15 Temmuz 2016’da, bu ülkede bir “Darbe girişimi” yaşandı.
Bilinen ve açıklananlara göre; bu darbe girişimi FETÖ-Fethullah Terör Örgütü’nün işiydi.
Fethullah Gülen’in başrolü oynadığı “Dinci Cemaat”, “Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti” düzenini yıkmak ve “sözde bir din devleti kurmak” hedefiyle çalışıyordu.
Bu cemaat AKP iktidarı ile birlikte hızlı bir gelişim gösterdi!
Özellikle Türk Ordusu’na bir virüs gibi girdi!
Bu cemaatin ordu içindeki yapılanmasına dikkat çeken ve ordu içinden temizlenmesi için yapılan uyarılar, Yüksek Askeri Şura toplantılarında engellendi!
Fethullahçılar Devlet bürokrasisinde ve siyasi alanda da yer buldular!
Bu cemaat “hizmet ediyor” diye her alanda desteklendi.
Yurt içindeki “Dershane, Yurt ve okul” örgütlenmeleri göz ardı edildi.
Yurt dışındaki okulları, “Türkçe Olimpiyatları” ile pek çok ünlü siyasetçi tarafından taçlandırıldı! “Fethullah Hocaefendi’nin hizmetleri” ne yönelik övgüler düzüldü!
Meclis’te Fethullah hocayı eleştiren ve uyarılarda bulunan milletvekillerinin üzerine hışımla saldırıldı!
Fethullah, asıl hizmetkarı olduğu ABD’de büyük bir lüks içinde yaşarken, kimi milletvekilleri ABD seyahatleri yaparak el etek öptüler, fotoğraflar çektirdiler!
Sonra bir gün 17-25 Aralık olayları ile Fethullah Efendi ile siyasi iktidarın arası açıldı!
AKP Genel Başkanı ve zamanın Başbakanı Erdoğan;
“Ne istedilerse verdik, aldatıldık. Rabbim de milletim de bizi affetsin” dedi!
Ardından, örgüte yönelik bir tepki ve ayıklama harekatı başlatıldı.
Ancak, bu örgütün “SİYASİ AYAĞI” bulunamadı!
15 Temmuz 2016’da yaşanan kanlı darbe girişiminde kimin düğmeye bastığı belliydi.
Ancak, kimi sorular ard arda sorulmaya başladı.
Bu soruların en ilginci, AKP eski milletvekili Şamil Tayyar’dan geldi;
“15 Temmuz gerçek manada aydınlanırsa, bugün kahraman dediklerimizin darbenim içinde olduklarını göreceksiniz” diyordu!? Ne demek istiyordu? Anlaşılmadı, açıklanmadı!?
Bir binbaşının, 15 Temmuz günü FETÖ’nün darbe girişimini saat 14.45’te MİT’e gelerek ihbar ettiği, MİT Müsteşarı’nın da saat 16.00’da haberdar olduğu ve ardından Genelkurmay 2. Başkanı ile Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın bilgilendirildiği açıklandı!
İlginç ve inanılması zor ama bu olaydan Cumhurbaşkanı haberdar edilmemişti! Darbe girişimi sonrası oluşturulan “Darbe Soruşturma Komisyonu’na” MİT Başkanı ile Genelkurmay Başkanı çağırılmadılar!?
Oysa, darbecilerin haberleşme sistemi ByLock, darbe girişiminden çok önce çözülmüştü! O halde bu darbe girişimi nasıl yapılabildi?
Bu olay sırasında 250 vatandaşımızı yitirdik! Binlerce vatandaş yaralandı.
Daha da vahimi; bu eyleme yalnızca “emir-komuta” gereği katılan ve ne olup bittiğinin farkında bile olmayan bazı askerler yaşamlarını yitirdi, henüz askerlik hizmetinin ilk adımında Harbiye öğrencileri gönül verdikleri meslekten uzaklaştırıldı, yargılandı ve geç de olsa beraat ettiler.
Ancak, bu kanlı eylemin en önde gelenlerinden bazıları ya kaçtılar ya da kaçırıldılar!
Şamil Tayyar, henüz AKP milletvekili iken;
“Milyon dolarlar dönüyor. İtirafçı adı altında işadamlarını serbest bırakıyorlar” dedi. Ama, “sen ne diyorsun arkadaş?” diye soran olmadı!
15 Temmuz gecesi, NTV canlı yayınına katılarak darbecilerden hesap sorulacağını açıklayan Başsavcıvekili Necip İşçimen, takdir edilecek iken “Bilişim Suçları Bürosu’na” tayin edilerek kızağa çekildi!?
NEDEN?!
15 Temmuz darbe girişiminin üçüncü yıldönümünde hala yanıtını bulamayan birçok soru var!
Kuşku yok ki, tarih bir gün gerçek boyutlarıyla bu olayı açıklayacaktır!
Ülkemizin bir an önce, “siyasi entrikalardan” ve darbe girişimi gibi ilkelliklerden kurtulması ve “Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk Devleti” kimliğimizin eksiksiz yaşanabilmesi dilek ve umuduyla…
