Ülke gündeminde yer alan sorunlarımız, bu sorunların farkında olan
insanlar üzerinde derin kaygılar yaratıyor.
En büyük sorunumuz;
“Suriye topraklarında, güney sınırımızın ötesinde bir GÜVENLİ BÖLGE
oluşturmak” ve bu amaçla “terör güçlerine karşı bir askeri harekat”
gerçekleştirmek.
Ancak;
“Stratejik ortak” dediğimiz ABD yönetimi, bizim “terörist” olarak
gördüğümüz silahlı grubu terörist olarak görmüyor! Üstelik, en modern
silahlarla donatıyor! Çünkü, Suriye topraklarında bir “uydu devlet”
oluşturmak istiyor!
ABD’nin Suriye’de 18 Üs ve askeri noktası bulunuyor! Buralarda yaklaşık
4 bin civarında askeri gücü var! ABD yönetimi, şimdi Türkiye’ye “koşullu
olarak” bir askeri harekat yapmasına onay veriyor ve yalnızca 50 kadar
askerini çektiğini açıklıyor!
Üstelik; çizdiği sınırların dışına çıkılırsa, “Türkiye’yi ekonomik olarak
mahvetmekle” tehdit ediyor! ABD yönetimi, Türkiye’ye büyük bir tuzak
kuruyor!
Bir zamanlar Saddam’a kurduğu Kuveyt tuzağı gibi!..
Ne yazık ki, Suriye siyasetinde ABD ile birlikte yürüyen, ülkeyi büyük
maddi ve manevi kayıplara sürükleyen siyasi iktidar bu tuzağın farkında
değil! Farkında olsa da iç siyasetteki sorunları örtmek adına ülkemizi bu
büyük riske sokuyor!
Oysa tek çıkış yolu var; Esad yönetimi ile masaya oturmak ve BARIŞ
yolunu seçmek.
Öte yandan;
· Ülkemiz, hızla büyüyen dış borçların yükü altında sürekli faiz
ödeyen, bu nedenle “YATIRIM ve ÜRETİM” için kaynak ayıramayan bir
durumda
İşsizlik, hayat pahalılığı toplumsal barışı tehdit edecek boyutlarda.
Geniş halk kitlelerinin “İNSANCA YAŞAMA” umutları yok oluyor. Üst üste
gelen zamlar altında ezilen vatandaş, TUİK’in “emir-komuta” altında
açıkladığı “düşük enfasyon” palavrasını yutmuyor!
“HAK ve ADALET” değerleri ayaklar altında!
Verilmeyen haklarını almak ve seslerini Ankara’daki sağır sultanlara
duyurmak isteyen “Soma’lı madenciler” jandarma-polis barikatları ile
engelleniyor! Oysa, Anayasamıza göre, şiddete dayanmayan her türlü
eylem doğal bir hak. Bu ve benzeri olaylar, bu ülkede “HAK ve ADALET”
değerlerine olan inancı kökten sarsıyor!
· Siyasette, saldırgan ve kirli bir dil egemen!
Oysa, gerçek demokrasilerde “karşılıklı saygı ve UZLAŞMA” temel bir
değerdir. Siyasi rakiplerini aşağılayan, kanıtsız suçlayan dil, “Buradan
size kemik düşmez” diyebilecek kadar ölçüyü kaçırabiliyor!
· EĞİTİM DÜZENİ “nitelikli insan yetiştiremiyor!”
CEHALET hızla yayılıyor!
· Vatandaşlar içinde yoksul ve yardıma muhtaç insan sayısı hızla
çoğalıyor. Oysa, bir siyasi iktidar yoksulluğu en aza indirmekle ödevlidir.
· Bu ülkede en büyük vergiyi, “dolaylı vergilerle” dar ve orta gelir
grupları ödüyor! Ne yazık ki, bu yüzden hemen her alanda KAÇAKÇILIK
olayları da hızla çoğalıyor.
· Vatandaşın “tüketim gücü” zayııyor. Tüketim azalırsa, üretim de
olamaz. Üretim yoksa ekonomik güç zayıar, İŞSİZLİK daha da artar!
· Bu ülkede kanalizasyon sistemi olmayan yerlerde bile “ATIK SU
BEDELİ” alınıyor!
· Bu ülkede en verimli tarım alanları yok oluyor!
· Bu ülkede en güzel doğal varlıklar “siyanürlü altın arayan yabancı
şirketler” eliyle yok ediliyor!
“Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü” bir kişinin iradesi ve
imzasıyla kapatılıyor!
· Kralına “Devlet Üstün Hizmet Madalyası” takılan Suudi Arabistan,
Kıbrıs Rum kesimine Büyükelçi atıyor! Eli kanlı katil, müstakbel kral
“Doğu Akdeniz’de Türklere karşı Rumların yanındayız” diye açıklama
yapıyor!
“Barış Pınarı” adı verdiğimiz harekatın karşısında, ABD ve İsrail
Emperyalizminin yanında yer alıp, ülkemize tepki gösteriyorlar!
KKTC’yi tanıyan bir Müslüman ülke yok!
Bu acı gerçeğe rağmen, birileri “İSLAM ÜMMETİ” rüyaları görüyor! Suudi
Arabistan ve Ortadoğu’daki diğer ülke yönetimlerinin ABD
emperyalizmine kul köle oldukları gerçeği görülemiyor.
· Bu ülkeden umudunu kesen “NİTELİKLİ İŞGÜCÜ” bu ülkeden kopup
yabancı ülkelerde insanca yaşayabilme olanakları arıyor!
Ve ne yazık ki,
Ülkeyi bu hale düşürenler hala “siyasi iktidarlarını koruyabilmek” adına
her yolu deniyorlar!
Artık, UYANMA VAKTİ gelmedi mi?