Bilinen bir deyimdir;
“Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.”
Ülkemiz ve dünyada yaşadığımız felaketler, akla bu deyimi getiriyor!
Küresel ekonomik ve siyasal düzen, “güçlü olanların egemenliğinde” güçsüzleri ezerken, kendi sonunu da getiriyor!
“Küresel şirketler” ABD ve yandaşı ülkelerin “siyasal tetikçiliğinde” daha çok kazanma ihtirası ile insanlığın canına okuyor.
Lokal savaşlar, terör ve yoksulluk en büyük ve ortak sorunlarımız.
Petrol ve su kaynaklarının yanı sıra, dünya pazarlarını ele geçirme yamyamlığı içindeki “küresel sermaye” siyasal işbirlikçileri ile hem doğaya hem de insanlığa zulmediyor!
Silah tekellerinin keyfi yerinde!
Korkutup ürküttükleri ülkeler, silahlanma yarışı içinde!
Oysa, günümüzde artık; “ülkeler, ordularla değil, küresel şirketlerle işgal ediliyor!”
Bu söz, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’na aittir!
Örnekleyelim;
Küresel şirketler, siyasi iktidarla ve uygun görülen bir yerli şirketle birlikte, ormanlarımızı, sularımızı, havamızı kirleterek altın arıyor!
Hem de, kendi ülkelerinde yasak olan SİYANÜRLE!
En güzel doğal alanlarımız tahrip ediliyor!
Ormanlarımız yakılıyor, yerli ve yabancıların turistik tesislerine açılıyor!
Başımıza sardıkları TERÖR belası yüzünden, eğitime, sağlığa, yatırıma harcayacağımız ulusal servetimizi silahlanmaya harcıyoruz!
Küresel egemen düzen, bizi komşularımızla “DÜŞMAN” kılıyor!
Barış içinde ticari faaliyet içinde olacağımız komşularımızla dalaşıyoruz!
Öte yandan;
Ülke tarım ve hayvancılığı tükenme noktasına getirilmiş; AKP iktidarı ithalatçı yandaş firmaları zengin ediyor! Bedelini halk olarak biz ödüyoruz!
Dünya FİNANS tekelleri, parasal gücünü daha da artırmak için “ekonomik tetikçiler” aracılığı ile ülkemizde “YAP-İŞLET-DEVRET” denen sömürü düzeni ile otoyollar, köprüler yapıyor, “dolar bazında” belirlediği fahiş geçiş ücretleriyle 20-25 yıl boyunca ümüğümüzü sıkacak olmanın keyfinde!
Ülkemiz eğitim düzeni, çağdışı ve sürekli değişen kurallarla sürdürülürken, “cahil bir nesil” yetişiyor! Üniversitelerimiz, siyasal torpille gelen yöneticilerin elinde, “bilimsel ve teknolojik araştırma ve geliştirme” anlayışından yoksun, “niteliksiz insan gücü” üretiyor!
“İnsan gücü planlaması” yok!
Ülkenin orta ve uzun vadeli “planlama kültürü” fiilen yok!
Nitelikli insan gücümüz başka ülkelerde istikbal arıyor!
Vatandaşın büyük kesimi “sürekli yoksullaşma” içinde!
İŞSİZLİK yüzünden aileler parçalanıyor, çoğu henüz hayatının baharındaki insanlarımız kendi eliyle yaşamına son veriyor!
Yüksek vergiler yüzünden akaryakıt, içki başta olmak üzere KAÇAKÇILIK hızla büyüyor!
Ne doğamızda, ne de insanımızda mecal kalmamış!
Biz istemesek de, bindirilmişiz bir alamete, gidiyoruz kıyamete!
Ve ne yazık ki, bu acı gerçeğin farkında olamayan milyonlarca insanımız var!
