri dönüş var. Özellikle Kars’a haftada 3 aile geri dönüyor. Orta gelirli aileler daha çok Adapazarı-Çanakkale tarafına giderken, biraz durumu iyi olanlar Ege bölgesini tercih ediyor.
Bu sene 7 bin aile İstanbul’dan göç etmek için başvurmuş. Tabi bu durum İstanbul’un nüfusu açısından iyi bir şey ama bu ekonomik kriz İstanbul’un kültürünü ve sosyolojisini bozdu..”
Kaynak-Gerçek Gündem