KUZEYEGEHABER-AKP’nin teklifiyle TBMM’de görüşülen ve Genel Kurul’da kabul edilen kanun teklifi kapsamında eğitimde yapılan yasal düzenlemeler, birçok tartışmayı da beraberinde getirdi.
Okula başlama yaşı ile sözleşmeli öğretmenlerin görev sürelerinde yapılan değişiklikler, kanunun en tartışılan iki maddesi oldu
.Uzmanların tüm uyarılarına karşın 2012 yılında getirilen “4+4+4” sisteminden vazgeçilse de 66 aydan 69 aya çıkarılan okula başlama yaşı, bugüne kadar yaşanan sorunları ortada bıraktı.
TBMM Genel Kurulu’nda 27 Haziran’da kabul edilen maddeler arasında en dikkati çekeni ise çıraklık eğitimi ile ilgili madde oldu.
Birgün’den Mustafa Mert Bildircin’in haberine göre; Eğitim Sen Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Bozdoğan, çıraklık eğitimi ile ilgili maddenin sessiz sedasız yasalaştığını anlatarak “Seslerini duymaya çok da alışık olmadığımız yoksul çocuklardan oluşan bir kesimle ilgili düzenleme gündemimize girme şansını dahi bulamadı” dedi.
POLİTİK TERCİH..
Değişik ile çıraklık eğitiminin yaygınlaşacağını ve bunun teşvik edilmesinin politik bir tercih olduğunu ifade ede Bozdoğan, “Bu tercihin sorunsuz olarak yaşama geçirilmesi ve kabul edilebilir hale getirilmesi için güçlü bir ‘anlatı’ya ve gerekçelere ihtiyaç duyulmakta ve MEB yönetimi de sahip olduğu tüm araçları kullanarak belirlenen hedeflere ulaşmaya çalışmaktadır” diye konuştu.
Bozdoğan, çıraklık eğitimi ile sermayenin ihtiyaç duyduğu ucuz işgücü kaynağı yaratılacağını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Aralık 2016’da çıraklık eğitiminin zorunlu eğitim kapsamına alınarak, bu eğitimin verildiği kurumlar mesleki eğitim merkezi haline getirilmiş ve bu kurumların statüsü diğer ortaöğretim kurumlarının seviyesine çıkartılmıştır.
Bu hafta yapılan düzenleme ile de bir adım daha atılmış ve Organize Sanayi Bölgelerinin yönetimlerine özel mesleki eğitim merkezleri açma hakkı verilmiştir. Özel meslek liselerine verilen ‘teşvikle’ dikkate alındığında, özel sektör tarafından açılacak olan bu kurumların da destekleneceği açıktır.
Kamu kaynaklarının kamu okulları yerine sermayeye aktarımı için yeni bir alan oluşturulduğunun altını çizmek gerekiyor.”
“Eğitim aracılığı ile öğrencilerin yaşamlarında değişiklik yapılamayacağı” fikrinin her geçen gün yaygınlaştığının altını çizen Bozdoğan, şunları söyledi:
“Çaresizliği en fazla hissedenler yoksul çocuklar. Anne-babanın eğitim gelir durumu, sosyal çevre vb. etkileyen unsurlar dikkate alındığında aslında yoksullara dayatılan, sermaye için ucuz işgücü, iktidar için ise ‘kitle’ olmaktır.
Son yapılan düzenlemeler ile çıraklığın güçlendirilmiş bir seçenek olarak yoksullara sunulduğu ifade edilebilir. Bunun en somut örneğini ‘Ortaöğretime Geçiş Tercih ve Yerleştirme Kılavuzu’nda görmek mümkün.
Kılavuza göre öğrenciler, yerleştirmeye esas 2. nakil döneminde mesleki eğitim merkezlerini de tercih edebilecek. MEB öğrenciye, okumak istediği türde okul seçeneği sunmak yerine çocuk işçi olmayı önermektedir.
Çıraklık eğitimin yaygınlaşması ile yoksul öğrenciler açısından zorunlu eğitimin fiilen 8 yıla indiğinin de altının çizilmesi gerekmektedir.”
TARİHSEL SORUMLULUK..
Bozdoğan, MEB’in sorumluluklarını şu sözlerle dile getirdi:
“MEB’in görevi çocuk işçiliğini kabul edilebilir hale getirecek düzenlemeler yapmak değil öğrencileri örgün eğitim içerisinde tutmaktır. Bizler açısından çocukların ilgi, yetenek ve tercihlerine uygun eğitim almasını sağlamak yerine, çocuk işçi olmaya özendirilmesini toptan reddetmek dışında bir seçenek söz konusu değildir.
12 Haziran Çocuk İşçiliği İle Mücadele Gün’nden 15 gün sonra, çocuk işçiliği ile ilgili düzenleme yapılan bir dönemde, tüm çocuklarımızın hakları, düşleri ve gelecekleri için mücadele etmek tarihsel bir sorumluk olarak önümüzde durmaktadır..”
Kaynak-Gerçek Gündem